~● Arya sen tam bir malsın. Nasıl böyle birşey yaparsın. Erkeklere güvenmiyorum,sevmiyorum falan diyen ben miydim ? Tamam,tanışma demiyorum. Erkeklere karşı açılman hoşuma gider. Ama o bir dilenci. Düşme Arya. Düşme!
Sigaramı içerken en yakın arkadaşlarımdan Derin'i çağırmıştım. Altar'ı anlattım. Sanırım hata yaptım. Konuşmama bile izin vermiyordu. Ayağa kalktı, bomboş oda da, önümde bir sağa bir sola giderek, nedense telaşlı bir şekilde bana akıl vermeye çalışıyordu. Ben ise sadece yerde ki kırık betonlara bakıp susuyordum. Kafamı toparlayıp konuşmaya çalıştım...
~● Ama o çok, çok yakışıklıydı. Ve sanki gel benimle konuş der gibi bakıyordu. Ayrıca,dilenci olması neyi değiştirir ki?
~●Neyi mi değiştirir? Çok şeyi Arya. Çok şeyi. Ayrıca...
~● Tabii, senin eski sevgilin Kıvanç gibi zengin olup, çevresinde o kadar kız olmasından daha iyi. En azından Altar tek bir kıza bağlı olabilir. Dilenci diye ezme sakın. Altar, Kıvanç gibi...
Sözüm yarım kaldı. Yanağıma çok sert bir tokat attı. Kafam yana doğru çevrildi,saçlarım gözlerimin önüne düştü. Kafamı hafif ve ağır bir şekilde Derin'e çevirdim. Gözleri dolmuş ve irileşmiş bir şekilde bana bakıyordu. Sinirden ayak tırnaklarına kadar titrediğini hissedebiliyordum. Damarına bastığımın farkındaydım. Fakat Altar'ı bu kadar ezmesi hoşuma gitmedi. En yakın arkadaşıma, daha 1~2 saat önce tanıştığım birini savundum. Bu çok saçma...
~●Arya! Kendine gel! Sen "Arya Asilsoy"sun. Eğer kendini aşıcak isen, bunu sokakta ki basit,dilenci bir herifle yapma! Kıvanç konusun da başka zaman hesaplaşıcaz. Şimdi düşün, kendini bul Arya. Bu sen değilsin.
Lanet olsun, soyadımın söylenmesinden nefret ediyorum ve o da bunu biliyor! Cevap vermek istemedim. Açıkçası o da beklemedi. Koltuğun üzerinden çantasını alıp çıktı. Sanırım biraz kafamı dağıtmam gerekiyor. Hemen eve doğru gitmeye başladım. Evin önüne geldiğimde gözüm Altar'ı aradı istemeden. Sonra gözlerimi devirim kafami sağa sola salladım. Derin bir nefes verip bahçe kapısını açtım. Annem koltukta uyumuş. Açıkçası bu işime geliyor. Hemen odama çıktım. Gardrobumun alt çekmecesini açtım ve harikalar diyarım ile buluştum. Ama sanırım bugün şekerleme istemiyordum. Hemen mutfağa indim ve bong yapıcak malzemeler aradım. Arayışım fazla uzun sürmedi. Beynim içindeki ses "çek çek çek... daha derin çek" ve sonrasında muhteşem bir rahatlama. Bongun üzerine,bir gonca sardım. Yatağımın çaprazında olan uzun koltuğa attım kendimi. O sırada telefonum titremeye başladı. Arayan Simge'ydi.
~● Arya,yavrum neredesin? Ne yapıyorsun?
~● Evdeyim, takılıyorum ve gonca içiyorum. Sen ne yapıyorsun?
~● Aynı, yeni biri ile tanıştım. Onun evinde idik. Şimdi eve geçiyorum. Akşam takılalım mı?
~● Olur. Kafa dağıtmaya ihtiyacım var.
~● Anlaşıldı, iskeleye gidip denizi taşlıyacağız anlaşılan.
~● Akşam görüşürüz.
Cevap bekelemeden kapattım. Aramızdan bir kişinin morali bozuk olursa, iskeleye gidip,denize taş atardık. Bu kural değişmedi. Sesimden anladı sanırım. Saatin çabuk geçmesi umudu ile bilgisayarımı açtım. Bilgisayar açılır açılmaz skype otomatik açıldığı için direk bir grup çağrısına çektiler. Sanırım kavga vardı. Çağrıyı kabul ettim ve olayı çözmeye çalışırken bir yandan da bass programını ayarlıyordum. Alttan olayı sordum. İmvu da başlayan bir sövüş olduğunu söylediler. Hemen mic. i açtım ve bende sövüşe girdim. Bass programımın gücü ve mikrofonumun ses kartı sayesinde karşı tarafın sesini bastırdım. Aralarından 3~4 kişi çağrıdan çıkınca diğerleri de çıktı. Bende bizimkiler ile sohbet etmeye başladım. Bu sıra da imvu ya girdim. Bu sefer de özele çektiler. Yine her zaman ki numara. Çağrıdan attınız korkaklar muhabbeti yapmaya başladılar. Açıkçası şuan da kendim de manuel sövüş yapacak gücü bulamıyordum. Direk bug takıp düşürmeyi tercih ettim. Bug ve bir kaç flood sayesinde düşürmeyi başardım. Odadan çıkıp aşağıya indim. Biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra odama çıkıp televizyonu açtım. Aradan 1 saat geçmiş olması gerek sanırım. Telefonum tekrar titremeye başladı. Özel numara arıyordu.
~● Arya, biraz sohbet etmek istermisin? Alt sokakta ki park ta bekliyorum.
~● Kimsin lan sen?!
~● Hadi ama. Bu kadar sert olman gerekmiyor. Erkeklere karşı bu kadar düşman olma güzelim.Bekliyorum.
Yüzüme kapattı. Açıkçası sesi kalın ve pürüzlü geliyordu. Üstümü değiştirmeden dışarıya çıktım. Bu kim? Erkeklere olan düşmanlığımı nereden biliyor? Ayrıca güzelim ne? Kro. Parkın girişine geldiğim de Altar'ı gördüm. Yok canım. O aramış olamaz herhalde. Beni gorünce hafif bir gülümseme yaptı ve hemen yanıma geldi.
~● Ne istiyosun Altar?
~● Bir şey istemiyorum?
~● Neden çağırdın beni?
~● Ne çağırması Arya? Ben de telefon yok ki.
Ama park bomboştu. O değilse kim di? Kafamda ki soruları bir kenara bıraktım. Altar'a baktığım da benden bir cevap beklediği çok aşikàrdı.
~● Pardon. Ben sen sanmıştım.
~● Bir sorun varsa bana söyleyebilirsin. Her zaman elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
~● Gerek yok. Ben kendi sorunlarımı çözebiliyorum.
Büyük bir kahkaha attı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken birden kendini topraladı. Boğazını temizleyip devam etti.
~● Olabilir. Ama erkeklerin çözebileceği sorunlar da olabilir. Biliyorsun değilmi?
Cevap beklediğinin farkındaydım fakat ben cevap vermek istemiyordum. Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım. O sırada arkamdan konuşmaya başladı.
~● Bu kadar dalgın olma. Dışarıdan salak gibi görünüyorsun.
~● Sanane lan! Nasıl göründüğümden sanane?!
Ukala. Kendini ne sanıyor bu? Zengin şımarıklar gibi konuşuyor ezik. Kendini tatmin etmeye çalışıyor herhalde yazık. Sen kimsin de benimle muhattap olabiliyorsun. Hadi onu geçtim, ne hakla bana salak diyebiliyorsun. Seni ezik aptal çocuk. Gerizekalının torunu ya. Bunları düşünürken eve yaklaşmıştım. Saate bakmak amacıyla cebimden telefonumu çıkarttım. O sırada bir mesaj geldiğini fark ettim.
☆Özel numara~ Yanlış tahmin bebeğim. Git bak bakıyım ben orada mıyım? Ahaha beni güldürüyorsun Arya. Altar... ona aşık mı oldun yoksa. Yakında Altar tarafından çok acı çekiceksin Arya. Ve bu acılar iki tokatta hissettiğin tatlı acı olmayacak.BU ACILAR HOŞUNA GİTMEYECEK ARYA.~S
Ama özel numaradan mesaj gönderilmiyor ki? Bu nasıl gönderdi. Ve "S" kim? Altar'ı nerden biliyor? Ama yanlış biliyor. Ben Altar'a aşık falan olmadım. O kim ki, fakir ezik çocuk. Altar tarafından acı çekmek ne demek? "Bu acılar hoşuna gitmeyecek"ne demek? Kafam da yine bir sürü cevabını bilmediğim soru dolaşıyor. Pekala, beynime yeni bir soru daha yolluyorum.Ben ne yapıcam?