-1-

32 2 1
                                    

   Gözlerimi açtığımda artık hiçbir şeyin bir daha aynı olmayacağını biliyordum. Ben bile bir daha aynı ben olamayacaktım belki de. Artık sadece ağlamak ve delice etrafa saldırmak aklımdan geçenleri korkmadan söylemek istiyorum. Belki o zaman derinden hissettiğim bu acı bir nebze olsun son bulur. Biraz olsun geçer. Kurduğum bütün hayaller yerle bir oldu. Bu zamana kadar hiç görmediğim annem, babam sadece hayallerimde yaşıyormuş. Bense onların beni terk etmiş olmalarına bile razıydım şu an. Hiç değilse bir yerlerde olurlardı. Uzakta da olsalar var olduklarını bilir kendimi bu kadar yalnız ve boşlukta hissetmezdim. Her şey ne kadarda çabuk olmuştu gerçekten. Tek bir mektupla hayatım berbat bir hâl aldı. Nefret ediyorum bunları yaşamak zorunda olmaktan. Tek amacım ailemi bulup onlara beni terk ettikleri için içimdeki nefreti haykırmak iken şimdi öldüklerini öğrendiğim için üzülüyorum. 

     Dün hayatım boyunca yaşadığım en zor ve kötü gündü. Sabah her zamanki gibi sessizliğe ve yalnızlığa uyandım. Bu yalnızlık hoşuma giderdi hep. Etrafımda insanlar olmasını ve her işime burunlarını sokmasını istemezdim. Teyzem bana her zaman bir arkadaşın, sırlarını anlatabileceğin bir dostun olmalı derdi. Benim böyle bir dosta hiç ihtiyacım olmadı. Ben sırlarımı, acılarımı bazen de içimdeki sevgiyi yazdığım şarkılara anlatırdım. Bu bana her zaman yeterdi. İçim huzurla dolar bir ferahlama hissederdim. Şimdi ise bu bile beni rahatlatmıyormuş gibi geliyor. Aslında bir önceki günün de diğer günlerden hiç bir farkı yoktu. Uyandım, üzerimi değiştirdim ve yemek odasına indim. Teyzem masada her zamanki yerine oturmuş yardımcımız Roksy'nin  bardağına koyduğu kahvesinden yudumluyordu. Bende yerime geçtim ve portakal suyumdan bir yudum alıp kahvaltımı yapmaya başladım. Her şey normal ve olduğu gibi gidiyordu. Kahvaltımız bitti. Teyzem yanağıma bir öpücük kondurup işe gideceğini, akşama kadar gelmeyeceğini çünkü çok  önemli bir toplantısı olduğunu söylemişti. Bende sadece küçük bir gülümseme ile onu onayladım ve artık evde tektim. Bu gerçekten çok iyi bir fırsattı. Doğduğumdan beri teyzemin yanında yaşıyormuşum. Annem ölmüş ve babamda bizi terk etmiş. Teyzem bana hep bunları söylemişti. Bense hiç bir zaman buna inanmamış hep annemin yaşadığını düşünmüş, babamınsa gitmek zorunda olduğuna kendimi inandırmıştım. Teyzemin babamı her kötüleyişle ondan biraz daha nefret etmiştim ve artık babamı daha çok bulmak ve nefretimi kusmak istiyordum. Teyzemde büyük bir gizem vardı. Benden her şeyi saklıyor bir resim dahi göstermemek için ısrar ediyordu. Benim çalışma odasına girmemem için hep kapısını kilitlerdi. Ama bugün evde yoktu ve ben o odaya gireceğim. Aklıma Alex'in bana yardım edebileceği fikri geldi. O beni asla kırmazdı. Alex bizim özel şoförümüz. 21 yaşında. 18 yaşından bu yana bizim yanımızda çalışıyor. Teyzem onun ailesini tanıyor ve gerçekten çok güveniyor. Bende öyle. Her şeyimi anlattığım bir Alex var. Bir bakıma o benim şarkımın en temel notaları. O olmazsa hiçbir şey tam olmaz. Hemen koşarak merdivenlerden aşağıya bahçeye indim. Alex bahçede çardakta bahçıvan ile sohbet ediyordu. Ben yanlarına gidince bahçıvan ve Alex ayağa kalktılar. Bu duruma gıcık olmuştum. Ben diğer insanlar gibi değildim. Bu insanları hor göremem. Bende onlardan biriyim sonuçta aramızda hiçbir fark yokken onların bana saygı duyarak da olsa böyle davranmaları  çok saçma, zaten onlardan yaşça da küçüğüm. Önce yüzüme masumane gülümsememi yaydım ve ardından konuşmaya başladım: 

" Lütfen bana karşı bu şekilde davranmayın. Bende sizin gibi bir insanım. Sonuçta sizinde iki gözünüz, bir ağzınız bir burnunuz var. Benimde. Aramızda hiçbir fark yok. İnanın siz bana böyle davranınca kendimi kötü hissediyorum. Asıl benim sizin önünüzde ayağa kalkmam lazım. Siz benden büyüksünüz. Lütfen bir daha bana farklı biri gibi hissettirmeyin. Bu arada Alex senden bir şey rica edebilir miyim? " Alex her zamanki gibi beni sinir eden gülümsemesini suratını yayarak " Tabii ki de. Seni dinliyorum küçük hanım." dedi. Alex'in yüzüne bakarak sinsice güldüm. O sırada bahçıvanımız çoktan kendi işine dönmüştü. Alex'e her şeyi rahat rahat anlatabilir ve planımı söyleyebilirdim. Panik bir ses tonuyla " Alex,  senden çok önemli bir şey isteyeceğim ama bundan kesinlikle teyzemin haberinin olmaması lazım. Zaten öğrenirse ikimizi de mahveder. Gerçi sen kabul etmezsen beni mahveder. Her halükarda beni öldürür." Alex gülerek yüzüme baktı " Biraz sakin ol lütfen. Tabii ki de sana yardım edeceğim. Ne sandın yani seni yüz üstü bırakacağımı mı? Şimdi söyle bakalım. Yine hangi maceraya atılıyoruz. " Alex'e bütün planımı tek tek anlattım. " Bak şimdi sen bahçıvan amcayı oyalayacaksın bende o sırada ceketinden anahtarları alacağım. Zaten ceketini çardakta bırakmış, anahtarlar muhtemelen oradadırlar. Daha sonra mutfağa Roksy'nin yanına gideceğiz ve ben canımın tatlı istediğini söyleyeceğim ve yapmasını rica edeceğim. Böylece onunda yukarıya çıkmasını engellemiş oluruz. Roksy'yi de oyaladıktan sonra hemen teyzemin odasına çıkacağız. Ben içeriye girip benden ne sakladığını öğreneceğim ve sende kapının önünde durup dışarıyı gözetleyeceksin. Nasıl plan ama?" Alex komik bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Şaşkın şaşkın gülerek " Sen neymişsin be, tamamdır patron. Hadi işe koyulalım. "Gülümsedim ve hadi ortak diyerek Alex'i bahçıvanın yanına gönderdim. Uzaktan onu gözetledim ve benim olduğum yöne bakmayacakların dan emin olduktan sonra hemen bahçıvanın hırkasının ceplerine bakmaya çalıştım. Tahmin ettiğim gibi onda bütün evin odaları vardı. Çünkü aynı zamanda güvenlikten de o sorumluydu. Çünkü bir ay önce güvenlik görevlimiz trafik kazasında ayağını kırmıştı. Onun yerine bahçıvan bakmaya başladı, yani bu nedenle evin anahtarlarının onda olmaması saçma olurdu. Anahtarları alınca Alex'e elimi sallayarak işaret verdim. Oda bahçıvana gülerek bir şeyler söyledi, bahçıvan oradan uzaklaşınca eve girdiğine dair işaret yaptı.Bende başımla onaylayarak hemen arkasından mutfağa gittim. Roksy mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu:

- Merhaba Roksy, nasılsın bugün?

-İyiyim Emma, sen nasılsın canım.

-Teşekkür ederim, bende iyiyim. Eğer çok işin yoksa senden bir şey rica edebilir miyim?

Çok işi olsa bile yinede söylemek zorundaydım. Çünkü hazır teyzem evde yokken kafamdaki büyün soru işaretlerinin son bulması lazımdı. Daha sora Roksy'ye durumu anlatır özür dileye bilirdim ki o da içimi okumuş gibi bir tavırla gülümsedi:

- Sorun değil canım, istediğini söyleyebilirsin. 

- Çok teşekkür ederim. Benim canım çok fazla tatlı çekti. Senden rica etsem şu geçen gün yaptığın tatlıdan tekrar yapabilir misin? Tadı hala damağımda. 

- Tamam canım ben birazdan yapmaya başlarım yarım saate kadar hazır olur.

Gülümsedim, tekrar teşekkür ederek mutfaktan çıkıp hızla teyzemin odasına doğru gitmeye başladım. Merdivenlerden çıktığımda Alex kapının önünde bekliyordu. Anahtarları cebimden çıkarıp sallayarak gülümsedim ve hemen kapıyı açacak anahtarı bulmak için tek tek denemeye başladım. Sonunda doğru anahtarlar kapıyı açtığında hemen hemen 6,7 yıldır hiç girmediğim teyzemin odasına adımları attım. İçerisi çocukluğumda olduğundan çok farklıydı. Bu odada bir şeyler vardı ve ben onu bulacağım. Odaya girdikten sonra gözüme dolabın üzerinde duran kilitli bir kutu ilişti. Kutuya uzanıp almaya çalıştım ama boyum her ne kadar uzun olsa da oraya yetişememiştim.  Hemen odadan çıkıp Alex'i çağırdım. Tabii ki de her zaman olduğu gibi suratına beni gıcık eden ama bir o kadar da hoşuma giden gülümsemesini yayarak kutuyu indirdi. Kilidi tel tokamı kullanarak profesyonelce açtığında şaşkın gözlerle ona bakıyordum. Benim bakışımı görünce sessiz bir kahkaha attı. " Ne sandın küçük hanım, bende de işe yarayabilecek küçük yetenekler var. Sana kalsaydık akşama açardık herhalde bu kutuyu. " Gülümsedim ve hemen kilidi kutudan çıkardım. Açmaya hazır değildim ama yinede açmazsam pişman olacağım hissi vardı içimde. Alex emin misin der gibi bakıyordu suratıma. Sonra açmam gerektiğini onaylarcasına gözlerini kapatıp açtı. Derin bir nefes aldım ve kutunun kapağını kaldırdım. İçerisinde bir fotoğraf albümü, bir kolye birde mektup vardı. Mektubun arkasında Emma'ya yazıyordu. Mektubu elime aldım. Korkuyordum. İçimde kötü bir his vardı ve bu histen nefret ediyordum. Mektubu zarfın içinden çıkardım ve katlarını açtım. Alex sesli okumamı söyledi. 

" Emma, kızım..."

Sonsuz Aşkın Melodisine Ses Ver #wattsy2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin