Gracie uyumuştu. Belle ise her zamanki gibi düşüncelere dalmıştı. "Kimdi bu kadın? Annesi neden onları bırakıp gitmişti. Belki de bir daha dönmeyecekti. Yakında bir çocuk daha gelecekmiş bu eve. Belki de bu kadın kimsesiz çocuklara bakıyodur. Belki de annesi o yüzden kızları Rachel'a bırakmıştı." Belle bunları düşünürken uykuya dalmıştı.
Sabah erkenden Rachel kızların odasındaki perdeleri açmıştı. Oda birden aydınlandı. Kızlar yorganı kafalarına çekmişlerdi.
"Uyanın artık kızlar"
Belle kafasını yorgandan çıkarmadan "Saat kaç?" diye sordu.
"06:30"
"Biz bu saatte uyanmayız bayan. "
Rachel Belle'nin bu cevabı üzerine hiç bir şey söylemeden kapıya yöneldi.
"Bundan sonra kurallar böyle. 15 dakika sonra sofrada olucaksınız.. İkinizde.."Rachel'in bu tarz konuşması Belle'nin sinirini bozmuşdu. Yerinden doğrulup gözlerini ovaladı. Perdeleri kapatıp tekrar yattı.
Tam 15 dakika sonra Rachel tekrar geldi.
"Pek ala küçük hanımlar. Görüyorum ki daha uyumak istiyorsunuz. Fakat bir hafta sonra okullar başlıyor. Erkenden uyanmanız lazım. Şimdiden alışmalısınız. Hadi kalkın artık. "
Rachel'in kulaklarının dibinde dır-dır etmesi uykularını kaçırmıştı zaten. Kızlar aşağıya indiklerinde sofra hazırdı. Kahvaltılarını bitirtikten sonra Belle sessizliği bozdu.
"Ne zamana kadar burda kalıcaz?"
"Bunları annene sormalısın tatlım."
"Telefonu kullana bilir miyim? "
" Tabiki. Istediğin kadar konuşa bilirsiniz. "
Belle annesine telefon etti. Annesi açmayınca Belle kaşlarını çatıp telefonu kapadı.
" Birazdan tekrar ararsın. Belki işleri vardır. "
Gracie hiç konuşmuyordu. Gözlerini Belle ve Rachel'a dikmişti. Rachel bunu farkettiğinde ufak bir gülümsemeyle "Doyduysan kalka bilirsin Gracie" dedi.
Rachel kızlara iyi davranıyordu. Fakat kim olursa olsun kızlara ailesi kadar yakın olamazdı. Üstelik hiç tanımadıkları, kim olduğunu bile bilmedikleri, adını yeni öğrendikleri birinin evinde kalmak çok zor geliyordu küçük kızlara.
"Belle... "
" Evet Gracie. "
" Keşke madmuazel'in yanında kala bilseydik. "
"..."
"O bizi daha çok seviyor. Keşke annem bizi ona bırakırken hiç ağlamasaydım. Belki de benim yüzümden burdayız Belle. Neden konuşmuyorsun Belle? Aslınsa burda olduğumuz için de şükr etmemiz lazım. Annem burdan da alıp daha kötü bir yere götüre bilir bizi. "
" Sen iyi misin Gracie? Senin boş konuşmalarına ayıracak vaktim yok benim. "
Gracie Belle'nin bu tavrına hiç şaşırmamıştı. Her zamanki Belle işte. Gracie yerde minderin üzerinde bebekleriyle oynuyordu. Belle ise yatağın baş ucunda oturup, kaşlarını çatarak pencereden bakıyordu. Yine aklında bin bir cevapsız soru vardı.