O olamazdı. Ben onun yokluğuna alışmışken tekrar giremezdi hayatıma.
Koşarak lavaboya gittim. Görüşüm bulanıktı. Ağlıyordum. Aynanın karşısına geçip net olmayan görüntüme baktım. Tek kelimeyle iğrençtim. Arada sırada sürdüğüm rimelim akmıştı. Daha fazla dayanamayıp yüzümü yıkadım. Kedime çeki düzen verip çıkacaktım. Tam kapıya yöneldiğim an başından beri yanımda olmaları gereken dostlarımdı gelenler. Şimdi akıllarına gelmiştim demek."Neredesin sen bu halin ne?"
Anlaşılan haberleri yoktu.
"Bu okula gelmiş."
"Kim?"
Aynı anda çıkmıştı bu soru hepsinin ağzından.
"Doruk."
"Şaka yapıyorsun."
Ah benim hem en yakın arkadaşım hemde kuzenim olan Deniz. İnanmıyordu.Haklıymışım onlarda görmemiş.
"Şaka yapmıyorsun."
Bu da Cemre'den çıktı -kuzenim değil-. Yüz ifadem anlatıyordu herşeyi ya da onlar anlıyordu. Sonuçta kardeşim lan onlar. Anlarlar tabi. Yinede başımla onayladım.
Hepsinin ağzı bir karış açıktı. Beklemiyorlardı bunu. Bende beklemiyordum.
"Siz neredeydiniz?"
"Aşağıya kantine inmiştik."
"E bende kötü şeyler olmasın diye lavaboya geliyordum ki sınıftan çıkınca onu gördüm. O an herşeyi unuttum zaten."
Son dediğime güldüm. Hep salaklıktan bunlar.
"Yeni gelmiş herhalde."
"Ne zaman geldiyse geldi. Ben daha fazla burada duramayacağım. Konuşmamıza dışarıda devam etsek iyi olur."
Diğer kuzenim -kuzenim çoktur- midesi biraz hassas. Sonuçta mekan uygun değil hani. Neyse buradan çıksak gerçekten iyi olacaktı.
"Oh be dünya varmış."
Gökçe'nin dediğine güldük. Zaten birlikteyken çoğunlukla (!) gülerdik. Onların sayesinde Doruk'un yokluğuna alışmıştım. Lise arkadaşı falan değildi bunlar. İki tanesi kuzenim zaten. Diğer ikiside orta okuldan tanışıyoruz. Kısmen beraber büyüdük. Aynı liseye düşmek için çok uğraşmıştık. Ve şuan aynı lisedeydik. Bu sene lisede üçüncü senemiz. Doruk'u da yaklaşık 2 senedir görmüyorum.
"Hey. Sen bizimle misin?"
Eli kopacak diye korktum bir an. Hunharca sallıyordu resmen. Bizim klasik Başak'ımız. Çatlak. Sorduğu soruyu başımla onayladım.
"Yok yok. Bizımle diyılsın." Bu sefer işi dalgaya vurdu. Güldürmeye çalışıyordu. -Ota boka gülen bir kız olduğum için güldürmek zor değil-
Burcu'nun "Geliyor." demesiyle baktığı yere döndük. Havalara bak hele. Şimdiden herkesle tanışmış. İlk karşılaştığımızda da böyleydi bu. Ama o zaman böyle hissetmiyordum. Yani o zaman onu seviyordum. Şimdi kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Bir dakika bizim yanımıza mı geliyordu bu çocuk? Beni öldürmeyi planlıyordu sanırım. Kalpten. Bizimkilere baktım hepimizde bir birimize bakıyorduk.
"Oo eski tayfa yeniden mi birleşmiş?"
Ne diyor bu diye düşünürken dank etti. En son buluştuğumuzda biz konuşmuyorduk. Bizimkiler eskilerden muhabbet etmeye başladılar. Başımı ellerimin üstüne koydum. Konuşmalarını dinliyordum -saçmalamayın canım kıskandığımda böyle yapmam-
"Eskiler ne kadar da güzeldi." Sesli düşündüğüm anlardandı. Ne varda böyle birşey düşünüyordum ki.
"Özledim o günleri."
İmayla bana baktı. Yanaklarım kazanırken yere baktım. İma ettiği şeyi anladım. Cemre'de anlamış olmalı ki konuyu değiştirdi. Salaklığı hala aynı. Yüzsüz şey. O günleri bende özlemiyor değilim. Bahsettiğim 'o günler' öpüştüğümüz zamanlar. Değişik bir cümle kurmuştum. Neyse siz beni anlarsınız kankimler.
"Zil de çaldı. Ben gideyim artık."
Güzel kesiyordum gitmeyeydin. Şaka bir yana gerçekten çok özlemişim. Sıradan bir aşk değildi bizimkisi anlarsınız sizde gün geçtikçe. Artık hep beraberiz sonuçta. Değil mi?
"Bizde sınıfa çıkıyorduk zaten. Değil mi kızlar?" düşüncemi onaylayan sesler çıkardılar.
Hep birlikte kalktık masadan. Yine hep birlikte sınıfa çıktık. Ve sınıflara dağıldık.
Ben, Gökçe ve Deniz aynı sınıftayız. Cemreyle de Burcu. Doruk da farklı sınıfta zaten.
Sıkıcı dersler ve her teneffüs dahil olmadığım muhabbetler falan. Arada katılıyordum tabii. Ve dinliyordum da. Can Eymen ve Poyraz da gelecekmiş yani nakil yaptıracaklarmış. E yani bu ortam bir daha bulunmaz orta okulda da böyleydik biz. Doruk'la da karışık zaten bir kanka bir sevgili oluyorduk. Ama hep bir birimizi seviyorduk. Ta ki son seneye yani 8. sınıfa kadar. O zamanlar sadece ben seviyordum. Çok acı çektim. Çok ağladım. Kıskançlıktan, sinirden, acıdan bir iki kez de mutluluktan. Bütün sebepleri de Doruk'tu. Buna rağmen en güzel günlerimdi o günler. En çok eğlendiğim, en çok sapık şeylere maruz kaldığım, en çok güldüğüm, en çok kıskandığım günler o günler. Hiç bir şeye değişmem. Herşeye rağmen çok mutluydum. Çünkü yanımdaydı. Çok zor şeyler yaşadık evet ama güzel şeyler daha baskındı. Bunları düşünürken bile gülümsüyordum. Çok denedim onu unutmayı. Her seferinde de olmadı. Benim bir parçam gibi olmuştu. Yanımda olmasa bile.
Ben sadece hayaliyle yaşarken artık gerçeği karşımda. Eski günlerdeki gibi. Aklım onu istemiyor olabilir ama kalbim ona çoktan kapısını açtı. Hiç vazgeçmemiştim ki ondan. Sadece o vardı benim için. -bir de beşimiz-
Bu benim ilk hikayem. Biraz daha yaratıcı olması gerekirdi üzgünüm ama dediğim gibi ilk hikayem olduğu için çok şey yapamadım ben okumaya devam edin. Votelerinizi bekliyorum :) :)