2. Bölüm

344 35 11
                                    

Multimedia: Doruk

         Müdürümüzün konuşması bittiğinde yukarı çıkmaya başladık. Hadi bakalım başlıyoruz. İlk ders Seda hocanınmış. Bu hocayı sevmiştim. İyi anlaşıyorduk, bana karşı geçen sene hep anlayışlı oldu. 9.sınıftada dersimize Seda hoca girmemesine rağmen, okuldan ilk tanıştığım hoca Seda hoca idi. Belki bu yüzden belki de kanım ısındığı için sevdiğim bir hocaydı. Ve  sınıfa onun girdiğini görünce ayağa kalktık. Hoca oturabilirsiniz diyince herkes oturdu.

  Yaren ve Cenk beraber oturunca bende tek oturmaya karar vermiştim. Ta ki yeni gelen çocuğumuz yanıma oturana kadar. İnanamıyorum yanıma oturunca çarpık bir şekilde gülümsedi. Aman tanrım bana mı güldü o inanmıyorum. Ayy çok tatlı da gülüyor kereta. Ne diyorum ben ya. Kendine gel Selin. Bende ona gülümseyerek karşılık verdim geçte olsa. Elini uzattı ve;

"Ben Doruk." dedi. Bende elimi uzatıp;

"B-bende Selin, memnun oldum Doruk." diyip gülümsedim.

      Oda gülümsedi. Ne oluyordu bana yaa niye heyecan yaptım ki onunla konuşurken? Aslında erkeklerle çok iyi anlaşırım. Yani heyecan, panik falan yapmam. Bu çocukta bir şeyler var bakalım ama ne? Kalbim çok hızlı atmaya başladı. Seda hocanın sesiyle derin düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve ne dediğini dinlemeye başladım. Önce öğrencilerle tanıştı. Doruk'un haricindeki diğer üç çocuğun adlarıysa; Burak, Selim ve Canmış. Seda hoca bu gün ilk gün ve yeni arkadaşlarımızla biraz kaynaşalım diye 2 ders saatimiz konuşmayla geçecek dedi. Bu arada Seda Hoca, Edebiyat öğretmenimizdi. Seda hocanın lafı üzerine Doruk bana dönüp;

"Bugün okul çıkışı bir şeyler yapmaya ne dersin Selin?" diye sordu. Bende;

"O-olur yani neden olmasın ki zaten Doruk?" dedim.

    Verdiğim cevap hoşuna gitmiş olacak ki bana bakıp yarım bir gülüş yolladı. Bende sırıttım. Acaba benden hoşlanmış mıdır ki? Olabilir yani. Olmaz ya kimi kandırıyorum burda. Çocuk esmer, kahverengi gözlü falan ama baya yakışıklı yani. Bende mavi gözlü kumral saçlı  kızlardanım işte. Aslında şöyle bir düşününce Doruk ve ben yakışırız ya. Dimi dimi bencede. Ben böyle boş boş düşünürken zil çaldı ve Dorul'da; Burak, Can ve Selim'in yanına gitti. Bende hemen Yaren ve Cenk'in yanına gittim. Yaren;

"Kızıaağğm şu Can çok tatlı değil mi yaaaa" diye böğürdü resmen. Allah'tan sınıfta tek üçümüz kalmıştık. Bende;

"Yani tatlı çocuk hepsi ama Doruk bana göre daha bi hoş kızım bana bakıp güldü lan güldü tanıştık ayyy bana çıkışta bir şeyler yapalım mı dedi kabul ettim bendeeeeğğ. Cenk, Yaren bana bir şey oldu laaan." diye hızla konuştum. Cenk;

"N'oldu hasta falan mısın?" diye merakla sordu. Bende;

"Yok ya ama Doruk'u ilk gördüğümden beri kalp atışları hızlandı yaa. Hoşlanmış olabilir miyim kiiiiii?" diye heyecanlı bir şekilde sordum. Yaren hemen;

"Ooo bizimki yıllar sonra birinden hoşlanmaya mı başlamış Ceeenkk." diye sordu gülerek. Bende kolumu Yaren'in koluna doğru hafifçe sakalaşma amaçlı vurdum. Sonra;

"Saçmalama kızım ya olamam heralde daha yeni geldi çocuk ilk görüşte aşk falan mı olcak yani yok ya olmaz tabi. Niye olsun ki. Hem niye pat diye aşık olayım ki? Sadece onla konuşurken heyecanlanıyorum ve kalp atışım hızlanıyor. Ya da belki de hoşlanıyorum yada seviyor muyum ki?" diye ardı ardına sorular sıraladım. Sözümü kesense Cenk'in eliyle ağzımı kapatması oldu. Ve Cenk;

"Kızım bi nefes al lan." dedi. Yaren de hemen atladı;

"Yok yok bu kesin hoşlanıyor yeni çocuktan hahaha." diyip gülmeye başladı. Bende haliyle utanıp yüzümü önüme eğdim. Bu sırada zil çaldı ve yerlerimize oturduk. Doruk yanıma gelip oturdu tekrar. Gülümsedim, oda gülümsedi...
***
Sıkıcı geçen dersler sonucunda okul bitti ve Cenkle Yaren'i sulu sulu öpüp el salladım. Doruk hemen karşımda motorsiklete yaslanmış bir şekilde bekliyordu. Ona doğru yürümeye başladım. Yanına gittim ve;

"Nereye gideceğiz?" diye sorup gülümsedim. Oda;

"Buralarda bildiğim çok sıcak ortamlı bir kafe var." dedi.

"Peki gidelim görelim ozaman." diyip, gülümsedim. Doruk arkadan yedek kaskı çıkarıp bana verdi ve;

"Korkar mısın?" diye sordu. Tek kaşımı kaldırıp;

"Kim ben mi?" diyip etrafa bakınca kahkaha attı.

"Kaskları takalım." dedi ve taktık. Daha sonra;

"Atla ozaman uçmaya hazır mısın?" diyince gülümseyip motora bindim.

     Doruk ben oturunca ellerimi alıp beline sardı ve;

"Sıkı tutun." diyip sürmeye başladı.

Saçlarımı dağıtan rüzgarla gülümsedim. İlk defa binmiyordum ama bu farklı hissettirmişti. Rüzgarın tenimi yalayıp geçme hissine alışınca kahkaha attım. Doruk kahkaha attığımı duyunca bana bakmak için kafasını çevirmeye çalıştı ama ben ellerimle kaskından tutup önüne çevirince sesli bir şekilde kahkaha atıp önüne döndü.

  5 veya 10 dakika içinde çok şirin bir kafenin önünde durduk. Motordan indik ve  kafeye doğru ilerlemeye başladık. Başta biraz şaşırsamda bu mekan hoşuma gitmişti ve gülümsedim. Doruk'dan daha farklı bir cafe ortamı bekliyordum. Gülümsedim. Ve düşünmeye başladım. Acaba neden ben bu çocuğun her hareketine, sözüne gülümsüyorum ki?

Harbi Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin