Bölüm-12

108 12 2
                                    

Neden böyle olmuştu?Kalbi,peşinden gitmemesini söylerken aklı neden gitmesini söylüyordu?Kafasını iki yana sallayarak ayağa kalkmıştı.Partideki herkes çığlık çığlığa ortamı terk ediyordu.Onur da ayağa kalkarak Eris'in yanına geçti.
"Bu konu hakkında gerçekten bir fikrim yok."dedi ellerini kaldırarak.Eris kafasını ona taraf çevirdi.
"Merak etmiyorum zaten." deyip çalışanların odasına doğru yürüdü.Montunu ve telefonunu alarak Burak'ın yanına gitti.
"Hadi gidelim." Burak ona şaşkınlıkla baktı.
"Doruk'u götürdüler farkında mısın?" Eris seslice bir nefes verdi.
"Ne yapabilirim?Onun sorunu." Burak tıpkı Onur gibi hiçbir tepki veremedi.İkiside bu cevabı beklemiyordu.Ama Eris buydu işte havalı ve umursamaz...

Sessiz geçen bir araba yolculuğundan sonra önce Burak'ı evine -bara-bırakmıştı sonrada evine gelmişti.Anahtarın paspasın altında olduğunu tahmin ederek paspasın altına baktı.Tahmin ettiği gibiydi.Eve girdiğinde mutfakta masanın üstünde bir yığın poşet vardı.Erisinde tahmin ettiği gibi Selim'in aldıklarıydı.Anahtarı vestiyere atarak paytak adımlarla yukarı çıktı.Üzerindekileri çıkardıktan sonra banyoya,duşun altına girdi.
Yarım saatlik bir duştan sonra çıkabilmişti.İç çamaşırlarını giydikten sonra pijamalarını giyip yorganının içine girdi.Telefonunu alarak gelen mesajlara baktı.
Kimden:Bücür
"Hey!Burası çok güzel.Sizde olsanız daha güzel olurdu." Eris gülümseyerek mesaj yazdı.
Kime:Bücür
"Ne sandın oğlum?Bizsiz heryer eksik :D"
Diğer mesajlarına baktı.
Kimden:Burak
"Yarın patron seninle özel konuşmak istiyor." Eris kaşlarını çatarak mesaja cevap verdi.
Kime:Burak
"Tamam." Kısa ve netti.
Kapının çaldığını duyunca telefonunu kilitleyip aşağı indi.Delikten baktığında Doruk olduğunu görünce ifadesizce kapıyı açtı.Doruk'un yüzü yara bere içindeydi.Büyük ihtimalle dayak yemişti.
"Burada kalabilir miyim?Bugün eve gidemem.Şurada köşede kıvrılırım."
"Geç."dedi Eris ifadesizce.Yüzünde ne bir mimik,sesinde ne bir duygu vardı.Doruk içeri geçtiğinde kapıyı kapatıp yanına gitti.Doruk montunu çıkartarak kenara koydu.
"Sormıycak mısın?"
"Neyi?"
"Neden bu halde olduğumu.Neden o adamlarla gittiğimi.Beni hiç merak etmedin mi gerçekten?"
"Neden merak ediyim Doruk?"Dedi Eris bıkkınca.
"Gerçekten sana bazen ben bile tahammül edemiyorum.Bana bir şey olsaydı hiç mi üzülmezdin?Hiç mi araştırmazdın?Vicdan azabı duyar mıydın mesela?Bu kadar duygusuz olma Eris."
Eris hafiften sırıttı.Ona göre Doruk hiçbir şey bilmiyordu.Anlayamazdı onu.
"Hala gülüyorsun." Eris tek kaşını kaldırdı.
"Benim evimde,fazla öz güvenlisin Doruk." Doruk ellerini teslim olurcasına kaldırdı.
"Tamam.Pes.Sustum."
"Bu kada çabuk he?Ömrünün sonuna kadar çabalamalar?" Dedi alayla.
"O ayrı." Eris kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra hiçbir şey demeden ayaklarını sürüye sürüye yukarı çıktı.Odasına girdikten sonra yatağına uzandı.Boş tavana bakarak düşündü.
'Gerçekten bu kadar duygusuz muyum?'
'Merak etmem gerekiyor mu?Veya ben gerçekten merak etmiyor muyum?'
Yaptığı saçmalığın farkına varınca kafasını salladı.Yorganının içine girerek tavana bakmaya devam etti.
5 dakika geçti...
10 dakika geçti..
15 dakika geçti..
Yok!Uyuyamıyordu.Doruk'un dedikle bir türkü aklından çıkmıyordu.Yatağından çıkarak aşağı indi.Doruk üzerine montunu örterek uyumuştu.Eris kafasına vurdu.
"Gerçekten bu kadar düşüncesizim."dedi kendi kendine.
Alt kattaki misafir odalarından birine girerek battaniye aldı.Battayeyi Doruk'un üzerine serdikten sonra dizlerinin üzerinde yanına çöktü.İşaret parmağıyla Doruk'un pürüssüz yüzündeki yaralara dokundu.
"Gerçekten canının acımış olduğunu düşünemedim."
"Bunları düşünmem gerekir miydi bilmiyorum."
"Seni eve almam gerekir miydi bilmiyorum?"
"Aslında bakarsan seni en baştan kendimden uzak tutmalı mıydım onuda bilmiyorum."
"Ben gerçekten yaşayan ölü müyüm?Yoksa öyle olmaya mı çalışıyorum?"
Bunların hepsini fısıltıyla söylemişti.
Elini Doruk'un saçlarında gezdirdikten sonra ayağa kalktı.Battaniyeyi biraz daha üste çektikden sonra yukarı çıktı.Yatağına yatarak gözlerini uyumak üzere kapattı...

"Eris?Eris?Eris!" Doruk'un fısıltı bile olsa sesli çıkan sesiyle gözlerini açtı.
"Ne var?"dedi sinirle.Sabahları fazlasıyla asabi olurdu.
"Ben gidiyorum,birde Burak mesaj attı 1'de barda olucakmışsın." Eris kaşlarını çattı.
"Telefonumu mu karıştırdın?"
"Yo-yok.Evet,yani hayır.Mesaj gelince baktım."
"Bir daha ki sefere bakma?"
"Birdaha ki sefer?"dedi dudağının kenarı alayla kıvrılırken,Doruk.
"Anlamamazlıktan gelme.Telefonuma mesaj geldiğinde bakma işte!" Doruk gülerek kafasını salladı.
"Tamam tamam ben kaçtım,limonlu kekim." Eris elindeki yastığı Doruk'un kafasına fırlattı.Doruk odadan çıkarken söyledikleriyle Eris'i yerin dibine sokmaktan farksız yapmıştı.
"Dün akşam dediklerini duydum.Cevaplarını daha sonra vericem güzelim." Eris kafasını yastığa gömerek çığlık attı.
"Hata bende zaten!Bir daha evime gelmeee!"dedi bağırarak.Doruk kahkaha atarak evden çıktı.
Eris yatakta biraz daha debelendikten sonra kalktı.Saate baktığında 12.03 olduğunu gördü.Bu saatlerde uyandığı için mutluydu.Duş alma gereği duymadan pijamalarını çıkarıp dolabın karşısına geçti.
Siyah dar ultra mini eteğini giydikten sonra ultra ince siyah çorabını giydi.Koyu kırmızı asimetrik şekilli büstiyerini giydikten sonra plartform topuklu siyah uzun nubuk çizmelerini çıkardı.Makyaj masasına geçtiğinde saçlarını gevşekçe at kuyruğu yaptıktan sonra her zamanki göz makyajını yaptı.Kırmızı rujunuda sürdükten sonra en keskin parfümünü sıktı.Çizmelerinide giydikten sonra telefonunu alıp aşağı indi.Mutfakta Selim'in almış olduklarının içinden bir tane yeşil elma alıp yıkadı.Eris eskiden her sabah kahvaltıdan önce yeşil elma yerdi.Hatta bizim 12'de 1'de kalkan Eris eskiden 8.30-9.00 gibi kalkar kahvaltı hazırlanmadan elmasını yerdi.O yüzden bu saatlerde kalktığı için seviniyordu.Sonuçta koskoca 16 yılın alışkanlığını 3 yılda unutmuştu.
Montunu üzerine giydikten sonra deri eldivenlerini takıp evin ve arabanın anahtarını aldıktan sonra çıktı.Arabaya atladıktan sonra bara sürdü.
~1.30 saat sonra~
Nihayet bara geldiğinde arabanın anahtarını Selim'e attı.
"Bir seferlike he!" Dedi gülerek.Selim başıyla onaylayarak arabaya atladı.Eris Mert'e asker selamı verdikten sonra bara girdi.Burak'a da selam gönderdikten sonra asansöre bindi.Bar binası 5 katlıydı ve Oğuz'un odası 5.kattayd.Asansör durunca odaya doğru yürüdü.Kapıyı çalmadan girince Oğuz kaşlarını çattı.
"Kapıyı çalmadan girme." Eris umursamayarak koltukların birine orurdu.
"Ne istiyorsun?" Oğuzla aralarında çok yaş farkı yoktu ve bar için bazı şeylerde Eris'in maddi yardımı dokunmuştu bu yüzden biraz fazla rahattı.
"Bana bak Eris.Ben senin patronunum ve bana kafan estiği gibi davranamassın.Birkaç haftadır asıl işini yapmadığını fark ettim?" Eris seslice nefes verdi.
"Garsonluk yaptım."
"Sana dün özellikle yapmanı söylemiştim."
"Canım istemedi." Oğuz masaya sertçe elini vurdu.
"Sana bu kadar tolerans yeter Eris.İşini yapıcaksın."
"Hatırlarsan burada garson olarak çalışmaya başladım.Sonradan o işi yapmaya başladım.O benim asıl işim değil."
"Artık asıl işin!Bugünden hatta şuandan itibaren yapmaya başlıyorsun."
"Şimdi mi?Saçmala.Kim olur burada bu saatte?"
"Biri var.13 numarada."
"Kim?" Buraya hep saygın kişiler geldiği için Eris kim diye sormuştu.
"Tuna Kaya." Eris gözlerini büyülttü.Onur'un abisiydi Tuna Kaya.
"Asla!Asla!O adam asla olmaz."
"Sana sormadım.Hem çok iyi bir para verdi."
"Ahhh!Yapmıyorum lan!"
"Yeter!Birdaha böyle davranırsan anında kovulursun.Bu son şansındı.O birkaç haftanın içine özel günlerini bile eklemedim.Şimdi haddini bil ve 13 numaralı odaya git." Eris yumruklarını sıkarak odadan çıktı.Bir kat aşağı inmek için asansöre binmedi.Aşağı indiğinde 13 Numaranın önünde durdu.Kapıyı çalmadan içeri girdi.Tuna karşısında sandalyede oturuyordu.
"Hoşgeldin,Eris Sancak."
"Niye geldin?"
"Hızlısın.Aferim."
"Cevap ver bana!"
"Selayda böyleydi.Siz sancak kızları hep aynısınız."
"Ablamı nereden tanıyorsun?"
"Sancakların güzel kızı Selay Sancak bir gece kulubünde ünlü iş adamının oğlu Tuna Kaya'yla görüntülendi.Bu haberi okumuş muydun?"Eris kaşlarını havaya kaldırdı.
"Siz?Sevgili miydiniz?"
"Tam üstüne bastın.Selayda bende birbirimize sırıl sıklam aşıktık.Ancak babalarımız birbirine düşmandı.Senin sevgili ablan Selay,beni değil o iğrenç ailesini seçti."Eris,Tuna'nın üzerine yürüdü.
"Doğru konuş lan!"Tuna sırıtmakla yetindi.
"Sonra ne oldu biliyor musun?Birgün ablanı kasıtlı olarak avukat tuttum.Yanıma geldiğinde bana ne dedi biliyor musun?"
"Ne?"
"Artık başka birine aşık olduğunu.Daha 1 ay olmuştu.Senin ablan bana 1 ayda bu kazığı attı."
"Ablam öldü.Benden ne istiyorsun.Bir dakika yoksa?" Tuna kahkaha attı.
"Yok!Yok!O kadarda değil.Zaten sonra ablanı unuttum." Eris kaşlarını çatarak Tunaya baktı.
"Gelelim senden ne istediğime.Bak Sancak kızı.Kardeşimi çok seviyorum.Şuana kadar kardeşimin canını yakanlar sağ çıkamadı.Kardeşimin senden etkilendiği bas baya ortada.Yani,eğer sende ablan gibi kardeşime kazık atarsan sonun hiç iyi olmaz."
"Sen beni tehdit mi ediyorsun?"dedi Eris alayla.
"Nasıl anlarsan." Omuz silkmişti Tuna.
Eris histerikçe gülmekle yetindi sadece.
"Oğuz ne olucak?Ne kadar verdin sen?" Tuna elini kaldırarak sağa sola salladı.
"Boşver.Önemi yok.Ben çok memnun kaldığımı söylerim." Dedi sırıtırken.
Eris gözlerini devirerek odadan çıktı.Eris şuan büyük bir tehdit yemişti.Ona göre çocukça olsada hiç de öyle değildi.Başına geliceklerden habersiz merdivenlerden indi..
Bar katın geldiğinde Burak'ın yanına gitti.
"Naber?"
"İyiii.Elif gelicek tanışırsınız."
"Olur.Bana kokteyl yapsana bi tane."
"Tamam."
"He buarada Kerem mesaj atmış."
"He banada attı." dedi gülerek.Erisde gülüşüne karşılık verdi.Burak kokteyli hazırlayıp önüne koyduğunda aklına unuttuğu bir şey geldi.
"Dün ne olmuş Doruk'a öğrendin mi?"Eris gözlerini devirdi.
"Madem bu kadar meraklısınız gidin kendiniz sorun." Burak ellerini teslim olurcasına kaldırdı.
"Sakin." dedi hafiften tebessüm ederek.
Eris umursamayarak kokteylini içti.
"Oğuz baya ciddileşmiş lan.Bana artık hep o işi yapıcaksın diyo." Burak kafasına vurdu.
"Harbi ya sana sormayı unuttum.Ne dedi o?"
"İşte,yok işimi yapmıyomuşum.Çok rahat davranıyormuşum felan filan.Bide beni kovarmışmış.Bok kovarsın.Sanki benden başka adam akıllı çalışanı var."
"Takma ya boşver.Aa Elif!"Burak gülümseyerek Elif'in yanına gitti.Dudaklarını Elifin dudaklarına deydirdiğinde Elif kızardı.Eris onun bu haline gülümsedi.Burakla beraber Eris'in yanına gittiklerinde Eris elini uzattı.
"Ben Eris." aynı zamanda gülümsemişti de.
"Bende Elif,memnun oldum."
"Bende." Elif gülümseyince Eris de gülümsedi.
"Sanırsam senin yengen oluyorum."dedi yüzünü buruşturarak Elif.Eris kahkaha atarak onayladı.
"Ben neyin oluyorum?Valla öylesin şeyleri hiç bilmem." Elif de kahkaha attı.
"Sende mi burada garsonluk yapıyorsun?" Eris tereddütlü gülümseyerek Burak'a baktı.Burak kafasını salladıktan sonra Elif'e döndü.
"He he evet." Eliften sadece hmm diye ses gelmişti.
Birkaç dakika öyle havadan sudan muhabbet ettikden sonra baya kaynaşmışlardı.Eris'in telefonu çalınca eliyle 1 dakika işareti yapıp telefonunu aldı.Doruktu.
"Ne var?"
"Akşam arkadaşımın teknesinde parti var.Sende geliyorsun."
"Ne dedin sen?"
"Ne demişim?" Eris dişlerini sıktı.İlk defa Doruk'un kendisine emir verdiğini görüyordu.
"Bana bak Doruk.Bir daha bana emir verme yoksa...Her neyse gelmiyorum."
Doruk'un dudağını ısırıpı 'ah'diye ses çıkardığını duydu.
"Eris,pardon ya.Gelir misin peki?" Eris zafer kazanmışcasına gülümsedi.Doruk'un bu saf hallerini seviyordu.Düşündükleriyle kaşlarını çattı.
"Saf hallerini mi seviyorum?"diye geçirdi içinden.Ardından Doruk'un cevap beklediğini anlayınca boğazını temizledi.
"Bakarız." Doruk sevinçle yumruğunu sıkıp sessizce 'yes' dedi.Eris'in duymadığını sanmıştı ama Duymuştu.Hafiften gülümsedi.
"Akşam görüşürüz o zaman."
"Bakarız dedim."
"Bende seni seviyorum limonlu kekim"dedikten sonra telefonu yüzüne kapattı.Eris kafasını iki yana sallayıp gülümseyerek telefonunu masaya koydu.
"Sevgilin miydi?" Gülümseyerek soran Elif'e döndüğünde gözlerini büyülttü.
"Sevgilim mi?Yok,yok hayır.Sevgili kim ben kim."
"Güzelsin ama seni beğenmeyen kimmiş?"dedi Elif dostça gülümseyerek.
"Ondan değil ya..Ben bir erkeğe-" Burak'ın öksürmesiyle hemen toparladı ."Yani şey ben aşk meşk işlerini sevmem ondan yani." Elif anladım dercesine kafasını salladı.Burakla göz göze gelince Burak dudaklarını kıpırdatarak küfür mırıldandı.'Ağzına sıçıyım Eris.' Eris sinsice gülümseyip aynı şekilde ağzını kıpırdattı.'Gel sıç.' Elif ikiliye baktığında anlamsızca kaşlarını kaldırdı."Ne yapıyorsunuz?"dedi Elif çekinerek.Yine utanmıştı."Hiç."dedi Burak Elif'in yanağına sulu bir öpücük bırakmıştı.Elif'in yüzü bu sefer domatese dönmüştü.Eris yüzünü buruşturarak Burak'a baktı.Burak ona karşı dil çıkardığında Eris kusma işareti yaparak kafasını başka tarafa çevirdi.Hem Onur'un dedikleri hemde Oğuz'un dedikleri kafasını kurcalıyordu.
"Onur neyse de.Oğuz bugün ne ayaktı ya?"dedi kendi kendine mırıldanarak.Burayı severdi ve ayrılmak istemiyordu.Aslında bu onun için küçük bir problemdi.Onur'un dediklerini umursamamak için Oğuz'u düşünüyordu.Eris'in bi huyu daha vardı.Bir şeyi hatırlayıp düşünmek istemediği zamanlarda hep başka şeyler düşünürdü.Hatta bazen hayel bile ederdi.Birinin omzuna dokunmasıyla o tarafa döndü.Onurdu.Eris kaşlarını kaldırarak ona baktı."Konuşmamız lazım."
"Tamam konuşalım."dedi Eris sakince.
"Başka bir yerde konuşsak." Eris kafasını sallayarak kendisini takip etmesini söyledi.Asansöre bindiklerinde '3.' Kata bastı.Asansör durduğunda Eris boş koridorda sağ tarafa doğru yürüdü.Sonuna geldiklerinde Eris kenardaki iki sandalyeyi alıp boydan olan camların karşısına koydu.Onur da yanına oturdu.Eris bacak bacak üstüne atarak Onur'a döndü.Onur'un gözü Eris'in bacaklarına takılınca Eris kafasından tutup kendisine bakmasını sağladı.
"Bacaklarıma değil bana anlatıcaksın Onur." Onur muzipçe gülümseyerek baktı."Imm..dalmışım." dediğinin saçmalığını kısa sürede anlayınca dudağını ısırdı.
"Her neyse..Ben Doruk hakkında konuşucaktım."Eris Doruk'un ismini duyunca kaşlarını çattı.
"Bak Eris.Sana bazı şeyleri söyliyemem ama söyliyebileceğim tek şey var.Doruk'a fazla güveniyorsun.Tamam Doruk kötü biri değil ama onda farklı bir şeyler var.Şuan sana söyliyemem ama şahit olduğum birkaç şey var." Onur doğru söylüyordu.Hastanede duyduklarının yanında Doruk'un evinde Eris'in fotoğrafı vardı.Fotoğrafın arkasında ise Nevra Sancak ve bir telefon numarası yazıyordu.Onur numarayı kaydedicekti ama Doruk geldiği için kaydedememişti.Doruktan şüpheleniyordu hatta bir şeyler sakladığına yüzde yüz emindi.Eris kaşlarını dahada çatarak baktı.
"Ne gibi şüphelerin var?" Onur seslice nefes verip yüzünü astı.
"Bunları söyliyemem ama bana inan Eris.Ben senin üzülmedi istemiyorum.Doruktan uzak dur demiyorum sadece fazla güvenme." Eris anladım dercesine kafasını salladı.Onur'un içinin sıkkın olduğunu yüz ifadesinden anlıyordu.Eris elini Onur'un bileğine koyarak mavi gözlerini açık kahverengi gözlere dikti.
"Sana güveniyorum Onur ama benimde bilmeye hakkım yok mu?" Eris fısıldar gibi söylemişti bunları.Onur,bir Eris'e birde eline bakıyordu.Kolunu hafiften yukarı çekerek elini tutuu Eris'in.Eris ona baktığında Onur biraz daha yaklaşıp dudaklarına doğru konuştu.
"Senin üzülmene kıyamam Eris" Eris kaşlarını kaldırarak baktı.
"Neden?"dedi yüzü merak ediyormuş ifadesini alırken.Onur gözlerini kapatıp açtı.Ardından Eris'in sağ yanağına elini koyup dudaklarını buluşturdu.Eris hiçbir tepki vermeden Onur'un gözlerinin içine bakıyordu.Ne karşılık veriyordu ne de bir tepki.Onur Eris'in canını yakmaktan korkar gibi yavaşca öpüyordu.Duyulan alkış sesiyle ikiside o tarafa döndü.
(Hayır!Yanlış bildiniz Doruk değil :D)
"Tuna?"
"Abi?"
İkiside tekrar birbirine bakıp tekrar Tuna'ya döndü.
"Bravo çifte kumrular sonunda sevgili olabildiniz demek?" Onur alnını ovuşturarak Eris'e baktı.
"Sevgili değiliz."dedi Eris umursamayarak.
"Olursunuz o zaman." Eris sinirle Onur'a döndü.
"Söyle şu manyak'a benimle uğraşmasın."Eris sesini yükseltmişti.Ayağa kalkarak yürümeye başladı.Tuna'nın yanından geçerken kolunu tuttu Tuna.Eris tuttuğu koluna baktıktan sonra Tuna'ya baktı."Bırak hemen kolumu." dişlerini sıkarak konuşmuştu Eris.Tuna inadına daha çok sıkmıştı.Onur onlara doğru geliyorken abisi durdurdu onu.Eris kolunu çekmeye çalıştıkça Tuna daha çok sıkıyordu ve Eris'in canı daha çok acıyordu."Al şu sadist abini başımdan Onur." Tuna histerikçe kahkaha attı.
"Bak oğlum Sancak kızları hep böyledir.Bunu iyi öğren." Eris'in gözü seyirmişti.Kolunu sertçe çektiğinde aynı zamanda Tuna'nın da kendine taraf sıkarak çekmesiyle Eris'in ağzından acı bir çığlık koptu.Koridorun başından olanları bir saniyeliğine izleyen Doruk,Eris'in çığlığıyla koşarak yanlarına gitti.Tuna'yı sertçe ittikden sonra Eris'e Onur'a ve tekrar Tuna'ya baktı."Noluyo lan burada?"
"Bir şey yok Dorukcum.Kardeşimin sevgilisiyle tanışıyorum."
"Nasıl tanışma la- bir dakika sevgilimi dedin sen?" Tuna seslice bir kahkaha attı.Eris araya girerek Tunaya doğru yürüdü.
"Yeter!Sevgili felan değiliz!"
"O,öpüşme neydi o zaman."
Doruk hızla Eris'e döndü.Çenesini tutarak kendisine bakmasını sağladı.Ruju dağılan dudaklarına baktığında sinirle soludu.
"Öptümü bu piç seni?" Eris cevap vermeyip gözlerini Onur'a çevirirken Doruk sertçe çenesini bırakıp Onur'a kafa attı.Eris'in ağzı açılırken Tuna araya girdi.Tunayada bir yumruk savurunca Onur,Tunaya döndü.
"Karşılık verme." dedi sessizce. İkiside sendelemiş yere düşmüştü.Eris'in bileğinden tutup yanına çekti.
"Bu kızın canını yakarsanız sizi öldürürüm." bir iki saniye gözlerina baktıktan sonra Eris'in bileğinide dahada kavrayarak peşinden sürükledi.Sinirden ne kadar hızlı yürüdüğünü fark edemiyordu.
"Doruk,dur!"
"Doruk!" Koridorun sonundan sola döndüklerinde Eris birkez daha bağırdı.
"Doruk,bileğim."dedi son kelimeyi kısık söylerken.Bileği çok fazla acımıştı ve muhtemelen morarıcaktı.Doruk Eris'in acı sesiyle bileğini bıraktı.
"Özür dilerim." dedikten sonra sıkıca sarıldı Eris'e.
"Senin canının acımasına dayanamıyorum Eris,özür dilerim.Ama sende her seferinde o orospu çocuğuyla öpüşüyorsun.Neden?!"sesi yükselmiş,ve Erisden ayrılmıştı.
"Bi anlıktı." Bileğini ovuşturuyordu.Doruk bir kez daha küfür ettikten sonra yavaşça Eris'in bileğini avcunun içine aldı.Bileğini dudaklarına yaklaştırarak minik öpücükler bıraktı.
"O,Tuna piçide kendini bi bok sanıyor." Eris burukça gülümsedi.
"İyi yumruk attın ama." Dorukta hafiften güler gibi oldu.Eris'in bileğini sıvazladıktan sonra yavaşça bıraktı.
"Bu bianlık öpüşmeleriz daha ne kadar sürücek?" Eris gözlerini kaçırdı.Doruk yeniden çenesinden tutarak gözlerine baktırdı.
"Bu gözlere bakmak seni neden bu kadar rahatsız ediyor?"
Eris yine gözlerini kaçırdı.Doruk seslice nefes verdikten sonra dudaklarına öpücük kondurdu Eris'in.
"Buda mı zorluyor?Onunla öpüşürken ne hissettin?" Eris cevap vermeyerek gözlerine baktı bu sefer.Doruk gözlerini kaçırarak yanından ayrılıyorken Eris kolunu tutup ona sıkıca sarıldı.Şuan yaptığını daha sonra hatırlasa kafayı yerdi heralde.Doruk afallayarak ellerini beline sardı.Eris daha da sıkı sarılarak kokusunu içine çekti.Kafasını çevirerek Doruk'un kulaklarına doğru fısıldadı.
"Hiçbirşey.Hiçbirşey hissetmedim." Doruk'un içine su serpilmişti adeta.Eris yavaşça ayrılıp gözlerine baktı Doruk'un."Hindistan cevizi gibi kokuyorsun." Doruk gülümsedi.
"Bir limonlu kek değil ama?" Erisde gülümseyip omzuna yumruk attı hafifçe.Bileği acıyınca yüzünü buruşturdu.Şimdiden morarmaya başlamıştı.
"Krem sürelim."
"Gerek yok."
"Var!"dedikten sonra Eris'in diğer elinden tutup yürümeye başladı.Eris itiraz etmeden peşinden gidiyordu.Bar katına geldiklerinde Eris durdu.
"Montum ve telefonum orada." diyerek Burak'ın yanını gösterdi.Doruk Erisle beraber Burak'ın yanına gitti.
"Eris'in montunu ver."dedi masadaki telefonu alırken.Burak kafasını salladıktan sonra arkaya doğru yürüdü.Elif hafiften kıkırdadı.Eris ona 'sevgilim değil!'bakışını atıyordu.Elif gülerek kafasını salladı.Elinide bırakmamıştı Doruk'un.Burak geldiğinde hemen montu alıp Eris'in omuzlarına attıktan sonra tekrardan elini tutup çıkışa yürüdü.Selim onları gördüğünde yanlarına gelip anahtarı uzattı.Doruk anahtarı aldıktan sonra kenarda duran arabay yürüdü.Hala siniri geçmemişti.Eris'in elini bırakıp kapısını açtıktan sonra arabanın önünden dolaşıp sürücü koltuğuna oturdu.Erisde kapısın kapattıktan sonra arabayı çalıştırdı Doruk.
Sessizce yolculuklarına devam ederken radyoyu çalıştırdı Doruk.Radyoda çalan'Gitme dur ne olur'şarkısıyla ikiside birbirine baktı.Eris hızla kafasını pencereye çevirdi.
"Saçma işleri işte." diye fısıldadı Eris.
Ardından şarkıyı dinlemeye başladı.Müzikle arası iyiydi.Özellikle de gitarla.Gitarın sesine kulak asarak notalarını saydı içinden.
Şarkı ve araba durunca etrafa baktı.Bu kadar erken gelemiyceklerini biliyordu.Bir eczanenin önünde durmuşlardı.Doruk arabadan inip eczaneye girdi.İki dakika sonra elinde kremle gelmişti.Arabaya bindiğinde Erisle göz göze geldi."Ne?Sizin evde yoktur,yüzde yüz."
"Senin diycektin herhalde.Yok buarada." dedi gülümseyerek.Dorukta gülümsedikten sonra arabayı çalıştırdı.
"Ne diyip aldın bu kremi?"
"Bir hayvan kız arkadaşımın bileğini sıkarak morartmış.Onun için krem verebilir misin?Dedim." Eris elindeki kremi Doruk'un kafasına vurdu.Doruk kafasını ovuşturarak Erise'e döndü.
"Ciddiyim."
"Cöddöyöm.Önüne bak!" Doruk gülerek arabayı sürdü.
Uzun ve sessiz bir yolculuktan sonra gelmişlerdi.İkiside arabadan indi.
"Kremini sür.Akşam seni ben alırm.Şindi git uyu."
"Bana emir verme demedim mi ben sana?" Doruk dudağını ısırdı.
"Unuttum." diyerek anahtarı uzattı.Eris gözlerini devirerek anahtarı alıp montunun cebine attı.Aynı zamanda evin anahtarını çıkarmıştı.Kapısının önüne geldiğinde Doruk hafifçe bağırdı.
"18.30'da burdayım." dedikten sonra yürümeye başladı.Eris kapıyı açı içeri girdikten sonra montunu anahtarlarını ve kremi bir kenara atıp yukarı çıktı.Üstündekileri çıkarıp makyajini sildikten sonra pijamalarını giydi.Aşağı inip kendisine kahve yaptıktan sonra koşe koltuğuna oturup ayaklarını uzattı.Dün Doruk'un üstüne örttüğü battaniyeyi üzerine çekti.Kremi alıp bileğine sürdükten sonra kahvesini içti. Telefonuna baktığında saat ikiye geliyordu.18.00'a alarm kurarak yatar pozisyona geçti.Battaniyeyi biraz daha çektiğinde burnuna Doruk'un sigarayla karışık kokusu geldi.Sahi,Eris de bayadır sigara içmiyordu.Doruk'un yoğun kokusu burnuna gelince ağzına hindistan cevizi tadı gelir gibi oldu.Mayıştıktan sonra koltuğa iyice yerleşip gözlerini kapattı.
✖️
"Zırrrrr,zırrr!"alarmın sesiyle gözlerini açtı Eris.Güzel ve deliksiz bir uyku çekmişti.Kendini fazla enerjik hissediyordu.Yataktan kalkıp mutfağa gitti.Selim'in aldıklarını yerleştirmişti.Çekmeceden bir tane çikolata alıp yukarı çıktı.Odasına geldiğinde bitirmişti zaten.Kenardaki küçük çöpe attıktan sonra üzerindekileri çıkarıp banyoya girdi.Kısa bir duştan sonra iç çapaşırlarını giyip dolabın karşısına geçti.Açık kahverengi,kemıla yakın,salaş mini eteğini yatağına koydu.Lacivert,beyaz yakası olan kazağıda yatağına koyduktan sonra siyah ince çorabını,kısa ama kalın topuk bot tarzı ayakkabısını çıkardı.Dikkatle çorabını giydikten sonra eteğini giydi.Kazağınıda üzerine geçirdikten sonra makyaj sandalyesine oturdu.Göz kapaklarının yüzüyle aynı renk olması için fondoten sürdü.Ardından siyah simli far sürüp üzerine siyah eyeliner çekti.Sıra rujuna geldiğinde ilk önce pudra sürdü sonra kırmızı dudak kalemini alıp dudaklarının etrafını çerçeveledi.Dudak kalemini bırakıp kırmızı rujunu sürdükten sonra dudaklarını bastırıp parfümünü sıktı.Ayalkabılarını giydikten sonra dolaptan siyah deri ceketini alıp kazağını kollarına sıvadı.Son olarak dolabındaki raflardan siyah kovboy tarzı şapkasını aldı.Kuruyan saçlarını taradıktan sonra şapkasını taktı.Kısa çaplı odasınıda toplayıp aşağı indi.Çanta almasını fark ettiğinde tekrar yukarı çıkıp siyah küçük çapraz çanta aldı.Aşağı indikten sonra anahtarlarını ve telefonunu koydu.Kapının çalmasıyla saate baktı.Tam 18.30'tu.Gözlerini devirerek kapıyı açtı.Doruk'a bakıp baştan aşağı süzdü.Buz mavisi spor ceketinin içine beyaz gömlek,altınada kot pantolon giymişti.Ayakkabı olaraksa lacivert spor ayakkabı tercih etmişti.Eris'i süzdükten sonra dudağını ısırdı.
"Şimdi,çok mükemmel olmuşsun diycem ama sen pijamalı bile mükemmelsin." Eris yine(!)gözlerini devirerek kapıyı kapatıp dışarı çıktı.Doruk,beyaz bir mercedes'le gelmişti.Doruk'a döndüğünde gülümseyip kapısını açtı Eris'in.Eris bindikten sonra kapısını kapatıp sürücü koltuğuna geçti.Yolculukları başladığında sessizliği Doruk bozdu.
"Bileğin nasıl?" Eris bileğine bakıp Doruk'a döndü.
"Morarması dışında iyi." Doruk yumruğunu sıkarak konuştu.
"O pezevenki bir kaşık suda boğasım var.Zaten o piçde gelip yardım etmiyorda sana bakıyor.Piç değilde ne?"
"Onur'un bir suçu yok."dedi Eris sakince.Doruk bir hışımla ona döndü.
"Sakım bana onu savunma Eris.Abisine karşılık verme demesini biliyor ama bir kızı kurtaramıyor.Ben gelmesem bileğin kopucaktı neredeyse lan?!Senhala bana onu savunuyorsun."
Eris gözlerini kapatıp açtıktan sonra derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.
"Tamam.Doruk." Doruk hiçbir şey demeden arabayı sürmeye devam etti.
Bir on dakika geçtikten sonra tekrar konuştu.
"Partide yanımdan ayrılma."
"Doruk,fazla oluyorsun."
"Ben anlamıyorum ya.Seni kırtarıyorum özür diliyorum,yanında oluyorum ama senin benim yanımda olmanı istediğimde fazla oluyorum öyle mi?"
"Evet."
"O zaman şuan burada ne arıyorsun?" Eris ağzını açıcakken sorduğu soruyla afalladı.
"Senin zorun yüzünden.Yoksa beni rahat bırakmıycaktın.Sürekli dibimde bitiyorsun da."
"Neyse,susuyorum yoksa yine kavga edicez."
"Edelim."
"Eris.Partide benim yanımda dur işte."
"Hayır."
"Neden lan neden?"Eris cevap vermeden araba durduğu için inmişti.Pencereden Doruk'a bakarak konuştu.
"İstediğim yerde dururum."dedikten sonra marinaya yürüdü.Dorukta arabadan inip peşinden gitti.Eris'e yetiştiğinde elini beline koydu.Eris ona döndüğünde teknedeki adamı gösterdi.Tekneye girerken Doruk adama döndü."Doruk Akay." adam gülümseyerek karşılık verdi.
"Hoşgeldiniz Doruk bey siz özel misafirlerimizdensiniz.İstediğini yeri kullanabilirsiniz.Yalnız teknenin içinde kilitli bir oda var orası olmassa."Doruk kafasını sallayıp yürümeye devam etti.Tekne fazlasıyla büyüktü.Eris başını kaldırarak Doruk'a baktı.
"Bırakıcak mısın artık?" Doruk gözlerini kapatıp açtı.
"Tamam Eris.Senin istediğin olsun." Doruk elini çekerek yürümeye devam etti.
--
Gece tüm hızıyla devam ederken kenardaki masaya geçti Eris.Garsondan şampanya alıp masasına koydu.Karşısına 20 yaşlarında biri geldiğinde ona döndü.
"Merhaba."dedikten sonra Eris'in elini öptü.
"Merhaba."
"Ben Enis."
"Eris." Karşısındaki çocuk 32 diş gülümsedi.
"Ne tesadüf"
"Aynen." dedi Erisde gülümseyerek.
"Yalnız mı geldin?"
"Sayılır."
"Dans edelim mi?" Eris şarkıya kulak astığında yüzünü buruşturdu.
"Bu slow şarkıda dans etmek zorunda mıyız?"
"Evet."dedi gülümseyip Enis.Ardından Eris'in elinden tutup dans edilen tarafa götürdü.Dans etmeye başladıklarında Doruk uzaktan onları seyrederken tekilaları içiyordu.Eris,Enis'in her dediğine gülüyordu.Komik çocuktu.Şarkı bittiğinde yerlerine geçtiler.
"Seni pop şarkılarda da görmek isterim."
"Şansına küs."Eris cevap vermeden Doruk araya girmişti.
"Anlamadım?"dedi Enis tek kaşını kaldırarak.
"Doruk..."Sesi fısıltıyla çıkmıştı.
"Bu kim Eris?" Eris Doruk'a baktı.
"Tanımıyorum." Doruk'un kalbine bıçak saplanmıştı sanki.
"Tanıma lan.Tanıma!Ağzına sıçıyım böyle işin.Zaten bana gelince hemen tanıma!"Doruk yanlarından uzaklaşırken Eris arkasından baka kalmıştı.Kendini kötü hissediyordu.
"Ne oluyor Eris?"
"Yok bir şey.Sana iyi eğlenceler." Eris hızla masayı terk ederek Doruk'un peşinden gitti.Doruk güverteye çıkmıştı.Eris peşinden çıkarken gök gürüldedi.
"Doruk.."
"Ne var?"bağırıyordu Doruk.
"Bağarma.."
"Niye?Tanımadığın birinin sana bağırması zoruna mı gitti?"
"Doruk,sus ve dinle.Bana sürekli karışman benim yanımda olmaya çalışman beni boğuyo.Ben buna alışık değilim.Bana çok yakın davranıyorsun.Benimle sevgiliymiş gibisin.Ama bu böyle değil Doruk." Doruk ellerini saçlarının arasına geçirip çekti.
"Anlamıyorum lan.O zibidi senin yanına geliyor,dans ediyorsunuz.Eğleniyorsunuz gülüyorsunuz.Ama sıra bana gelice yaşayan ölü geri geliyor.Neden lan neden ben seninle insan gibi eğlenemiyorum.Neden Onur'un,o itin,Burak'ın yanında olduğun gibi olmuyorsun?Benden bu kadar nefret ediyorsan gidip iddaayi şimdi bitirelim." Yağmur yağmaya başlamıştı ve ikiside çoktan sırılsıklam olmuştu.
"Hayır..."
"Bana aşık olmaktan korkuyorsun."
"Hayır Doruk!Hayır.Ben.Ben sadece sıradan insanlarla yapmak istediklerimi seninle yapmak istemedim.Sen farklısın.Benim için özelsin Doruk." Doruk duyduklarıyla şok geçirirken muhtemelen Eris de sakin kafayla düşündüğünde şok geçiricekti.Yağmur şiddetlenirken deniz hafiften yaylanıyordu.Doruk hiç cevap vermeyerek yere oturup sırtın güvertenin kenarına yasladı.
"Aşağı inelim,parti birmiştir muhtemelen.Geri dönüyoruz.Hem güverteye çıkmak yasak değil mi?"
"Umrumda mı?"
"Doruk."
"Evet?"Şuan resmen Erisle Doruk yer değiştirmiş gibiydi.Doruk'un yapacaklarını Eris,Eris'in yapacaklarını Doruk yapmıştı.Eris seslice nefes verip yanına oturdu.
"Niye ben gibi davranıyorsun?"
"Nasıl hissettirdiğini anla diye."
Eris hafiften gülümsedi.Doruk'un gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Nasıl hissetiriyormuşum?"
"Bilmem."
"Salak."Eris'in yüzü alayla kıvrılmıştı.Dorukta gülümseyerek bakıyordu.Yüzlerinin arasında en fazla 3 santim vardı.
"Senin salağın."Eris gözlerini kapatıp dudaklarını Doruk'unkilerle buluşturdu.Doruk hemen uyum sağlıyarak dudaklarını araladı.Eris ellerini Doruk'un ensesine götürdüğünde Dorukta elleriye Eris'in yüzünü tuttu.Doruk,Eris'i kendine çekerek daha sert ve istekle öpmeye başladı.Nefesleri tükendiğinde birbirlerinden ayrıldılar.Sık nefesler alıyorlardı.
"Bu yaşadığım en özel ve en güzel andı." Eris hiçbir şey demeden sadece gözlerine bakıyordu.
"Gelmişiz.Hasta olmadan inelim." Doruk ayağa kalkarak elini uzattı.Eris elini tutarak ayağa kalktı.Güverteden inip tekneden çıktılar.Arabaya bindiklerinde sessizlerdi.Sessiz yolculukları devam ederken sessizliği yine Doruk bozmuştu.
"Bugün hayatımın en kötü ve en güzel gününü yaşadım.Kötü başlasada güzel bitti." Eris sessizce kıkırdadı.
"Salaksın diye boşuna demiyorum."
"Senin salağın."
"Hı hı.Doruk,sabah için..teşekkür ederim."
"Önemi yok.Onurla görüşmeye devam edicek misin?"
"O-."
"Tamam.Aynı şeyleri konuşup sinirlenmek istemiyorum." Eris gülümseyip kafasını pencereye çevirdi.Yolculukları devam ederken gözlerini kapattı.
"Eris?" Eris gözlerini açarak Doruk'a baktı.
"Geldik mi?"
"Şey..Bugün bende kalır mısın?" Eris gözlerini devirdi.
"Dorukk." Uyarır tonda söylemişti.
"Lütfen." Eris sesli bir nefes verip arabadan indi.Dorukta inip önüne geçmişti.Evin kapısını açarak içeri girdi.Erisde peşinden girdiğinde ışıkları açtı.
"Beraber uyuyoruz.İtiraz istemiyorum." dedikten sonra Eris'in elinden tutup yukarı çıktı.Odasına geldiklerinde Doruk elini bırakıp dolabın karşısına geçti.Uzun kollu bir tişört alarak Eris'e uzattı."Sen giyin,ben duş alıyım." Eris tişörtü aldıktan sonra Doruk banyoya geçti.Eris,ceketini ve kazağını çıkardıktan sonra çorabını ve eteğinide çıkardı.Eşyalarını kenara bırakarak.Verdiği tişörtü gitdikten sonra masanın üstünde duran ıslak mendilden alıp yüzündeki makyajı sildi.Doruk belindeki havluyla içeri girdiğinde gözü Eris'e takıldı.Kendi tişörtünü üstünde görünce garipsemişti ama çok yakıştığını inkar edemezdi.Eris Doruk'un banyodan çıktığını fark etmemişti.Doruk Eris'e yaklaşarak bir adım kala durdu.Eris arkasını döndüğünde Dorukla karşılaşınca biranda korktu.
"Çekil şuradan." Doruk Erisçe yaklaşıp gülümsedi.
"Teknede dediklerini bir daha söylesene." Eris nefes verip kenara çekildi.
"Yorgunum,uyumak istiyorum." Doruk gülümseyerek dolabın karşısına geçti.Baksır ve eşofman altı alıp tekrardan banyoya girdi.Eris yatağa oturduğunda Doruk çıkmıştı.Üzerinde hiçbir şey yoktu.
"Hadi yatalım."
Eris yorganı açarak içine giriyorken Doruk kolunu tuttu.
"Bu neden bu kadar morarmış?"
"Sürekli tuttuğun için olabilir mi?" Dedikten sonra yatağın içine girdi.Dorukta üstü çıplak bir şekilde yanına yattı.
"Donmak mı istiyorsun?Git üstüne bir şey giy."
"He,tahrik olduğundan değil yani."
"Doruk!"
"Neee?Seninde benden bir farkın yok yani."
"Sabır!" Dedikten sonra sırtını döndü Doruk'a.
"Ama bu haksızlık.Bana dön."
"Hayır."
"Erissss."
"Erissss."
"Erööössss."
"Hadiii."
"Eriiiiiiss."
"YETER!Sus.Tamam."
"Yess!"
"Salak." dedikten sonra Doruk'a döndü.Doruk Eris'i kendine çekerek boynuna koydu kafasını.Kokusunu içine çekti.
"Limonlu kekim beniim."
"Sus!"
"Eris,son bir şey istiycem.Gözlerimin içine bakarak bana'Benim Salağımsın.'der misin?"
"Dersem susucak mısın?"
"Evet.Evet!" Eris kafasını kaldırarak Doruk'a baktı.
"Benim.Salağımsın."Doruk gülümserken Eris tepkisizce ona bakıyordu.
"Oldu mu?"
"Her şeyden güzel oldu."dedikten sonra Eris'in dudaklarına minik bir buse kondurup gözlerini kapattı.Eris gülerek kafasını geri koyup Doruk'a iyice sokuldu.Hindistan cevizi kokusunu,mayıştığı kokuyu,içine çekti.

_______Bölüm Sonu_______
Okuyan herkese teşekkür ederim.Oy verenlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum.Hepinizi çok seviyorum İyi tatiller:*
Multi:Eris ve giydiği kıyafet.
Ve bir şey daha şuana kadar hiç yapmadığım şeyi yapıyorum şuan.Yeni bölüm +20 votede gelir*-*
Dipnot:Yazar dayanamayıp ekleyebilir ama siz yinede oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin*-*Seviliyorsunuz:*










SevgilerleYazarınız...

YAŞAYAN ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin