Dudaklarımı ıslatıp karşımdaki pembe saçlı kıza bakmaya devam ettim, kahvesini yudumlayıp paketiyle oynuyordu.
İkimizde yeterince utangaçtık.
"Sana öyle dedikten sonra," dedim büyük bir cesaretle "Yani erkek muamelesi." dudaklarında tebessüm oluştuğunda devam ettim "Seni her sosyal uygulamada aradım Dylan," dudaklarını büzüp bana baktı "Sosyal hesaplarla aram yoktu Luke." kafamı salladım "Ben hala büyük öküzlük yaptığımın farkındayım, cidden üzgünüm." masadaki elimi kavrayıp bana baktı "Üzgün hissetme Luke. İnternet ortamında birine güvenmek zordur. Benim kırıldığım şey yalan söylemendi." gözlerimi benimkiyle aynı renk gözlerine odakladım "Sana yalan söylemek istemedim bebeğim, yemin ederim." pirsingimi ısırırken konuşmaya devam ettim, Dylan'ın eli hala elimin üzerindeydi "Senden hoşlandım Dylan," diyiverdim bir anda "Bunu söyleseydim benden soğurdun." kıkırdayarak bana baktı "Benden mi hoşlanıyorsun?" kafamı sallayıp elini ben elimin içine alıp baş parmağımla okşamaya başladım "Bunu bana bir daha söylettirme," dedim kıkırdayarak, omuzlarını indirip kaldırdı, elini çekti "İyi o zaman," dedi ayağa kalktı, kaşlarımı çattım "Bir daha söylediğinde konuşuruz." yanıma gelip yanağımı öptüğünde gözlerim kocaman açılmıştı, Dylan ise suratındaki büyük gülümsemeyle Starbucks'ı terk etmişti.
***
AWWWW
#Lylan !!!
