"yer dilenme başlasııın!"

188 12 1
                                    

ARKADAŞLAR SİZDEN ÖZÜR DİLEMEK İSTİYORUM BEN BU YIL SINAVA GİRDİM HİKAYENİN İKİNCİ BÖLÜMÜNÜ İLK BÖLÜMDEN SONRAKİ HAFTA YAZMIŞTIM FAKAT YAYINLAMAYI UNUTTUM O SIRADA ARAYA SINAVLAR GİRİNCE YAYINLAYAMADIM. BU BÖLÜMÜ DE HEMEN YAYIMLIYIM DİYE YARIM YAZABİLDİM TEKRAR TEKRAR ÖZÜR DİLİYORUM VE HEPİNİZİ ÖPÜYORUM UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ (YARIM OLSA BİLE) Bİ DAHA GECİKTİRMEYECEĞİME SÖZ VERİYOR VE GÖZÜŞÜRÜZ DİYORUUUM .SEVİLİYORSUNUZ ...

Nihayet zil çalıp Bade nin de melih hakkındaki saçmalıklarından kurtulduğumda derin bir nefes aldım.

Sınıfa geçip sırama oturdum.

Sıramı değiştirmeli miydim? Yanlış anlarlar mıydı? Sonuçta hiç tanımadığım bir çocukla aynı sırada oturuyordum ,insanların sağı solu belli olmuyor. Sınıfta şöyle bir göz gezdirdim.

Hiç boş yer yoktu . tek oturan kız dahi yoktu. anlaşılan kişi sayısına göre ayarlamışlardı. Ben bunları düşünürken öyle bir dalmışım ki ancak Meriç geldiğinde dünyaya geri dönebilmiştim. Hoca içeri girdi ve her zaman yapılan klasik selamlaşmayı yaparak  herkes yerine oturdu. Dersi bilmiyordum, hocayı da tanımıyordum.

Yeni gelmiş olmalıydı geçen sene hiç görmemiştim. Kısa süre sonra dersin kimya, hocanın adının da Hafize olduğunu öğrendim. Açıkçası sıfırcı bir hocaya benziyordu ve hiç hoşlanmamıştım.

Herkes diğer derste olduğu gibi kendini tanıtırken Meriç’i dürttüm.

“ne var ya niye parmağını böğrüme sokuyosun?!”

“abartma istersen bay kibar. Neyse şey diyecektim kendine başka sıra bulsana?”

“Ben????kibar???? güleyim bari ahahah. Şu sıra işi de ne alaka sen git bul kendine sıra ben mi zorladım gel yanıma otur diye? Tabii böyle bi yakışıklının yanına oturmak isteyen kaç kız var bir bilsen. Hem ilk ben geldim.”

Cidden bunları mı söylemişti?  İnanamıyorum ya! Hayatta en nefret ettiğim kişilerdir egosu kendinden büyük olanlar. Bir de ne demişti  “Böyle bir yakışıklının yanına oturmak isteyen kaç kız var ?”

Kendine yakışıklı demişti hala inanamıyordum. Sinir sınırlarım bunları düşündükçe artarken cevap vermeyi unuttğumu hatırladım. Salak , bir de zafer kazadığını felan sanıyordu! Benimle tartışmaya giren hiçbir kişi zaferle ayrılamazdı, o kadar.

“ya Meriç şu egonu biraz önümden çeksene, seni göremiyorum da. Bu arada benim senin yanına isteyerek oturmadığımı da bil istedim. Zaten bir ders daha katlanamayacağım sen ve egona . Yer bulurum ben bir şekilde.”

“Ya sen ne diyosun yarım saattir dır dır susmadın!”

“nooldu canıım yoksa verecek cevabın mı kalmadı tüh tüh tüüüh ne üzüldüm bak.!”

“ya kızım kessene sesini!”

KIZIM MI? Tamam her şey olur da kızım nedir ya! İnanamak istemiyorum . Bu çocuğa yakışıklı dediğime inanmak istemiyoruuum!! Tamam , ukalaydı biliyordum. Ama bu kadarı da fazlaydı. Bana kimse küçümseme anlamında kızım diyemezdi! Ona orda ağzının payını verir , susturmasını bilirdim ama bu iş çok uzardı. Okulun ilk gününde olay çıkarmayacaktım ya?

Herkesin diline düşmektense susmayı ve atabildiğim en sert bakışı atmaya çalıştım.

Ders bitsin diye dualar edip birkaç kez daha Meriç malından nefret ettikten sonra zil çaldığı an dışarı fırladım . Hoca biraz kızmış gibi gözükse de aldırış etmeden hızla dışarı çıktım.

Birkaç dakika geçtikten sonra Meriç salağından kurtulmak için yer değiştireceğimi hatırladım ve kendi kendime söverek sınıfa girdim. Vee yer dilenme başlasıın. Ona olabilecek en uzak yerde hep erkekler oturuyordu. Bikaç kişiye sordum ve hepsinden “yoooo” cevabını aldım.

Ders başlamadan mutlaka yer bulmalıydım yoksa olaysız bir gün olmayacaktı.

Yanlız bir kız oturuyordu en arkada. Mutsuz gibiydi,başı öne eğikti.

“pardon adını bilmiyorum da acaba yanına oturabilir miyim?”

Kız şaşırmıştı sanki onunla konuştuğuma inanmıyor gibiydi birkaç kez gözünü kırpıştırdıktan sonra

“olur tabii , de yanımdaki kıza sorman lazım.” Dedi

Ben de son sözlerini duymazdan gelerek çantamı kapıp yanına oturdum.

“ee adın ne ?”

“merve, senin?”     Merve... klasik bir isimdi. Bütün merveler acaba onun gibi sessiz ve utangaç mıydı?.

Yoksa hayat mı oynamıştı oyununu.

Hayat herkese bir oyun oynar. Bundan kaçamazsınız bu belki sınavınızdır sizin. Belki de yaptıklarınızın cezasıdır bütün o çektiğiniz acılar. Acı acıdır işte . Biri annesini kaybetmiştir, biri sevgilisini . ikisi de acı çekiyorum der peki eşit midir acılar? Herkesin oyunu aynı mıdır? Giden sevgilinin yerini başka biri doldurur belki . Giden annenin, babanın, kardeşin yerini alır mı başka biri? Ama her ikisi de acı çektirir insana , aile , arkadaş, bir yabancı belki de.

“Ben de Elisa”

Dedikten sonra birden başımda birinin dikildiğini gördüm

.

“kalksana yerimden ya git başka yere!”

“Ben artık burda oturuyorum sen de benim eski yerimde.”

“ne alaka ya salak mısın kalk git yerine yoksa kötü olucak.”

“bana dayılanmayı keser misin! Hem eski yerimi biliyor musun ki eminim öğrendikten sonra koşa koşa gidiceksin o yüzden sus .”

“nerde oturuyosun ki sen hem ne alaka yani?”

“şurdaki yeşil gözlü çocuk var ya hani kumral saçlı olan ...”

 diyerek Meriç’i gösterdim parmağımla. Kızın gözleri parladı birden. Sevinçtendi, emindim. Seviyordu çocuğu. “Ne kadar da salak” dedim içimden. Normal biri olsa bir hafta katlanabilirse şaşıracaktım, ama kız çocuğa öyle bir bakıyordu ki herşeyine katlanabilecekmiş gibi görünüyordu.

Birden üzerime atılıp bana sarılınca şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım neredeyse.

“teşekkür ederim gerçekten çok teşekkürler.” dedi kulağıma.

“Peki nereden anladın benim onu sevdiğimi?” diye fısıldadı tekrardan.

“hissettim” demekle yetindim sadece . kız mutluydu ben mutluydum sorun yoktu. Kız hoplaya zıplaya Meriç in yanına oturdu.

Meriç biraz şaşırsa da belli etmemeye çalıştı ve birden gözlerimiz buluştu.

Bana kızgındı, sinirliydi. Bu bariz belliydi . O, bana öfkeyle bakarken onu sinir edecek şekilde gülümsedim ve önüme döndüm ve kazanan yine bendiim.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin