durağa yönelip bir sigara yaktım . yağmur yağmaya başlamıştı . umursamadım . derin bir nefes alıp tanrıdan hazanı bulmam için bana yardımda bulunmasını diledim . bebek'e geldiğimde yağmur çok şiddetlenmişti . insanlar kaçışıyordu . herşey karışıktı . başım dönüyor , midem bulanıyordu . kimsenin yüzünü göremiyordum . kaçan insanların arasında çaresiz ve üzgün bir yüzdüm sadece . yağmur yüzünden bugünüm boşa gidecekti . içimin dolduğunu hissettim . sırılsıklam halde avazım çıktığı kadar bağırdım .
- hazan !!!
ses yoktu . bir kaç kişi dönüp baktı ama tek dertleri ıslanmamaktı . dönüp gittiler .bir banka çöküp yağmurun beni ele geçirişini izledim . hiç bir şey düşünmüyordum . kafam bomboştu . sigara çıkardım sol üst cebimden . o da ıslaktı . yere düşüp dağılan yağmur damlalarını seyrettim bir süre . yağmur iliklerime kadar işliyordu . saçlarımdan , paçalarımdan akıyordu.. olduğum yerden kalkmadım . gözyaşlarım yağmur damlalarına dönüşmüştü . kendimi çok çaresiz hissediyordum .sonra birden yanımda bir gölge belirdi . üzerime biri şemsiye tutuyordu . kafamı kaldırdım . genç bir kadındı . o da sırılsıklamdı . kendi şemsiyesini benim üzerime tutuyordu .
- deli misin sen be adam ! ölürsün !
- ne önemi var ?
- hadi ordan ergen misin sen !
- anlamadım
- edebiyat yapmak istiyorsan daha iyi bir yer biliyorum . kalk hadi senin yüzünden hasta olacağım
- ben gitmiyorum . ıslanma sen de git
- öyle mi ?
- öyle
- iyi
yanıma oturdu . şemsiyeyi ikimizin üzerine tutuyordu .
- bana diyorsun ama asıl deli sensin . gitsene be hatun !
- gitmem . sigara ?
- çok iyi olur ona hayır demem . benimki ıslandı da...
- al bakalım asi çocuk
gülümseyip aldım sigarayı . yağmurun altında pembe bir şemsiyeye sığınmış iki yabancı olarak sigaralarımızı içtik . hiç konuşmadan . yarım saat kadar sonra yağmur dindi . şemsiyeyi kapatıp aramıza koydu . sonra dönüp bana baktı . kocaman mavi gözleri vardı . kabarık , siyah saçları...yüzünde tatlı bir tebessüm vardı . ben de sakinleşmiştim . öylece yüzüne bakıyordum . sonra hapşurdu . mahçup mahçup bakıyordu . istemsizce gülmeye başladım . ben gülünce o da gülmeye başladı . deli gibi gülüyorduk . iki sırılsıklam insan . bebek'in göbeğinde kahkahalarıyla sokakları inletiyordu . sonra kendimizi toparladık ve kalktık .
- çok ıslandık gel sana sıcak bir çay ikram edeyim . hemen ilerde dükkanım var
- rahatsız etmeyeyim
- olur mu öyle şey gel hadi
- pekala
elinde pembe şemsiyesi , ayağında kırmızı postalları , kıvırcık siyah saçlarıyla önden giden kadına baktım . ufak bir an duraksadım . sonra yürümeye devam ettim . birkaç dükkan geçtikten sonra küçük bir sahafın önünde durduk .
- işte benim mekan
kapıyı açtı , içeri girdik . her yer yığınla kitap doluydu . çok eski basımlar bile vardı .
- burası çok güzelmiş .
- kitap seviyorsun ha ? çok güzel
- çok severim . ordaki romeo ve juliet mi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
eksik yanlarımıza
Tiểu Thuyết Chunggeçmişe bakarak yürüyen bir adamın bugününe çarpması...