Bölüm 2: Konservatuar okuyorum ben!

111 5 0
                                    

Multimedya'da Sude ve Selin'in kıyafetleri var.
Iyi okumalar.

Uçağa bindiğimde ilk dikkatimi çeken oturduğum koltuğun karşısındaki çocuklar oldu. Açıkçası ben hayatımda böyle bir şey görmedim öha. Şimdi anlatıyorum. Böyle iki çocuk biri sarışın diğeri esmer. Böyle dağınık saçları- 

Ah ciddi misin şimdi yanıma oturup görüş alanımı kapatmanın şırası mıydı şimdi? Benim bu çocukların fotoğrafını kesinlikle selin'e atmam gerekiyordu. Ne olursa olsun. Gerçi yanıma oturan amcanın göbüşü buna el vermese de, yapabilirdim. Evet evet. Nasılsa inanmak başarmanın yarısıdır değil mi. 

Şimdi bu işin yarısı amcanı  göbeğinin çekilmesinden yarısı da telefonu çıkarıp bu yaratıkları ( bunlara insan dememi beklemiyorsunuz herhalde) fotoğrafını çekip Selin'e göndermekti. O zaman bir yarıyı amcanın göbeğini hallettik sayabiliriz evet. Ama bunun için önce amcanın göbeğinin üstünden fotoğrafı çekmeliydim.

Telefonumu cebimden çıkartıp kamerayı açtım ve hafifçe amcaya uzandım. Ama kahretsin ki tüm ekranı amcanın göbeği kaplıyordu ve bu fotoğrafı çekmenin yolu, amcanın göbeğini aşmakla öekilebilirdi sadece. Bu yüzden iyice amcanın göbeğine başımı koydum.

"Kızım pardon ne yapıyorsun?"

"A şey... Şey yapıyorum. Ihmm... Ah evet ben şey yapıyorum. Ben sizi benim ölen amcama benzettim de. Kusura bakmayın onun göbeğinde uyurdum da hep küçükken afedersiniz." Evet güzel yalandı. Gerçekten amcanın yüz ifadesine baktığı  sırada... Galiba başarmıştım

"Ah kızım pardon. Eğer seni rahatlatacaksa biraz uzanabilirsin uçak kalkana kadar."

"Ah gerçekten mi? Ben, ben gerçekten çok teşekkür ederim saolun." dedim sesimi biraz acındırarak. Galiba oyuncu olmalıydım.

Amcanın göbüşüne başımı koydum ve telefonu da o iki yaratığı kameranın alabileceği şekilde önüme koydum. Tam fotoğrafı çektiğim sırada da flaş patladı. Allah kahretsin cidden mi? Tabi o iki çocuğun yüzü direk buraya döndü ama ben çoktan amcanın göbeğini bir kalkan olarak kullanarak onlara gözükmemeye çalışıyordum. Ama galiba işe yaramadı.

"Pardon, şey bizim fotoğrafımızı siz mi çektiniz?" diye bir erkek sesi duydum. Ah gerçekten göbekcik sana olan tüm güvenimi yitirdim şuan. Seninle konuşmak istemiyorum.

"Pardon ben mi?"

"Tahminince?"

"Sizin değil uçağın fotoğrafını çekiyordum?"

"Ah cidden mi neden uçağın fotoğrafını çekesiniz?" Evet buna bir cevabım yoktu ama bir şeyler uydurabilirdim.

"Şey... Benim uçak takıntım var. Yani... Uçakları çok seviyorum her bindiğim uçağın içini çekerim. Ama ne biliyim sizi çekmiş olduğumu düşünmeniz. Sizce de biraz fazla egoist değil misiniz?.. Hem ayrıca ben neden sizin fotoğrafınızı çekeyim ki? Kendinize o kadar güveniyorsanız bir mankenlik ajansına falan başvurun." Evet bu güzeldi.

"Ben zaten mankenim." Dediği anda bir cevap veremeyince açtığım ağzım kendiliğinden kapandı.

"Güzel."

"Evet bencede." dediği anda önüme döndüm ve gözlerimi sinirle kapattım. Cidden bu çocuk beni daha uçağa bindiğim ilk dakikada sinir etmeyi başarmıştı.

✖️✖️✖️


"Yavrum... Çocuğum... Yavrum uçak indi sen hala uyuyorsun ama ya.. YA ÇOCUĞUM CEVAP VERSENE ÖLDÜN MÜ? Aman tanrım. Ambulans çağırın... Veya doktor. Doktor yok mu?"

Yaz BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin