Sınıfa gireli daha 10 dk. Bile olmamıştı ki bütün sınıfın gözünün üzerimde olduğunu anlayabiliyordum hadi ama sanki hiç yeni öğrenci görmemiştiniz. Bir süre sonra öğretmenimiz sınıfa giriş yaptı ilkten herkesi selamladıktan sonra yeni öğrencileri tanımaya başladı ah işte bakın tek yeni öğrenci ben değilim artık bakmayı kesmelisiniz diye söyleniyordum içimden ki öğretmenin yumuşak bir ses tonuyla
" evet kızım kendini tanıtmak istermisin"
dediğini duydum hızla ayağı kalkıp derin bir nefes aldım
"ben Asya... Asya sağlam" hoca gülümseyerek bana baktı
" peki nerden geliyorsun kızım?" "Almanya'dan"
sınıfta sanki New York demişim gibi bir uğultu yükseldi anlamıyorum Almanya'da Türkiye gibi bir ülke pek bir farkı yok hocaya geri döndüğümde
"yerine oturabilirsin kızım"
dediğini duydum teşekkür edip yerime oturdum. Hoca tekrar sakin bir dille bugün ders işlemeyeceğimizi bize birbirimizi tanımamız için bir süre verdiğini söyledi herkes sevinmişti tabi. Bende sınıfa göz gezdirmeye başladım arka tarafta oturan bir kız grubu sohbet ediyordu önde ki bir kaç genç ise şakalaşıyordu benim oturduğum sıranın arkasına baktığımda boştu sadece önümde ki iki sıra doluydu duvar kenarındaki bütün sıralar da boştu sakın bana bu sıranın sahibi olduğunu falan söylemeyin diye düşünürken yanıma bir kız geldi kahverengi saçlı kahverengi gözlüydü pek bir harika özelliği yoktu ama şirin bir kıza benziyordu
"merhaba"
ah gerçekten sevecen bir hali vardı ki zaman kaybetmeyip merhaba dedim.
"benim adım esra sende ımm Asya?"
"Ah evet adım Asya tanıştığıma memnun oldum"
"bendee"
"sen de mi yeni geldin?"
"Hayır ben 4 senedir burdayım " "anladım bir şey sorabilirmiyim?" Kesinlikle şu sıra işini konuşmalıyım bir çok izlediğim filmde okuduğum kitapta boş olan yerlerin sahipleri olur ve yeni gelen kız oraya oturunca birden o serseriler yüzünden hayatları değişir evet biraz saçma olabilir ama ben yine bir önlem almalıyım " şu yan duvar kenarındaki sıralar ve benim arkamdaki sıra neden boş".Esra şirince bir kahkaha attı
" ne düşündüğünü anladım sadece şu duvar kenarının en arka sırasının bir sahibi var diğerleri yeni gelen öğrenciler için"
en azından rahatlamıştım
"daha gelmeyen öğrenciler mi var"
"Ah evet genelde ilk gün fazla öğrenci gelmez ama 1 hafta içerisinde bütün sınıf tamamlanır" dedi. Sınıfa göz gezdirdiğimde az öğrenci olduğunu anlamıştım birden sınıfın kapısı çalınca irkilmiştim Esra da ben de kapıya doğru bakarken içeri müdür ve yanında sarışın bir çocuk girdi ciddi misiniiiz? Çocuk yabancı filmlerdeki başrol oyuncuları gibi. Sarı saçları kahverengi gözleri harikaydı üzerinde bir tişört ve kot pantolon vardı sanki biraz sessiz bir tipti. Bütün kızların gözleri çocuğun üzerindeydi Esra yavaşça kulağıma fısıldadı " bu çocuk galiba okulun en iyisi" sessizce kıkırdadım ve kulağına eğildim " galiba" çocuğa baktığımda yavaşça benim arka sırama yürüdüğünü gördüm benim arka sırama BENİM ARKA SIRAMA. Ya hadi tamam fazla ergenleşmeyeyim değil mi tekrar öğretmenin sesi duyuldu bütün sınıftakiler uğraştığı şeyleri bırakıp hocayı dinlediler hoca konuşmaya başlamadan önce yeni çocuğa bakıyordu
"kendini tanıtmak istermisin? " Çocuk ayağa kalktı
"Eray Aklar. İstanbulluyum Güneş Kolejinden geliyorum"
hoca tekrar gülümseyerek teşekkür etti ve Eray yerine oturdu tabi sonra herkes zilin çalmasına bekledi. Bir süre sonra zilin sesi okulda yayıldı herkes yavaşça yerinden kalkarken kızlardan bazıları Erayın yanına gitmişti bile tabi Eray onları umursamamakla kalmıyor bide yanından çekilmeleri için dil döküyordu bende hafifçe kıkırdayıp Esrayı'da alıp kantine indim
"Asya yeni çocuk çok fenaa"
"yani biraz iyi"
biraz iyi mi çarpılcaksın sabahtan beri gözün çocuğun üzerinde Asya biraz iyi mi tamam çok iyi olabilir kendi kendime konuşurken esra cırladı
" biraz iyi mi saçmalıyosun " "tamam çok iyi neyse sen o sınıfta özel yeri olan çocuktan bahset" "Aras Kaya bildiğin bütün kötü çocukları unut o onlardan daha fena tek farkı onun sınıfta bir çetesi yok kendi başınadır dışarıda nasıldır bilemem ama bir kaç defa kavga çıkardığını duydum ve tek başına halletmiş. Yani her okulda olduğu gibi bizdede bir bad boy var"
"Gerçekten havalı ve ürkütücü" doğruyu söylemek gerekirse tırsmıştım buralarda yabancıydım ve Almanya da böyle kavga tecavüz gibi olaylar pek olmuyordu bu yüzden böyle olaylara karşı napabileceğim hakkında pek bir bilgim yoktu esra derin nefes aldı ve konuşmaya devam etti." Korkulcak bir şey yok sadece okuldan bir kaç sürtüğü elinden geçirdi zaten sevgiliside hiç olmadı eğer Arası etkilemeyi başarırsan onu bilemem tabi "
"Saçmalama zaten öyle göz alıcı bir güzelliğim yok"
"sana öyle gelebilir ama bunu Aras karar veririr"
gerçekten saçma diye düşünüp konuşmaya son verdim ve tekrar beraber sınıfa çıktık Eray hala en arkada sessizce oturuyordu bende sırama oturup arkama döndüm konuşmalıydım sadece tanışabilirdim baksana hiç arkadaşı yok diye içimden kendimi rahatlatıp konuşmaya başladım
" ben Asya Gördüğüm kadarıyla fazla sessizsin ama eğer konuşmak istersen arkadaş olabiliriz"
işte bu kadar sadece masumca bir arkadaşlık ama Eraya tekrar baktığımda sinir küpüne dönmüştü resmen ve birden kolumdan tutup bağırmaya başladı
" yeterin artık sen ve senin gibi sürtüklerle uğraşamam üzgünüm altına girecek başka bir erkek bulmaya çalışmaya başlasan iyi edersin gecen boş geçmesin." pardon.o.bana.sürtük.mü.dedi.az önce Esra şok olmuş bir şekilde bakarken bende sınıfta üç kişi olmanın mutluluğunu yaşadım kısa bir süre en azından bu konuşmayı kimse bilmeyecekti ama aklıma Erayın sürtük dediği an aklıma gelince hala kolumda olan elini ittirdim ve bağırmaya başladım
" sen.bana.sürtük.mü.dedin az önce ben sürtük değilim sadece yalnızsın diye sana arkadaşlık etmeye çalışmıştım ama görüyorum ki hayatımın hatasını yapmışım"
Eray sırıttı o sırıtışı bile beni kendinden soğutmaya yeticek türdendi dudaklarını büzdü alayla konuşmaya başladı
"Ayy kırdımmı kıyamam özür dileriiim"
Esra da dayanamayıp Eraya bağırmaya başladı
" sen ne şerefsiz birisin lan Asya'ya sürtük demeye utanmıyomusun kız insanlık etti arkadaş olmak istedi pardonda biz senin bildiğin hergün başkasının altında yatan sürtükler değiliz biraz adam olsaydın zaten bunu demeye cesaret edemezdin."
bu seferde Esranın bileğini tutup dişlerini sıkmaya başladı ama Esra benim gibi öyle dikilmek yerine tekme atıp Erayı kendinden uzaklaştırdı Eray sinirle
" adamlığım hakkımda yorum yapmak sizin gibi sürtüklere düşmez "
resmen tıslıyodu. kimin umrunda ve bize tekrar sürtük demişti bu kadarı da fazlaydı Çantamı alıp dışarı çıktım arkamdan Esranın geldiğini farkedebiliyordum sonunda Esra bana yetiştiğinde
" bir kafeye gidelim sakin bir kafayla olan biteni konuşup yapacaklarımızı planlarız"
Esrayı kafamla onaylayıp kafeye doğru yöneldik gerçekten burası farklıydı ilk defa bana sürtük deniliyodu ve bu gerçekten çok ağırdı şu yaşıma kadar hep iyi aile çocuklarıyla takılmıştım en kaliteli kolejde en iyi öğrencilerle okuyordum oturduğumuz semtte hiç olay olmaz herkes birbirine sevgiyle yaklaşırdı ama burası bambaşka tanımadığın birini bile sana öldürecekmiş gibi olan bakışları vardı birisine yanlışlıkla çarpsan dayak yicek gibiydi. okullarda öğrenciler birbirlerinin kötü özelliklerini bulup birbirlerinden nefret etme çabasına giriyordu saçmaydı kimse mutlu değildi. ve şimdiden hayatım mafolmaya başlamıştı. Kafeye vardığımızda sessizce içeri girdik bulduğumuz ilk boş masaya oturduk gözlerimi Esraya çevirdiğimde baya durgundu sürtük demesi fazla büyük olay değil gibi gelebilir size ama bir genç kızın onuru gururu denen bir şey var özellikle bu hiç beklemediğiniz kişiden geldiyse daha başka çöküntüye uğratıyor insanı her ne kadar Eray'ı tanımasak bile iyi arkadaş olucağımızdan şüphem dahi yoktu. Tekrar Esraya döndüğümde garsona siparişleri veriyordu garsonun geldiğini bile farketmemiştim Esra'da bunu anlamış olucak ki benim yerime de o siparişleri vermişti. Buraya Eraydan alıcağımız intikam hakkında konuşmaya gelmiştik ama ikimizin de ağzı bıçak açmıyordu siparişlerimiz geldiğinde Esra sonunda suskunluğunu bozdu
"bir şerefsiz yüzünden günümüzü berbat edemeyiz o sürtük dedi diye biz sürtük olmuyoruz ben bu kelimeyi iki defa haksız yerine yedim ama artık umrumda değil dışarıdan nasıl görünüyorum bilemem ama sürtük değilim... değiliz "
Kesinlikle hakıydı dışarıdan nasıl göründüğümüz umrumda değil önemli olan içimiz biz neyi kabul ediyorsak odur kimsenin bizi yargılama hakkı yok
"haklısın yalnız bana anlatman gereken şeyler var gibime geldi yani eğer bana güvendiysen anlatırsın? "
Şu ilk nasıl ve kim tarafından Esraya sürtük denildi merak etmiştim doğrusu çünkü içindeki bazı kırgınlıklar ortaya çıkmıştı belkide o mutsuz görünüyor diye sürtük kelimesine bu kadar kırıldım "tabi ki de güveniyorum ama burada olmaz bize gelsen? Nasılsa saat 4 bir kaç saat durursun hava kararmadan evine geçersin"
bu gerçekten güzel bir fikirdi
"ah harika olur"
"tamam o zaman hadi bize gidiyoruz"
kafenin önündeki ilk taksiye bindik ve yol boyunca şakalaştık küçük taksinin içinde kahkahalarımız yayılırken şoförün ters bakışlarına maruz kalıyorduk ki bu umurumuzda değildi. Eve vardığımızda taksi ücretini ödeyip indik. Bu ev harikaydı sarmaşık çiçeklerle sarılı bir kapı bahçesinde rengarenk çiçekler vardı ev ağırlıklı olarak beyaz dı ama camın kenarlarında toz pembe çizgiler vardı
"bu ev harikaaa"
"evet biraz öyle dekorasyon işlerini severim istersen senin eve de bir el atabilirim beraber alışverişe çıkarız bahçeni beraber süsleriz ayy harika olur "
"iyi fikirmiş en yakın zamanda " evin içine girdiğimizde bu kış gününde resmen baharı yaşatan objeler vardı eve bakmayı kesip Esranın odasına çıktık yatağın üzerine oturduğumuzda derin nefes aldık
" hadi anlat bakalım"
"pekala. 15-16 yaşlarındaydım böyle tam sevgili bulma işlerine falan girmiştim ki bir çocuk geldi sınıfa o da sarışın kahverengi gözlüydü ilk gördüğüm an içimde kıpırtı oluşmuştu ama cesaret edemediğimden midir bilemem açılamadım sürekli duygularımı içime gömdüm çocukla her seferinde kavga ettik ama diğer gün ikimizde sanki iyi geçinen biri gibi devam ederdik hayatlarımıza işte tam 1 sene uğraştım ki 11.sınıfta başka şehire gideceğini duydum okulların kapanmasına da 2 ay falan kalmıştı bende bir mesajla bütün duygularımı anlattım tabi sonrada reddedildim. Son karne günü küçük bir parti düzenledik çünkü 10. Sınıfı baya yüksek puanlarla bitirmiştik orada beni seven bir çocuk vardı bak okulda gösteririm adı Mert geldi beni dansa davet etti bende Mertin beni sevdiğini de bilmiyordum kibarlık olsun diye kaldırdığını zannettim kabul ettim dans pistinde benim sevdiğim çocuk işte Demir herkesin içinde sen beni severken seni seven başka bir çocuğun duygularını kullanıyorsun gördünüz değil mi millet sürtüğümüzün oyunu nasıl ortaya çıktı dedi o an bütün dünya başıma yıkılmıştı o zaman anlamıştım Mertin beni sevdiğini Demirinde aslında adam olmadığını. işte böyle berbat bi anı"
resmen nefes almadan konuşmuştu söylenecek söz bulamıyordum
"o şerefsiz eğer bir gün karşıma çıkarsa tanımıyo olsam bile onu boğucam o yüzden bana fotoğrafını falan göstemen lazım ama boşver üzme kendini o onun pisliği sen sürtük değilsin aksine masum ve şirin bir kızsın "
Hemen kollarım Esranın boynuna doladım gözüm duvardaki saate kaydığında saatin 9 olduğunu gördüm kış olduğu için hava erken de kararıyordu ve ben5 saattir Esra'lardaydım Esra da saati farketmiş olucakki
"bizde kal desem okul kitapların falan yanında değil ki o kitaplar olmadan hiçbir hoca seni içeri almaz hadi onu hallettik desem çenemiz düşük sabaha kadar laflıcaz yarın okula gidemicez " "benim zaten gitmem lazım belki daha sonra ya sen bende yada ben sende kalırım"
"seni bırakıyım dur."
"ya hayır çıkma sen ben giderim kendim "
"peki dikkatli ol evin karşısında taksi çağırma butonu var hemen oraya git "
"Tamam."
tekrar sarıldık birbirimize iyi geceler diyip dışarı çıktım taksiye falan binmicektim zaten evım en fazla 3-4 sokak ötedeydi yürüme taraftarıydım yürümeye başladığımda İstanbul sokaklarının ne kadar ıssız olduğunu bir kez daha farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Teen FictionAsya Sağlam 4 yaşında ailesi tarafından terk edilen 18 yaşındaki bir genç kız... Ya hayatını kurtarıp son nefesine kadar mutlu olacak ya da işleri çıkmaza sürükleyip mutsuz olacak seçim onun hayatını acaba nasıl şekillendirdecek?