güven

27 1 0
                                    

Kalktığımda gözlerim şişmişti.

Neydi o dün olanlar? Aniden patlak vermişti sanki duygularım. Neydi tetikleyen? Niye birden bire böyle oldu?

Aylardır hatta birkaç yıldır düşünmek istemediğim, aklımın bir köşesine sakladığım düşünceler nasıl bulmuşlardı beni?

Gerçekten hiç ama hiç bilmiyor ve öğrenmek de istemiyordum.

Yine bir okul sabahıydı uyandığım.

Yatağımdan kalkmamla kafama balyoz yemiş gibi olup kendimi yatağa atmam arasında 2 saniye vardı. Sanırım çok fazla ağlamıştım, başım ağrıyordu. Bu sefer temkinli bir şekilde kalkıp hazırlanmaya başladım. Başım sanki iğneler batıyor gözlerim alev alev yanıyordu.

Elimi yüzümü yıkayıp giyindim gömleğim biraz kırışmıştı fakat kimin umrundaydı? Saçlarımı da umursamaz bi şekilde alelacele topladım.

Kol saatime baktım ,yola çıkma vakti gelmişti. Evim ile okulum arasında yaklaşık 30 dakikalık bir mesafe vardı.

Bazıları yürümeye sızlansa da benim için bir vazgeçilmezdi sabah yürüyüşü. Haftasonları bile sabah erkenden kalkar,hazırlanır, yürüyüşe çıkardım.

Mesafelere bayılırım anlayacağınız. Yürürken müzik olmazsa olmazımdır mesela. Mesafeleri, uzun yolları da bu yüzden severim. Daha çok müzik... Benim söyleyemeyip içime attıklarımı söyleyendir çoğu zaman müzik. Kulaklıklarımı ve telefonumu da kapıp yürümeye başladım.

Tanıdık yerlerdi buralar. Yıllardır oturduğumuz bu bina, bakkal fehmi amca, komşular ve beton yığını.

Şehirde yaşamak gürültü ve görüntü kirliliğine dayanabilmektir bana sorarsanız ve insan ne kadar dayanıklı olursa olsun bir süre sonra sessizlik,hızır,yeşil istiyor hayatında.

Yolun yarısı bitmiş yarısı kalmıştı. Derin derin nefes alıp veriyor bir yandan da ne kadar sağlıksız bir hava olduğunu düşünüyordum.

Dünkü düşünceleri bir kenara saklamayı başarmıştım. Onları düşümeyi reddediyor, yerlerine yeni düşünceler koyuyordum.

Ve sanırım işe yaramıştı.

Okula vardığımda henüz erkendi pek çok kişi yoktu. Geç kalmak pek huyum olmasa da ara sıra ben de geç kalabiliyordum.

Sınıfa çıktığımda sadece Meriç vardı. Sabahın bu saatinde gayet uykusunu almış,dinç ve güzel görünüyordu. Beni fark ettiğinde sorgulayan gözlerle baktı.

İlk başlarda nedenini anlamasam da sonradan kafama dank etti. Ne kadar düşünceleri engellesem de dünün etkisi hala fiziksel olarak besbelli duruyordu. Sırama otururken Meriç, ön sırama ters bir şekilde oturdu.

"Neler oluyor Elisa? kızma ama kötü görünüyorsun"

Ona neydi? Onu alakadar eden bi konu olamazdı zaten. Peki niyeydi şimdi bu ilgi?ben, de canını yaktığı onlarca kızdan biri mi sanmıştı ? benimle dalga mı geçmeye çalışıyordu yoksa?

Aniden sinirlendim ve cevap verdim:

"Seni ilgilendireceğini hiç ama hiç sanmıyorum. Şimdi çekil önümden."

"sinirlenmeni gerektirecek bir durum yok aslında kötü bir amacım da yoktu fakat ne zaman konuşmak istersen dinlerim. Unutma bir yabancıyla detleşmek her zaman acıyı dindirir. Bu arada dünkü ukalalığım için dekusura bakma."

Ne yani? Şimdi de çocuğun içinden melek mi çıkmıştı? Yoksa beni kandırarak komik duruma mı düşürmekti planı ? Güvenmek istemiyordum. Kimseye içimi dökememişken bir yabancıya , havalı , ukala bir yakışıklıya dökemezdim içimi.

" Tamam , teşekkürler ama ben almayayım. Hem sen ne anlarsın ki acıdan . Görünüşe bakılırsa el bebek gül bebek büyütülmüşsün ne istersen olmuş. Beni anlayacağını sanmıyorum sadece şımarık bir çocuksun."

" Görünüş inanmaktır elisa. Ve insanlar her zaman doğru şeylere inanmazlar. Hayatım hakkında en küçük bir fikrin yok ve dediklerine bakılırsa insanları görünüşlerine göre yargılamaya bayılıyosun. Unutma, görünüş bi nevi aldanmaktır , ona kanma; insanlarla arana duvarlar örnesine izin verme. En çirkin, en yoksul insanların içinde de ; en zengin en yekışıkı veya güzel insanların içinde de birer hazine olabilir. Ve inan bana sana yardım etmek istemiştim."

Kalkıp gitti. Sınıf yavaş yavaş doluyordu. Meriç' in sözleri kelime kelime, harf harf aklımda dolanıyordu. Neydi bu şimdi ? Gerçekten de görünüş önemsiz miydi ? böylesine birinin içinden bir melek çıkabilir miydi?

İstemsizce gözlerim ona doğru döndü. Dışarı doğru bakıyordu. Düşüncelere daldığı apaçık ortadaydı. Ne düşünüyordu? Gerçekten bunları söyletecek bir acıya sahip miydi , yoksa beni kandırmak için süslü sözler mi kullanmıştı?

Bilmiyordum , bilmiyordum...

Sonunda hoca derse girdiğinde derse odaklanmaya çalıştım. Hiç kimse suratıma bile bakmazken o fark etmişti. Ama nasıl ? Gözüne mi kestirmişti? Yoksa dün yanına oturduğum için fark etmek zorunda mı kalmıştı beni?

Derse odaklanmam gerekiyordu gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi hocaya diktim. Matematikçiymiş kendisi, adı da Oktay'mış. Hoca bunları söyledikten sonra o tanıdık seromoniye geçtik "Hadi bakalım kendinizi tanıtın."

Herkes sırayla konuştu, zaten ders de bitmişti.

Zilin çalmasıyla dışarı fırladım. Temiz havaya ihtiyacım vardı. Tekrardan gözlerimi kapatıp derin derin nefesler aldım. Biraz olsun sakinleşmiştim. Şimdi temiz kafayla olan biteni düşünecektim.

Meriç geçekten iyi ve güvenilir biri miydi? Yoksa bu bana kurduğu bir oyun muydu? Bunu öğrenmenin çok iyi bir yolu vardı. Arkadaşlarıyla konuşacaktım. Kulağa çok mantıklı geliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin