4 + Delphine

3.2K 258 68
                                    

Şimdilik yeterince salya değiş tokuşu yapan Luke'la esrarengiz konuğu kapıya yönelince pencereden çekildik. Ailemiz sevgi ve saygıdan yoksun bir ırka mensup görünebilir ama bir konuğa nasıl davranılması gerektiğini bilen insanlardık.

"Onlara e-posta yollayacağım." diyor Dot'un işkolik babası önümüzden geçip yukarı kata çıkarken. Dot'un babasını aileden saymazsak hala konuklara iyi davranan insanlarız.

Luke ve 'avukatına' hiçbir şey çaktırmamak için masada hemen yerlerimize geçtik. Luke gururla "Bu Delphine" duyurusunu yaptı ve ekledi "Nişanlım." Ağzımız açık kalmıyor tabi ki ama genel hissimiz o civarda. Delphine yakından bakılınca Luke'dan en az on beş yaş büyük, kendine gayet iyi bakmış bir kadındı. "Müstakbel nişanlı" diyerek Luke'u düzeltmeye epeydir aşina olduğunu gösteriyor kadın. Luke'un çıktığı kızlar genelde onu düzeltecek tipler olmuyordu. Davetler, toplantılar, düğünler sırasında otoparklarda striptizciler, aktrisler, nedimeler hatta bizzat gelin (unutulacak gibi değildi) Luke'a etek kaldırırdı. Damadın arkadaşları izini bulduktan sonra kaldırıldığı hastanede patlak dudaklarıyla "Elimde değil." demişti bana "Oldu işte." Hayatı boyunca masum bir seyirci gibi görünmüş birine en çok yakışacak mezar taşı yazısıydı "Oldu işte." Luke'un aşağı yukarı her konuda başvurduğu açıklamasıydı. 

"Herkese selam" dedi Delphine özgüvenli ve kendine hakim bir şekilde. Ne kıkırdıyor ne tükürüyor ne de sakızını balon yapıp patlatıyordu. Luke muazzam bir eşek şakası yapmışcasına sırıtıp kolunu Delphine attı. Uzun bir süre kimse ağzını açmadığından söze girdi Luke "Bu annem" dedi Liz'i göstererek. Liz şok içinde olsa da kibarca gülümsemeyi başardı.

"Bunlar abilerim Ben ve Jack, pek hoşlanmazlar benden."

"Dangalağın teki olduğun için" dedi Jack. Ben abartılı kibarlıkta bir vurguyla Jack adına, bizler adına "Tanıştığımıza sevindim." dedi.

Sonra sıra bana geldiğinde "Bu da kuzenim küçük Agnes, yanlış hatırlamıyorsam o sever beni."

"Selam Agnes" dedi Delphine.

"Merhaba" diye cevapladım kısaca.

Dot'un babası tekrar yanımızdan geçerken telefona "Geçtik biz o yollardan olmaz öyle." diye bağırıyordu.

"Ah neredeyse unutuyordum şu kendi kendine konuşan eniştem Tyler, Dot'un babası" dedi Luke.

Tyler Delphine'e baktı "Belki ama sağlam garanti isteyeceklerdir bu tarlayı daha önce satışa sunmuştuk."

"Tyler hıyarın tekidir."

"Luke!"

"Takma o bizi duymuyor zaten."

Annem mesleğinin gerektirdiği bir tutumda  "Davranışlarımızı kötü gözle görmezsin umarım zor bir gün geçiriyoruz." dedi.

Delphine sinir etmeye başlayan kibarlığıyla "Lütfen, böylesi zor bir günde habersiz geldiğim için asıl ben özür dilemeliyim."

"Niye dilemiyorsun ozaman?" diye çıkıştı Dot.

Teyzem "Dot!" diyerek onu uyardı.

"Ama Luke'da babama hıyar dedi"

Delphine "Çünkü Luke gergin. Tartışmayı daha uygun şartlarda yapmak isterdi ama nişanlılığımıza ilaveten ben Luke'un ayrıca yaşam koçuyum ve ikimizde bu zor zamanda burada olmamızın ona büyük fayda getireceğini düşündük."

Liz dikenli ve yüklü bir tonda "Yaşam koçu derken?" diye sordu.

Luke gurula "Delphine benim terapistimdi." dedi.

"Terapistisin ve çıkıyorsunuz öyle mi?" dedi Dot hala sinirini üzerinden atamamıştı.

"Duygularımızı kavrar kavramaz Luke'u başka bir meslektaşıma yönlendirdim." dedi Delphine.

"Etik mi bu yani?" dedim şaşkınca.

Luke gözlerini ilk kez Delphine'den ayırıp garip garip bana baktı.

"Şey evet boğuştuğumuz bir konu..." dedi Delphine.

"Oldu işte" dedi Luke aynı anda Delphine'nin cümlesine karışarak.

Sanki bana 'kapa çeneni' der gibi bir hali vardı.



-------------------------------

Yorum yapsanız hiç fena olmaz aslında :D



7 + hemmingsWhere stories live. Discover now