bölüm 5

1.7K 107 4
                                    

Sabah kapının çarpılma sesiyle resmen irkilerek  uyandım odadan çıktım kapıda Ardayla karşılaştım ona bişey demeden son sürat ilerliyen Anıla doğru ilerledim ona yetişebilmek için koştum. Yetiştiğimde kolundan tutup kendime çevirdim aslında çeviremedim. Benim gücümün yetmeyeceğini anlayınca kendisi döndü.
"Ne var ?"
"Orda insan yaşıyor kapıyı öyle çarpamazsın hem ne oluyor sana ? " sıkıntıyla nefesini verip " Seni ilgilendirmez şimdi bırak kolumu ve toz ol!" deyip yoluna devam etti. Bende fazla üstüne gitmek istemedim hem kalbimi de kırmıştı zaten söyledikleri. Sinirli olduğu belliydi. Ben de odaya Ardanın yanına döndüm. Suratım asıktı o da anladı ve:
"Bugün dünyanın en mutlu insanı sen olmak ister misin ?"
"Dünyanın en mutlu insanı ben nasıl olacakmış o ? "
-"Benimle bir gün geçirerek."
"Plan nedir ?"
"Plan yok doğaçlama oynayacağız bugün hadi hazırlan" Arda odadan çıkınca ben de bavuldan kot şort üstüne siyah askılımı giyip ayağıma da konverselerimi geçirdim. Saçımı da yukardan dağınık bi topuz yapıp yanıma biraz para ve telefonumu alıp aşağı indim. Arda beni aşağıda bekliyordu. Arabaya binince arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Önce alış veriş merkezinin en üst katında bowling oynamaya gittik ne hikmetse Anılla Sera da oradaydı. Ben her labutu devirdiğimde Ardaya dil çıkarırken Sera her seferinde tabiri caizse Anılın üstüne atlıyordu. Bowling bittikten  sonra benim ısrarlarım üzerine pamukşeker aldık. Bir parka oturup marketten aldığımız şeylerle binevi piknik yaptık abur cuburlar bitince ilerdeki çocuklardan ödünç aldığımız frizbiyle  oynadık. Sonra ufak bi tekne gezisi vardı biz de oraya bindik. Martılara simit atarken birbirimize sarıldık. Diyebilseydim keşke ama öyle olmadı. Arda martılara bakmak için kendini tekneden biraz sarkıttı ve denize düştü bu yetmezmiş gibi kafasına kuş pisledi. Arda elbisesini değiştirdikten sonra akşam olmuştu biz de sahilde yürüyüş yaptık. Yürürken midye satan bir amca gördük Arda tadının çok güzel olduğunu söyleyip denemem gerektiğini söyledi ben de merakımdan bir tane yedim ve sonra ne mi oldu bir anlık gelen kusma hissiyle bugün yediğim herşeyi Ardanın üstüne boşalttım. Bu yüzden eve döndük. Ben şortumu ve üstümü giydim yatağıma uzandım. Anıl yanıma gelip:
"Bütün gün nerdeydin sen "
"Anıl sana hesap vermeyecem çünkü bu seni ilgilendirmez ve bugün çok yoruldum izin verirsen uyuyacağım.
"Peki iyi geceler."
"Sanada." Başımı yastığa koydum ve gözlerimi kapattım. Uyumadan önce düşündüğüm son şey bugün gerçekten dünyanın en mutlu insanı bendim.
Sabah yanağımda sıcak bir hisle uyandım. Gözlerimi araladım Arda yanağımı okşuyordu. Anıla baktım bize x-ray bakışı atıyordu.Arda:
"Günaydın prenses."
"Sana da günaydın Arda."
"Baktım senin uyanacağın yok bende gelip uyandırayım dedim. Ama öyle masum uyuyordun ki kıyamadım yanağını okşadım. Hadi giyin kahvaltıya gidelim."
"Tamam sen burda bekle ben giyinip geliyorum."
Banyoya girip mini tozpembe elbisemi mgiyindim ve aşağı indik ama telefonumu unutmuştum Ardaya söyleyip almak için geri döndüm çünkü annem ararsa ve ben açmazsam kıyamet kopar. Yukarı çıktım odaya bir girdim Anılın eli kanlar içindeydi. Hemen yanına gittim: " Anıl ne oldu eline ve sen niye ağlıyorsun." gözündeki yaşları görünce içim burkuldu benim de gözlerim doldu. Asla bi erkeği ağlarken görmeye dayanamam zaten.
"Sanane sen git Ardayı bekletme ben iyiyim."
"Bok iyisin dur pansuman yapayım. " deyip banyoya koştum. Hemen banyodan pansuman için gerekli olan şeyleri alıp tekrar odaya döndüm. Ben pansuman yaparken sadece bana bakıyordu. Pansuman bitti ona bakıp:
"Ne oldu Anıl anlatmak istersen ben dinlerim."
" Çağla biraz yanlız kalabilir miyim ?"
"Peki bişey olursa ara gelirim."
Anılın ağzından: Onlar çıktıktan sonra kardeşim Yeşim aradı. Babam kalp krizi geçirmiş ve durumu kritikmiş. Ama burası oraya çok uzak olduğu için gidemiyordum. Aslında Yeşimle annem de gelmemem için yalvardı. Bu yüzden gitmedim. Babam orda can çekişirken ben burda nasıl dururdum. Elimle bardak kırdığım için elim kesilmişti ve kanıyordu. Çağla pansuman yapmıştı yanımda kalmak istedi ama ben izin vermedim. Yanlız kalmaya ihtiyacım vardı.
Çağlanın ağzından: Odaya gittiğimde eli kanlıydı ve ağlıyordu. Nedenini sordum beni tersledi cevap vermeseydi daha iyiydi ve beni istemedi benden gitmeni istedi ama ben bu işin peşini bırakmam. Onu neyin ağlattığını ve canını kimin yaktığını öğreneceğim.
Ardayla kahvaltı yaparken fazla dalgın olduğum için Arda sordu ama geçiştirince uüstüme gelmedi. Kahvaltı bitince Ardadan ayrıldım ormanda yürüyüş yapıyordum. Anıla neler olduğunu düşünüyordum. Biraz ilerledikten sonra bi nehir çıktı karşıma. Anıl nehrin kenarında oturuyordu belki düşünmek yerine gidip ondan zorla öğrenebilirim. Hemen yanına gittim. Oturduğumda kafasını benden tarafa çevirdi bana baktı ağlamıştı. Ona dönüp:
"Anıl ne oldu lütfen söyle lütfen bak çok kötü görünüyorsun ."
"Çağla kalbini kırmak istemiyorum lütfen git."
"Öyle mi Anıl"
"Öyle Çağla. "
Ayağa kalktım ve:
"Peki bunu sen istedin deyip onu suya ittim. "
"Ne yaptın sen ? " onurla sırtımı dikleştirip sırıtarak
" Seni ittiiiiim." dedim
"Hadi ya bilmiyordum."
dedi ve beni suya çekti. Sinirle ona su sıçratınca o da bana sıçrattı. Biraz su savaşı yaptık biraz yüzdük. Sudan çıktığımzda Anıl:
" Biraz yürüyelim mi ?"
"Olur." yan yana sessizce  bayağı yürümüştük hava kararmaya başlayınca Anıl:
" Hadi dönelim mi ?"
"Tamam da nerden gelmiştik ?"
"Bilmem, şuradan galiba." korkuyla
"Galiba mı ? "
"Çağla, galiba biz kaybolduk. Hatta galiba değil kesin kaybolduk." 
"Anıl ben çok korkuyorum."
"Korkma buralar hep güvenli bölge olduğu için ayı falan çıkmaz." Deyip beni kollarının içine aldı. Yere oturduk başımı göğüsüne yasladı:
" Hala korkuyor musun ?" başımı göğsüne iyice yaslayıp
" Hayır."
"Tamam hala neden ağladığımı merak ediyor musun ?"
"Evet"
"Anlatmamı ister misin ?" Sadece başımı salladım o da anlatmaya başladı. Kafamı dağıtmaya çalışıyordu ama onun da endişeli olduğunu fark etmiştim geceleri burası soğuk olurdu ve ikimiz de şu an ıslaktık.
"Sabah siz çıktıktan sonra kardeşim Yeşim aradı babam kalp krizi geçirmiş."
Bunları söylerken sesi titremişti. Boğazını temizleyip devam etti.
"Annem gitmemem için yalvardı bu yüzden hala burdayım. Elimle bardak kırdım elim bu yüzden kanıyordu."
Doğruldum baş parmaklarımla gözyaşlarını sildim:
"Ağlama sen  bak sen çok güçlü birisin ağlarsansendayanamam ağlama. "
Yaklaştı  beni öpecekti ve ben bu defa izin verecektim.  Tam öpecekken ormandan sesler geldi. Hepbir ağızdan bağırıyorlardı:
"Çağla Anıl !"
Biz de bağırdık:
"Buradayız yardım edin."
Ağaçların arasından başta Ali olmak üzere geldiler. Hepsine sarıldım. Ali:
"Ne işiniz var lan burda ? "
"Yürüyüş yaptık hava kararınca da yolumuzu bulamadık." Dedim.
Ali şefkatle tekrarsarıldı ve yanağımı öptü. Arda da gelip sarıldı ve ayrıldığımızda yanağımı okşadı.Hep beraber otele doğru yürüdük. Otele gelince ben odadan içeri girer girmez banyoya koştum. Güzel bi duş aldıktan sonra banyodan çıktım Anıl:
"Sen nasıl bişeysin ya."
"Banyoya gidebilirsin artık." deyip masumca gülümsedim.
" Tamam. "Dedi ve banyoya girdi. Ben de o arada giyinip saçımı kuruttum. Anıl banyodan çıktı ve:
"Aç mısın ?"
" Evet. Hem de kurt gibi"
" Hadi hazırlan seni süper bir yere götürücem."

ÇAĞAN(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin