Mezozik Çağ-Kratase Dönemi (65 milyon yıl önce)
Yeryüzündeki bütün canlılar tedirginlik içindeydi. Sanki hepsi bir sorun olduğunu hissetmiş, bir şeyler olmasını bekliyorlardı. Esen rüzgârın, hışırdayan yaprakların ve genç Triceratops’ın ara sıra duyulan çığlıklarının dışında hiç ses yoktu. Gökyüzünde iki Quetzalcoatlus daireler çiziyor, kanatlarını açtıkça aşağıdakilerin üstüne karanlık çöküyordu.
Gün boyu etraftaki sessizlik hâkimiyetini korudu. Akşam olduğunda dinozorların ve diğer canlıların çok az bir kısmı yuvalarına döndüler. Geri kalanlar ise nöbet tutarcasına ilerliyor, bir şeyler bulmak ister gibi sürekli çalıları karıştırıp ağaçları sallıyorlardı.
Hafif bir esinti oldu. Zar zor uyumayı başarabilen birkaç dinozor huzursuzca kıpırdandı. Normal günlerden çok daha farklı bir gün olmuştu ve şimdi de alışılmadık şekilde sessiz bir gece yaşıyorlardı.Bu canlılar dünyasında oldukça tuhaf karşılanacak bir durumdu. Çünkü her gece bir hareketlilik olurdu. Gece avlanan dinozorlar bile o gece aç kalmayı seçmişti.
Gecenin daha da ilerleyen saatlerinde bu sessizliği bozacak bir şey oldu. Gökyüzünde, karanlığın çok uzak görünen bir yerinde turuncu bir nokta vardı. İlk başta dikkat çekecek kadar değildi. Ama sonra gittikçe yaklaştı. Büyüdükçe büyüdü ve korkutucu bir boyut almaya başladı. Ve Sauropelta’nın çığlığı ile hepsinin dikkati uzaktan gelen cisme çekilmiş oldu.
Ondan sonra her şey bir anda oldu. Orada bulunan herkesi bir telaş dalgası sardı. Ordan oraya koşan dinozorlar kendilerinden küçük olanları eziyor, yavru dinozorlar acıyla bağırıyor, devasa ağaçlar bir bir yere seriliyordu.
Sonra bütün sesler bir anda kesildi. 10 km büyüklüğündeki devasa göktaşı büyüklüğünden beklenmeyecek bir hızla yere çakılmıştı ve kendinden yaklaşık 20 kat daha büyük bir çukur oluşturmuştu. Etrafta bulunan bütün sesler kesilmişti. Alevlerden dolayı her yer aydınlanmıştı. Ama o an, oradaki canlıların hepsi yok olmuştu.
Göktaşından ayrılan küçük parçalardan biri yaklaşık 4 km öteye, açılan çukurun içinde bir yerlere düşmüştü. Bu parçayı diğerlerinden farklı olarak masmavi bir ateş sarmıştı. Yeryüzündeki tüm kızıllığın arasında dikkat çekecek tek şey o parçaydı. Ve üzerindeki alev daha sönmeden ikiye bölündü. İçinden çıkan şey ise parçayı kaplayan mavi alevlerden çok daha parlaktı.