4.BÖLÜM

76 15 4
                                    

O kadar hızlı koşuyordum ki nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmeden sadece koşuyordum.
Kalbim göğüs kafesimi delip geçiyordu.
Genzime dolan soğuk hava boğazımı yakmaya başlamıştı.
Önümü görmeden ne yapacağımı bilmeden mantıksızca koşuyordum.
Ta ki sert bir bedene çarpana kadar.
Yere tam sertçe yapışcaģım sırada iki kolun beni tuttuğunü hissettim.
Öyle sert çarpmıştım ki başım dönüyordu.
Gözlerimi kapamış kendimi bu iki kolun üzerine salıkça bırakıvermiştim.
Gözlerimi açmamla karşımda bir erkeğin bana baktığını gördüm.
Keskin gözleri beni delip geçiyordu.
Hemen ayağa kalktım ve karşımdaki adamın yüzüne şaşkınca bakmaya devam ettim.
Biraz kendime geldikten sonra etrafa bir ses katarak konuşmaya başladım.
"Oh! Pardon. Özür dilerim."
Bana iğneleyici bakışlar atan bu erkeğin kötü niyetli biri olabileceğini düşündükçe soğuk terler döküyordum.
Beni gözleriyle imalı bir şekilde süzdükten sonra konuşmaya tenezzül edebildi beyfendi.
"Bu saatte burada ne işin var?
Buralarda gezinmemelisin. Kimden kaçıyorsun?"
Tabiki biliyorum. Bu gecenin üçünde her tarafı sarhoş kaynayan bu sokakta dolaşmam gerektiğini.
Ama param yok ve yolumu bulamıyorum.
Ne yapmamı bekliyorsun?
Bunu sana açıklayamıyacağım.
"Biliyorum. Önümden çekilirseniz gideceğim."
Of lanet olsun nereye gidebilirdim ki.
"Atla bırakırım seni bu sokaklarda tek başına dolaşman doğru olmaz."
Yanından dolanıp tam gidecektim ki biri kolumdan sertçe tutup çekti. Gözlerim ona doğru kaydığında yüzümde anlayamadıģım bir tebessüm hakim oldu.
"Sanırım dediğimi duymadın."

"Evet duymadım."

"Ya da duydun da umursamadın."

"Ya daa duymak istediğimi duydum. Duymak istemediğimi duymamazlıktan gelen biri olabilirim."

Kolumu silktim ve elinden kurtuldum.
Etrafı uzaktan gelen bir arabanın far ışıkları kapladı.
Karanlık sokak aydınlandı.
Köşede sarhoş bir grup biraz ilerdede lüks bir bar gözüme çarptı.
"Ahh! Aptal mısın kolum acıdı."
Kendimi nasıl olduğunu anlamadan arabanın ön koltuğunda buldum.

"Sana söyledim düzgünce atla arabaya diye dinlemedin."

Şimdi nereye gideceğim ben?
Bana iyilik yaptığını mı sanıyorsun.
İşime burnunu sokmazsan emin ol daha çok iyi olur.

"Ya mal mısın bırak ben giderim."

"Hadi evin nerde söylesene bırakayım. Hem bu kadar nazlanmana gerek yok seni yemem merak etme."

"Belli olmaz. Leş gibi alkol kokuyorsun sen mi süreceksin arabayı bu halle?
Bırak ya ben giderim."

Etrafı yoğun bir viski kokusu kaplamıştı.
"Ben süreceğim. Hem çok fazla içmedik altı bardak falan öyle o da kafa dağıtmak için."
Yüzündeki can sıkıcı sırıtış beni rahatsız ediyordu.
Dişlerimi sıktım.
"Off !!!"

"Artık tanışalım mı?
Ben Ege.
Ege Arıkan."
Bana doğru uzattığı eline büyük bir hınçla bakarken.
Kafamı yüzüne doğru çevirdiğimde
Gözlerindeki parıldayış ve tatlı sırıtışıyla gözgöze geldim.
Elimi ona doğru uzattım.
"Adım Sezin. Sezin Tanrıverdi."

"Memnun oldum Sezin."

"Her neyse işte."

"Sezin evin nerde nerede oturuyorsun?"
İnan bu sorunun cevabını ben de bilmiyordum. Ne diyeceğimi şaşırmış bir şekilde ona bakıyordum.
"İstersen evine gitmeden önce bir şeyler yapabiliriz. Bir sakıncası yoksa."
Benim beklediğim soruda buydu zaten.
"Olabilir." dedim. Keskin bir sırıtışla.
Ne yapacağımı bilmiyordum ama en azından biraz düşünme fırsatım olacaktı.

SEZİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin