i liked his ass

187 26 9
                                    

Jongin elindeki bezi tekrardan ıslatıp sarışın gencin alnına koydu. Baekhyun yatakta yarı uyur, yarı uyanık bir vaziyette uzanan çocuğa bakıyordu. 

"Bir de melek olacak. Peh." Jongin eliyle onun ateşini ölçerken söylendi. Bir saat öncesine oranla düşmüştü fakat hala tam olarak kendine gelebilmiş değildi. Yanakları pembenin tatlı bir tonuna bürünürken, ağzı yarı açık bir şekilde nefes alıyordu. Sarışın olanın nefes alış sesi, Jongin'e ninni gibi geliyordu. Nefes alırken çıkardığı ufak iniltiler esmer olanın kulaklarının pasını silerken, dışarı üflediği nefes direk olarak Jongin'in suratına geliyordu. Baekhyun hafif bir inleme eşliğinde gözlerini açtı. Yavaş bir göz açma merasiminin ardından sarışın olan direk Jongin'in gözlerine bakıyordu.

"Kimsin sen?" Soruyu sorarken çıkan baygın sesi Jongin'i etkilemenin aksine, sorduğu soru esmer olanın beyninde yankılanıyordu. Hemen yatakta uzanan sarışın gencin tepesine çıktı ve güçlü elleriyle o süt beyazı kolları tutarak sarsmaya başladı.

"Saçmalama Baekhyun, benim Jongin. Senin korumakla yükümlü olduğun insan. Hani şu seni ilk başlarda istemeyen ama şimdi kaybetmekten ölüme korkan çocuk. Benim işte!"

Genç olan meleği sarsmaya devam ederken Baekhyun gözlerini devirdi. Uyandığı anda yaşadığı şoktan dolayı nerede olduğunu karıştırmıştı sadece. 2300 yıldır Cennet'de yaşamasının verdiği alışkanlık nedeniyle Dünya'da olduğunu unutmuştu.

"Evet, beni ölesiye sevmen harika bir şey kara oğlan ama şu an oturduğun yer hiç uygun değil. Eğer hemen kalkmazsan bir daha çocuğum olma ihtimali varsa bile OLMAYACAK!"

Jongin kafasını eğerek oturduğu yere baktı. Kalçası tam olarak Baekhyun'un penisinin üzerindeydi ikisinin penisi, arada pantolonlar olmasına rağmen birbirine sürtüyordu. Esmer genç yanakları kırmızının bin bir tonuna bürünürken yataktan kalktı ve üstünü düzeltti. Baekhyun ise kafasını aniden turuncu yastıktan kaldırınca başına saplanan keskin ve acı dolu ağrı nedeniyle tekrar yatmak zorunda kaldı.

"Zorlama hyung, ateşin düşene kadar uzan. Ben gidip sana tavuk çorbası yapacağım, fakat önce markete gideceğim. İstediğin bir şey var mı?"

Jongin az önceki olayın verdiği utanç nedeniyle arkası meleğe dönük bir şekilde dolaptan kazak çıkartıyordu. Baekhyun esmer olanın neden birden ondan uzaklaştığını ve soğuk davrandığını ilk başta anlamasa da, sonrasında onunla ilgili çok önemli bir bilgiyi hatırlamıştı. 

Jongin gaydi. Bundan bir süre önce sevgilisiyle ayrılmış ve depresyonda olan bir gay. Melek istemesinin asıl nedeni de buydu zaten, onunla birlikte olacak ve her zaman ona destek çıkacak birini araması, onu bir melek istemeye yönlendirmişti. Haylaz Baekhyun için bu gerçekten bilinmesi gereken ve üstünkörü geçilemeyecek bir bilgiydi. "Hayır istemiyorum. Fakat...gelip ateşime bakar mısın? Sanırım tekrardan yükseldi."

Kendine gelmiş olmasına rağmen sesini hastaymış gibi çıkartınca esmer olan arkasını dönerek Baekhyun'un yanına gitti. Sarışın olanın alnındaki bezi kaldırdı ve elini koydu. Bezin ıslaklığı nedeniyle alnından bir şey anlamayan Jongin bu sefer de elini meleğin yanağına koydu. "Oradan anlamazsın, buradan bak." Baekhyun, esmer olanın elini tutarak kendi köprücük kemiğinin oraya getirdi. Esmer olan aniden çekilmenin verdiği denge kaybıyla birlikte sendeleyerek sarışın olanın üstüne düştü. Tek eliyle yatağın kenarından destek alarak dik durmaya çalışırken, diğer eliyle de Baekhyun'un köprücük kemiklerine dokunuyordu. Sarışın genç ile yüzleri arasında milim vardı ve nefesleri birbirine çarpıyordu, Jongin bükülmüş dizlerini düzelterek zor da olsa kalktı ve elini meleğin köprücük kemiklerinden çekti. "B-biraz d-daha var. G-geçer." 

Hemen kalktı ve yere düşen sabah giydiği fakat sonra çıkarttığı krem rengi kazağı aldı. Koltuğun üzerine attığı kot pantolonunu da omzuna attıktan sonra hızlıca odadan çıkacaktı ki, meleğin sesiyle durdu. "Neden gidiyorsun ki? Daha önce önümde soyunmuştun."

Jongin arkasını dönerek yatakta uzanan sarışın gence baktı. Gözleri canlı bir ışıltıyla parlarken sesi hasta ve boğuk çıkıyordu. Dün gece, Baekhyun daha Bacon'ken Jongin onun önünde soyunmuştu fakat durum şimdikinden tamamen farklıydı. O zamanlar, Bacon onun için sadece bir köpekken şu anda yakışıklı bir melek oluvermişti. Üstelik tuhaf fantazileri olan bir melek.

"E-evet, ama durum şimdikinden farklıydı. O nedenle burada giyinmem." Verdiği cevaptan sonra hızlıca kapının kulbunu çevirdi ve dışarı çıkarak kapıyı tekrardan kapattı. Kendisini zorlukla banyoya atarken yanakları dalından yeni koparılmış sulu bir elma misali kızarmış midesi ise, anlamdıramadığı bir duyguyla kaplanmıştı. Neydi bu duygu? Utanç mı? Saçmaydı, Jongin için utanmak saçmaydı. Daha önce arkadaşlarının önünde üstünü değiştirmişti. Lisede basketbol takımındayken tüm erkekler aynı odada soyunuyor, hatta duşlara bile çifterli olarak giriyorlardı. Peki ya neden Baekhyun'un önünde soyunmamıştı? Bu tarz bir utanç duygusunu daha önce tek bir kişide yaşamıştı.

Sehun.

Onun karşısında da sürekli soyunmaya utanırdı. Genelde esmer olan gözlerini kapatır ve bütün işi onun yapmasını beklerdi. Şimdi hissettiği duygular, Sehun'a karşı hissettiği duygularla bir olabilir miydi?

Hayır.

Jongin, Sehun'a aşıktı. Onun için her şeyi yapmayı göze almış, ailesinden bile vazgeçmişti. Fakat Baekhyun daha birkaç saattir tanıdığı bir melekti. Onun hakkında bildiği tek şey de buydu. Melek oluşu. Onun dışında sarışın olanla ilgili bir bilgisi yoktu.

Tuhaf düşünceler Jongin'in kafasını kemirirken esmer olan üstünü değiştirmiş bir şekilde nayodan çıktı. Kıyafetlerini odasına bırakmak için yöneleceği sırada bundan vazgeçip ikisini de kirli sepetine attı. Baekhyun'un yanına ikinci bir kez uğrama gereği duymadan direk alt kata indi ve arabasının anahtarıyla beraber hemen yanında duran siyah deri cüzdanı alarak evden çıktı. Bu sırada ise Baekhyun üst kattaki odada kendi kendine yakınıyordu. Sırtını yatak başlığına dayamış ayaklarını ise uzatmıştı.

"Ah lanet olsun, o esmer çocuğun kıçını beğenmiştim."

##########

Evet arkadaşlar, bölümlerin aralarında aralıklar olduğunun farkındayım fakat bilgisayar ile ilgili o kadar çok işim var ki bazen wattpad'e girmeyi bile unutuyorum. Hem çeviri yapıyor, hem ficlerim için trailer hazırlıyor hem de shop yapıyorum. Yani anlayacağınız kafamı kaldıracak halim yok. Fakat beni yazmaya teşvik eden yorumlarınız maalesef bayadır piyasada yok. Ben genelde çabuk pes eden bir insanımdır, o nedenle beni bu fici yazmaya bağlayan en önemli etkenlerden biri de sizin o şirin yorumlarınız. O nedenle lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ve iyi de olsa kötü de olsa fikirlerinizi belirtin. 

Kısa bir not da şunun için belirtmek istiyorum; yarın akşam saat 23.15 gibi otobüse binip Ayvalık'a gideceğim ve yaklaşık 10 gün buralarda olamayacağım. (10 gün diye planladık umarım annem çirkeflik yapıp daha fazla kalmaz) O 10 gün boyun internet bulabilirsem ufak bir bölüm atabilirim ama bilmiyorum. Neyse, sizi seviyorum. Chu~

my guardian angel Where stories live. Discover now