3"Néant"

34 5 1
                                    

Gözerimi iri iri açıp korkmamın tek sebebi vardı: Evde değildim!

Birbirine perçinlenmiş olabileceklerini düşündüğüm gözlerimi açmadan önce bile, yabancı kokuya bakılırsa, bir terslik olduğunu anlamak benim için zor değildi. Bayıldığımı göz önüne alacak olursak, ya bu evin sahipleri beni baygın bulmuş ya da bayıltıp buraya getirmiş olmalıydılar. Her nasılsa ayak ucumdan başlayarak beni geren bir ürperti vardı.

Odanın tek penceresinden ay ışığı odanın bordo duvarlarını aydınlatıyordu. Üzerinde yattığım yatak benimki gibi deterjan kokmuyordu. Yatağın sağ tarafında tüm duvarı kaplayan bir kitaplık vardı-buradan bakılınca çoğunu fizik kitabımdan daha kalın olduğunu görebiliyordum. Pencerenin hemen altınca antika bir sandalye ve masa konulmuştu. Gür saçlarımı gözümün önünden çektim, ayağa kalkıp dengemi sağladıktan sonra açık kapıdan uzun bir koridora çıktım.

Üzerinde tuhaf işaretler bulunan kapılar koridor boyunca sürüyordu; kapalı kapıların arasında koridoru aydınlatması için duvar lambaları koyulmuştu. Zayıf lambaların ışığında yarı karanlık koridor daha da ürkmeme neden oluyordu. Buna rağmen, dev bir salona inen merdivenlerin başına gelene kadar durmadım. Ortadaki dev masada oturan iki kişi vardı. ''Merhaba?''

Arkası dönük kızıl saçlı kız bana döndü. ''Bakın kimler uyanmış?''Esmer çocuk gözlüğünü yukarı ittirmek dışında hiçbir şey yapmadı. Evle birlikte beni de yutan sessizlik iki dakika sürdü.

''Bana evinizi açtığınız için teşekkürler fakat eve gitmek zorundayım.''

Kıvırcık saçlarını eline dolayan kız güldü. ''Sen ciddi misin?''

''Üzgünüm ama gitmene izin veremeyiz. En azından diğerleri gelene kadar.'' Adını bilmediğim çocuğun sözleri boğazıma yumru gibi oturdu. Aslına bakarsanız, tabii ki gitmek için onlardan izin isteyecek değildim ama ev yeterine tuhaf değilmiş gibi bir de sahipleri çıkmıştı. ''Bakın, daha fazla burada kalamam.''

''Defteri verme-''

''Miley!'' Sertçe kızın lafını bölen çocuk -zoraki- bir gülümsemeyle ekledi. ''Oturmak ister misin?'' Kızıl saçlının iğneleyici bakışları eşliğinde merdivenleri indim. Sanki evin sessizliğine ayak uydurmuş gibi, inerken bile ses çıkarmıyordum. Aramızda bir sandalye bırakarak esmer çocuğun yanına oturduğumda sertçe boğazımı temizledim. ''Beni baygın bulan siz miydiniz?'' Sanki o ıssız sokağa geri dönmüş gibi tüm tüylerim ayaklandı.

''Evet, aslında biz de seninle konuşmak istiyorduk. Seni öyle görünce de buraya getirdik.''

"Peki defter? Sizden birine mi ait?" Kız gözlerini, yeni farkettiğim, masanın üzerindeki şamdanlığa çevirmişti.

Çocuk rahatsızca yerinde kıpırdandı. Doğrusunu isterseniz ondan çok daha gergindim ve her an kaçıp gidebileceğim bir pozisyonda oturmuştum-ki salonun tamamının kitaplıkla kaplı olması ve benim çıkış kapısı falan görememiş olmam ayrı bir ironiydi. "Önce tanışmak ister misin?"

Çekingenlikle elimi uzatmadan önce, hala nasıl kitaplara saldırmadığımı ve Miley adlı kızın neden böyle davrandığını düşünüyordum. Masanın altında ayağıma dokunan şeyle çığlık atarak ayağa fırladım. Yüzüm gerilmiş, oturduğum sandalye ani hareketimle yere devrilmişti ve bu sıkıcı sessizlikten bir şeyler koparmış gibi gözüküyordu. Koyu kahverengi masanın altından çıkan kahverengi saçlı kız, ürkütücü mavi gözlerini üzerime sürmeden yanımdan geçip gitti. Koltuğunun altındaki kitapla, rahat tavırlarla merdivenlerden çıkışını izledim.

Hangi-normal- çocuk masanın altında kitap okurdu?

''Sen onu düşünme.'' Hala boğazımda atan kalbimle devrilen antika sandalyeyi yerden kaldırdım. 

''Sorunlu bir çocuk o.'' Miley bir yandan elindeki pipetle oynuyordu. Açıkçası, kendisinin pek normal olduğunu sanmıyordum.

''Nerede kalmıştık?'' Esmer çocuk gülümsedi. ''Adım Anthony.'' Uzanıp elini sıktım.

''Alice.'' Ve sabırsızlığım sesime yansımıştı. Ne kadar iyi olurlarsa olsunlar gerilmeye başlamıştım. Boğazımı temizledim. ''Diğerleri ne zaman gelir?''

Sanki benim sözümü bitirmemi beklemiş gibi salonun kenarındaki kapı içeriye ışık süzmeleri dağıtarak açıldı, ardından benim yaşlarımda görünen üç kişi içeriye girdi. Bordo renkli kapıyı kapatarak içeriye girdiklerinde ben de gözlerimi dikmiş onlara bakıyordum. Anthony boğazını temizledi. Onun ardından ayağa kalktım.

''Çocuklar, bu Alice.''




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 19, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruh AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin