Hayat Kadını

Hasta

Tim şizofreni hastasıydı. Hayal görüyordu. Gerçek ile gerçekliği ayırt edemiyordu.

Hizmetli korkuyla ve endişeyle Tom'u aradı ve bu konudan bahsetti. Tom çok endişelenmişti. Eve bir psikolog götürmeye karar verdi. Tim bütün gün boyunca çok mutluydu. Bir gün öncesinden eser yoktu. Ne yazık ki sadece bir hayaldi.

Akşam geç saatlerde kapı çalındı ve gelen Tom'du. Yanında bir adam vardı. Psikolog getirmişti Tom. Ancak Tim ile arkadaşım diye tanıştırdı. Anlaşılan doktor sadece gözlem yapacaktı. Tanıştılar ve içeriye geçtiler. Biraz sohbet ettikten sonra Tim yüksek bir sesle "Maria!" diye bağırdı. Doktor ve Tom şaşkınlıkla onu izliyorlardı. Tom çok kötü hissetti kendini. Arkadaşının bu durumuna çok üzülüyordu ancak belli etmemeliydi. Maria gelmişti. Bu Tim ayağa kalkınca anlaşıldı. Tim ayağa kalkıp;

"Maria, dostlarımla tanışsana."

Bu sözden sonra Tom ve doktor birbirine baktı ve mecburen tanışır gibi yaptılar. Tam o sırada hizmetli geldi ve yemeğin hazır olduğunu söyledi. Masanın başına gelince Tim sandalyenin başına geçti ve geriye çekip Maria'ya yer verdi. Sandalye boştu fakat kimse oraya oturamadı. Yemekler yendi ve doktor yeterince gözlem yapmıştı. Tom ve doktor müsade isteyip evden çıktılar. Hem yürüyor hem konuşuyorlardı. Doktor, durumun çok kötü olduğunu söyledi. Birden bire böyle bir hastalığın ortaya çıkması ve bu kadar ilerlemesi çok garip, dedi. Sonuna ekledi;

"Korkarım onu bir hastaneye kapatmamız gerekecek."

Tom bu yaşadıklarına inanamıyordu. Endişeliydi, doktorla ayrıldılar ve Tom evine gidip düşünmeye çalıştı. Eğer Tim'i bir hastaneye götürse hem ona düşman olacak hem de deli olduğunu düşünecekti. Eğer kapatmazsa daha da kötü olacaktı. Çaresiz ve kararsız kalmıştı.

Tim ise bu sırada yatak odasına çıkıyordu. Ellerini yıkamak için banyoya girdi. Çıktığında Maria'yı göremedi. Hem korktu hem de sinirlendi. Bulduğu eşyayı fırlatıyor ve bağırıp duruyordu. Delirmeye başladığını hissetti. Ağlamaya başladı, korkmuştu. Hayal gördüğünü kabullenmek istemiyordu. Saatlerce oturup odasındaki duvarları izledi Tim. Tıpkı eskisi gibi. En sonunda dayanamadı ve uyuyakaldı.