Cennet mi cehennem mi hangisi tercihiniz? Nasıl bir yer olduğunu duyduğumuz söylemlerle hayal ediyoruz. Biz öbür dünyayı düşünmeden önce yaşadığımız yer küreye bakalım. Sıkıştığımız üçte birlik karanın neresinde yaşadığımız önemli değil, bize empoze edilen alışkanlıklarımız önemli. Yokuşa alışıp düzlükten sıkılırız. Düzlüğe alışıp yokuştan korkarız.
Belki cennetimiz özgür hissettiğimiz heryerdir, belki de özgürlüğümüz alışkanlıklarımıza bağlıdır. Cehennem dediğimiz de yeniliğe adım atamayan korkakların eseridir. Kendilerince cehennem onların cennetidir.
8 yaşın da ki Fatih'in de cenneti evinin arka bahçesidir. Küçük bir çocuk için gizem doludur arka bahçe. Keşfetme arzusu en büyük dürtüsüdür.
Küçük parmaklarıyla kuru toprağı deşeledi. Yaş toprağa ulaşınca hafif bir serinlik hissetti. Kahverengi toprak solucanını fark edince irkildi. Sonra diz çöktüğü yerden kıvrımlı hareketini, toprağı hiç zorlanmadan delip geçişini izledi.
Bahçe kapısını aralayan Berna hanım göğüs dekolteli siyah jilesinin verdiği zayıflık hissiyle " oğlum çıplak ayakla toprağa basma"
"Tamam anne"
"Tamam demenle ayağa kalkman bir olsaydı keşke. Şimdi yanıma gel biz çıkıyoruz."
"Ne zaman geleceksiniz anne" derken ayrılmak istemediğini örtülü sorusuyla hissettirmek istedi.
"Sen uyuduğun zaman geliriz. Öykü ablanı üzme. Biz geleceğimiz zamana kadar senin yanında olacak." demesiyle Fatih annesinin onu hissetmediğini anladı. Ayrılma korkusunu "anne gitmesen, beni bırakmasan olmaz mı?" diyerek ifade etti. Berna hanım hafif bir tebessümle oğlunun başını okşadı, eğilerek yanağından öptü, kulağına "seni asla bırakmam" diyerek fısıldadı.
Fatih'in ruhuna işleyen bu ses güven verdi. Ama annesinin arkasından izlerken birden yutkundu. Gözlerini yavaşça kapattı ve kapı kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kitap
FantasyYazmak zorundayım, gördüklerim bilinç altından fırlamış hayal ürünü olsa da göreceli düşüncelerin kesiştiği noktadır.