'' demek bunları gördün?'' dedi. bir an afalladım ve sonra nerede olduğumu hatırladım. Psikologdaydım. '' eee bu kadar mı?'' diye sordu. '' daha fazlası mı olmalı ?'' diye sordum " yani" dedi. "bana anlattığın diğer hikayelerdeki kadar iyi değil ve ayrıca yarım" dedi. '' yani bu rüyaları görmemi mi istiyorsun" dedim. "tabi ki hayır yani ben şey... her neyse sanırım bu sondu. Yani beynin bu hikayeyi sona erdirmiş gibi gözüküyor. Doktoru öldürdün. Tedavi işe yaradı. Artık daha fazla şizofrenik rüya yok'' dedi. mutsuzdum. Aslında mutlu olmam gerekirdi ama mutsuzdum. Sanki herşey gerçekti. ben gerçekten doktoru öldürüp herşeyi düzeltmiştim. Ama artık onu kaybetmiştim.
Evime geri dönmüştüm annem ve babam yine bir paket yollamışlardı. paketten birsürü kurabiye çıkmıştı. Belli ki annem kendisi yapmıştı. Birazını yedikten sonra televizyon izlemeye başladım. Sonra tanıdık bir ses geldi kulağıma sanki zar zor nefes alan birisinin sesi gibiydi. Birden kafama dank etti. Bu tardis'in sesiydi. Ama olamazdı. Bu sadece kendimi bildim bileli gördüğüm bir rüyaydı. Gerçek olamazdı.
Sokağa çıktım ve sesin geldiği yeri aramaya başladım. Fakat yarım saatlik bir arayışın ardından hala bulamamıştım. Yanlış duyduğumu düşünüp eve geri döndüm. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Ama içeride bir adam oturuyordu. Papyonlu ve askılı pantolonu olan bir adam. 11. Doktor koltukta oturuyordu. '' ah harika '' dedim "şimdi de gerçek olmayan şeyler görüyorum" doktor güldü ve '' biliyorum biraz zor. Ama anlatınca daha basit olacak. Öncelikle gördüklerin gerçekten oldu. Ve her şey çok karmaşıktı.
" sen bana ateş ettiğin zaman yere yığılmıştım. Tüm rejenerasyon enerjim bittiği için ölüyordum. Sonra donna diğer jack'e döndü ve '' sen ve ben bişey yapamaz mıyız?" diye sordu. Jack biraz düşündü ve " sen doktorun beynine ben de onun fiziksel yeteneklerine sahibim. Eğer bunu ona aktara bilirsek o zaman bu formda 1 yaşamı daha olur'' dedi. herşey karmaşık ve bulanıktı birden kendimi tardiste buldum. Oraya ne zaman gittiğimi bile hatırlamıyordum. Jack yanımdaydı ve bir makineye bağlıydım. Bir yanımda jack diğer yanımda donna vardı. Biri beynini diğeri ise zaman lordu bedenini vermek için hazırdı. Ama ben benim için bunu yapmalarını istemiyordum.
Birden çok güçlü bir acı bedenimi kavradı. Yanımda jack'in ve donna nın çığlıklarını da duyabiliyordum. Ne kadar sürdüğünden emin değildim ama bir süre sonra bilincimi kaybetmiştim. Gözlerimi açtığımda tardisin yataklarından birindeydim. Yavaşça ayağa kalktım. River tardisin konsolundaydı. '' nerede onlar?" diye sordum. Üzgün gözüküyordu " donna zihnini sana verince herşeyi unuttu. Ben de onu evine götürdüm. Artık seni tanımıyor. Jack ise...'' devam edemedi " jack ne?" diye sordum. " jack öldü. Zamanda bir dengesizlik olmuştu ve sen ölmüştün. O da seni kurtarmak için kendini feda etti'' dedi.
Afallamıştım bir an için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ama sonra river ın dediğini düşündüm senin zamansal bir dengesizliği düzeltmek için beni vurman... zamanda iki alternatif oluşturdun ve bu da senin yani ölen değil beni kurtaran senin başka bir gerçekliğe ayrıldığın anlamına geliyor. Bende iki güneşi söndürerek senin bulunduğun alternatif boyuta geldim. Tabi biraz pahalıya patladı ama ödeştik diyebiliriz."
Tardise doğru gidip kapıyı açtı. Ve bana dönüp " geliyor musun? " diyerek içeri girdi.
Peşinden tardise bindim. Konsolun etrafında koşuşturarak " gökte uçuşan helezyonlar, sayamayacağın kadar çok uzaylı ve birbirinden güzel.
gezegenler arasından hangisine gitmek istersin" dedi ve konsoldaki kollardan birini indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor who: zamansal hata (4)
Фанфикbirçok şeyi karar vermeniz gerekir yaşamınız boyunca. ve çoğu insan bunu bir çırpıda yapar. ben hiç onlardan olamadım. ve şimdi önümde yapmam gereken en büyük seçimle öylece bekliyorum. ya doktoru öldürmeliyim yada zamanın çökmesine izin vermeliyim...