TANITIM

132 11 8
                                    

12 Haziran

Emir 14 yaşında yedinci sınıfı yeni bitirmiş bir çocuktu. Emir'in iki kardeşi daha vardı. Merve 12 yaşındaydı oda bu sene beşinci sınıfı bitirmişti ve birde yaramaz kardeşleri Ali vardı oda 7 yaşında yeni birinci sınıfı bitirmişti.

Ali'nin abisi ve ablasının yanısıra onun karnesi çok daha iyiydi ama ablası ve abisiyle beraber bu yaz dedelerinin köylerine gideceklerdi. Bu köyü kimse sevmezdi.

Ama Ali'nin abisinin ve ablasının aldığı kötü notlar yüzünden bu sene ceza olarak o köye gideceklerdi. Köye gitmek istemeyen çocuklar ne kadar babalarına yalvarsalarda yarın dedelerinin yanına gideceklerdi.

Sabah erken kalkıp o eski ve tuhaf sesler çıkaran otobüste bindiler. Yolculukları 2 saat sürmüştü. Aileleri çocukların yanlarında tablet ve telefonlarını göndermemişlerdi.

Ali " abi daha ne kadar var? " diye yüz defa sormuştu. Biraz geçtikten sonra ayçiçek tarlaları görünmeye başlamıştı. Sorun sadece Ali olsa yeterdi ama otobüs şoförü durmadan onlara karneleriyle ilgili sorular sorup onları çıldırtmıştı.

Şoför "artık burda inmeniz gerekiyor" dediğinde çocuklar onları kimsenin almaya gelmediğini fark ederler. Arabadan indikten sonra dedelerinin olduğunu bildikleri ayçiçek tarlasına geldiklerinde orada yıkık dökük ve baykuşlar ile dolu bir ev olduğunu gorduler.

Merve " bu evi daha önce hiç görmemiştim " Emir tam cevap verecek iken arkadan biri "siz Mehmet in torunları olmalısınız bu yoldan gitmeyin eve burdan gidemezsiniz " çocuklar birbirlerine bakıp cevap vereceklerken adamın ortadan kaybolduğunu farkettiler. O yaşlı adam 2 saniye önce buradaydı. Emir "bu köyden daha çok nefret etmeye başladım "dedi. Merve içine düşen endişeyle yolunu değiştirdi.

Artık dedelerinin evine gelmişlerdi. Kapıyı çaldılar ama açan yoktu. İçeri girdiler dedeleri koltuğun üstünde ölü gibi yatıyordu. Emir "dede biz geldik ". Mehmet Dede o anda gözlerini kocaman açtı ve çocukların ödü koptu.

*********************************

Mehmet dede dünden kalan korkunç bir yemeği önlerine koydu. Çocuklar dedelerine yolda gelirken gördükleri adamdan bahsettiler. Dedeleri onlara dönüp " yemekten sonra sen bulaşıkları yıkayacaksın " Merve "ben mi" diye sordu. Merve hayatında hiç bulaşık yıkamamıştı. Ona kıskıs gülen kardeşlerine dönüp " sen ahırı temizleyeceksin, hey sen küçük! Sende tavuklara yem vereceksin ". Çocuklar bu yaz tatilinin gerçektende uzun geçeceğini anlamışlardı.

Dedeleri sabah saat 5 de onları kaldırmıştı yapacakları işler bunlarla sınırlı değildi tarlayıda biçeceklerdi. Çocuklar "hayır biz o korkunç tarlayıda gitmeyiz "dediler. Dedeleri "kahvaltınızı yapıp gelin" dedikten sonra kapıyı sertçe kapatıp çıktı.

Tarlaya gelmişlerdi Ali hala ayakta uyuyordu. Merve Emire "ben buradan korkuyorum lütfen gidelim" dedi. Emir "korkulacak bir şey yok bu aptal tarlada biraz onaylanıp sonra eve gideceğiz " dedi Emirin bu cevabı Merveyi biraz rahatlamıştı.

Ali de tavuklara yem verdikten sonra yemek için dolapları karıştırırlarken hiç bir şey olmadığını fark ettiler. Aliyi kümese gönderip oradan 3 yumurta almasını söylediler. Ali kümese gittiğinde orada 17 tane yumurta vardı ama hepside bozuktu halbuki bu tavuklar yumurtaları bu gün yumurtlamışlardı. Ali ablasına "abla bu yumurtaların hepsi bozuk" dedi.

Merve kümese gittiğinde sadece 3 yumurta ve hiçbirinin bozuk olmadığını gördü Aliye söylene söylene eve giderken küçük bir çocuğun evin etrafında dönüp dolaştığını fark etti. Merve daha çok sinirlenmişti. Evin koca kapısını açıp içeri girdi, dedeleri gelmişti ona doğru dönüp sen hala yemeği hazırlamadınmı diye sordu.

Merve ve Ali sofrayı hazırlıyorlardı Ali tam o sıra "abla ben bugün tarlada benimle aynı yaşta bir çocuk gördüm bana adının Ali olduğunu söyledi " Merve "şanslıymışsın seninle yaşıt birini bulmuşsun" dedi.

Halbuki bundan sonra ne olacağını bilseler...


CİN ALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin