Bölüm-16

4 0 0
                                    

Eris, Doruk'un kendince(!) yapmış olduğu sürprizden sonra biraz dağılmıştı ve iki gündür doğru düzgün evden çıkmıyordu.Gerçeklerin yüzüne vurulması onun canını acıtıyordu.
"Bugün geliyor musun?" Burak'ın sorusuyla kafasını kaldırmıştı.
"Gelirim."
"Eris şey Oğuz bugün için önemli misafirleri olduğunu söylemişti seni istedi ama ben gitmesen daha iyi olur."
"Sorun değil,kaçta?"
"Akşam 9.Eris acaba gelmesen mi?Uğraşmasın yine seninle?"
"Bir şey olmaz dedim Burak ve şimdiden söylüyorum Ufaklık'a bu durumdan bahsetme!"
"Tamam.Ben gidiyorum o zaman." Eris kafasını sallamıştı.
Burak evden çıktıktan 10 Dakika sonra evin kapısı çaldı.
Eris söylenerek kapıyı açtığında Doruk'u beklemiyordu.
"Limonlu kekim."
"Ne var?"
"İki gündür seni doğru düzgün göremiyorum." Eris kapıyı kapatmadan içeri geçmişti.
"Bakıyım,hala yaşıyorsun Ufaklık."
"Bana kızgınlığın geçmedi mi hala?"
"Ne kızgınlığı?İstersen şuan sana trip attığımı söyle tam olsun."
"Ee olabilir sonuçta sende kızsın." Eris gözlerini devirip televizyonu açmıştı.
"Akşam işin var mı?"
"Var."
"Ne işi?" Eris kafasını çevirmeden gözleriyle Doruk'a sadece bir bakış atmıştı.
"Ama limonlu kekim şuan benim sevgilim olduğuna göre bana da söylemen gerekiyor." Eris seslice nefes verdiğinde Doruk gülümsemişti.
"O mevzu çok uzadı." Doruk'un yüzü düşerken Eris televizyonu kapatıp Doruk'a döndü.
"Bu şey nasıl bitirilir bilmiyorum ama her neyse bitsin." Doruk bir anlık üzüntüden öyle kalakalmıştı.
"Hey!Sana diyorum."
"Eris..Sen ciddi misin?Ama biz daha yeni..-"
"Biz diye bir şey yok Doruk." Doruk Eris'in ismini söylemesiyle işin ciddiyetini algılamıştı.
"Hayatıma nasıl ve neden girdin bilmiyorum.Evet bu şeyi senden isteyen benim ama vazgeçtim ben eski hayatımı istiyorum.Senden önceki." Doruk koltukta Eris'e yaklaşmıştı.
"Ama biz bunları konuşmuştuk.Ve sen farklılık istemiştim."
"İstemiştim.Hata yaptım.İstemiyorum."
"Fotoğraf olayı yüzünden böyle düşünüyorsun değil mi?" Eris seslice nefes verdi.
"Sana bir şey anlatmak neden bu kadar zor?Tamam yanımda mı dolaşıyorsun peşimden mi geliyorsun ne yapıyorsan yap ama bu sevgili muhabbeti kapandı tamam mı?" Doruk bir iki saniye Eris'in gözlerinin içine baktı.
"Niye bu kadar acımasızsın?" Eris yine nefes vermişti.
"Duygu sömürgüsü yapmaya başlama yine.Sadece bu son haftayı unut bu kadar."
"Of Limonlu kekim tamda bu duruma iyice alışmaya başlamıştım."
"İyi olmuş desene."
"Peki yine de sana aldığım hediyeyi verebilir miyim?" Eris hafiften gülmüştü.
"Ver Ufaklık ver."  Doruk cebinden küçük bir kutu çıkarıp kapağını açtı.İçinde dört yapraklı bir yoncadan kolye vardı.
"Böyle şeylere inanır mısın bilmem ama sana şans getirsin Limonlu Kekim." Kolyeyi kutudan çıkarıp Eris'in boynuna takmıştı.
"İnanmadığımı ikimizde biliyoruz bence.Şansı ne yapıcam onu da bilmiyorum ama." Bu sefer gülen Doruk'tu.
"Bu arada Limonlu Kekim böyle şeyler Ayrılalım diye konuşulur bilgin olsun."
"İyi lazım olursa kullanırım." 
"Akşam barda değilsin dimi?"
"Bir ara olucam." O sırada Doruk'un telefonuna mesaj gelmişti.Sessizce ağzından küfür mırıldandı.
'Siktir.'
Eris hiçbir şey dememişti.
"Benim gitmem gerek.Görüşürüz Limonlu Kek'im." Doruk giderken Eris kafasını iki yana sallamıştı.
Şöyle durup düşündüğünde eğer Doruk hayatında olmasaydı başka hiçbir meşguliyeti yoktu.Durumlardan çok haz etmese de onun yanında olması hoşuna gidiyordu.
Ayağa kalkarak evi toplamaya başladı.Burak da olmasaydı bu ev çoktan toz içindeydi.Ama yine de tozlanmıştı.
En iyisi bir temizlik yapmalıyım diyerek işe koyuldu.

İşi bittikten sonra biraz yatmıştı.
8 gibi kalkarak hazırlanmaya başladı.Temizlik bittikte sonra duş almıştı.Saçları hala hafif nemliydi ki o da zaten bunu istiyordu.
Dolabından siyah dar deri pantolonu ve ince askılı siyah göğüs dekolteli kısa büstiyerini aldı.
Üzerine giydikten sonra siyah önü açık stilettolarını da kenara koymuştu.
Saçlarına jöle sürerek geriye doğru taramıştı.Islak bir görünüm istiyordu.
Saçlarını yaptıktan sonra siyah bir göz makyajı yapıp kırmızı ruj sürdü.
Siyah ve kırmızı uyumuna bayılıyordu.
Kulağına orta boy gri halka küpe, bileğine ince bileklikler ,küçük yüzükler ve göğsünün arasına kadar uzanan ince bir kolye taktıktan sonra parfüm sıkıp çantasını almıştı.
Üzerine siyah deri ceketini de giydikten sonra ayakkabılarını da giydi.
Odasının ışığını kapatıp aşağı indi.
Anahtarlarını da aldıktan sonra evden çıktı.
Arabaya bindiğinde Doruk'tan mesaj gelmişti.
"N'apıyorsun Limonlu Kekim?"
"İşim var."
"Nerdesin." Barda olduğunu söylese geleceğini biliyordu ve şuan Oğuz'la uğraşmak istemiyordu.Çünkü laf edicekti ve Doruk'ta susmayacaktı.
"Burak'la özel bir işimiz var."  Yazıp gönderdikten sonra telefonu kilitlemişti.
Gazı kökledi.Yaklaşık 20 dk sonra gelmişti.
Arabanın anahtarını her zamanki gibi fırlatıp içeri geçmişti.
Girer girmezle Oğuz'la karşılaşmıştı.
"Vav.Eris güzel olmuşsun.Bugünki misafirlerimiz önemliydi,aferin." Eris yarım gülüp bakarak Burak'ın yanına gitti.
"N'aber?"
"İnanamıycaksın ama bugün temizlik yaptım."
Burak şaşırmıştı.
"Eğer sen yapmasaydın ben yapıcaktım." Eris gülerek oturmuştu.
"Bana viski versene." Burak viskiyi Eris'e uzattığında Eris yavaş yavaş içmeye başlamıştı.
"Ee kimin geliceğini biliyor musun?"
"Hayır.Söylemedi."
"Bu sana bulaşmıyor dimi artık."
"Yok."
"Elif'le nasıl gidiyor."
"Sanırım ayrılıcaz.Barmen olmamdan rahatsız olmaya başladı."
"Neden?Hiç mi bara gitmiyormuş?"
"Aman neyse zaten pek uyumlu değildik." Eris gülerek içkisinden içmişti.
"Şu sevgili muhabbetlerini de hiç anlamıyorum."
"Ee asıl siz Doruk'la?"
"Yok öyle bir şey.Eskisi gibiyiz."
"Ev artık çiçek olmuycak yani?"
"Umarım." Bu sırada Oğuz gelmişti.
"Eris.Bugünkü misafirler çok önemli bizim içki ve çerez servislerini ful sen yapıyorsun.Hatta biraz da yanımızda dur.Adamları etkilersin belki."
"Fazlası olmuyor artık biliyorsun dimi?"
"Biliyoruz biliyoruz.Zaten olamazda ortaklarım olucaklar belki."
"Anladım."
"Hadi göreyim seni.Geldiler bile." Oğuz kapıya doğru giderken Eris arkasını dönmüştü.
Gelen adamların arasında Tuna Kaya'yı görünce kaşları çatılmıştı.
"Bunun ne işi var?"
"Eris lütfen bugün olay çıkmasın." Burak'a cevap vermeden içkisini bitirdi.
Oğuz gelenleri bir masaya oturttuğunda Eris'e işaret yaptı.
Eris yanlarına gitti. Gözleri Tuna Kaya'yı bulmuştu.
"Ne içersiniz?"
"Hepimiz viski değil mi beyler?" Tuna konuşmuştu. Kafalarını salladıktan sonra Eris gitmeye yönelmişti ki Tuna seslendi.
"Eris?" Eris sertçe geri döndü.
"Evet?"Tuna tane tane ve Eris'in gözlerinin içine bakarak konuşmuştu.
"Benimki sek olsun." Eris bir şey demeden Burak'ın yanına gitti.
"5 viski 1'i sek." Burak hazırlayıp Eris'e verdiğinde Eris masaya götürdü.Oğuz'un isteği üzerine  orada beklemişti.
"Bu gece Eris de bize katılacak.O da buranın kurucularından sayılır." Eris seslice nefes vererek tam Tuna'nın yanına oturmuştu.
"Evet beyler.Teklifimi düşündünüz bence.Burayı %75 hisseyle 4'ümüz satın alıcaz sende %25 hisseyle burayı işletmeye devam ediceksin Oğuz Karel?" Tuna konuştuktan sonra diğer adam konuşmuştu.
"Yalnız.Bize verdiğin fiyatın %10 eksiğiyle.Çünkü burası biraz eski."
"Size verdiğim fiyat az bile.Buranın müşterisi çok oluyor özellikle de Eris'in çıktığı geceler." Eris şaşırarak Oğuz'a bakmıştı.
"Eris burada şarkı da söylüyor." Bu sefer Tuna Eris'e döndü.
"Hem buranın kadını hem de şarkısısın demek." Eris sinirle yumruğunu sıktı.
"Sadece bazı günler sahne alıyorum ve evet buranın müşterisi çok fazla.Doğum günü partileri de çok fazla yapılıyor."
"O zaman %5 eksik olsun." Oğuz gülerek Selçuk denen adama dönmüştü.Aslında bu gayet de yapmacık bir gülüştü.
"Yüzde 5'i bize çok mu görüyorsun Selçukcum."
"Tamam o konuyu ben hallederim." Tuna konuşmayı bitirmişti.
"Burayı neden satın almak istiyorsunuz?" Tuna hemen cevap vermişti.
"Aslında patronuna neden satmak istediğini sormalısın."
"Başka bir yatırım daha yapmayı düşünüyorum." Dedikten sonra Eris'e kaş göz işareti yapmıştı ama Eris onu umursamadı.
"Buranın çalışanları değişmeyecek değil mi?"
"İstersek değiştirebiliriz ama şuan da planlarımız arasında yok."
"Olmasında zaten." Tuna gülerek elini Eris'in sandalyesinin arkasına koymuştu.
"Sen hep burda olucaksın merak etme." Eris kafasını çevirip yerinde toparlanmıştı.
Diğer adamlar kendi aralarında konuşurken Tuna parmağıyla Eris'in saçıyla oynamaya başlamıştı.
Yavaşça Eris'in kulağına eğildi.
"Çok güzel kokuyorsun." Eris hızlı bir şekilde ayağa kalkmıştı.
"İçecekler aynı mı olsun?" Tuna yarın ağız sırıtarak bardağını Eris'e uzattı.
"Benim ki votka olsun."
"Bizimkiler aynı olsun." Eris hızlıca Burak'ın yanına gitmişti.
"Nasıl gidiyor."
"Orospu çocuğu.Yüzüne her baktığımda tüküresim geliyor."
"Ee ne oldu?Neden gelmişler."
"Buraya ortak oluyorlar." 
"Ciddi misin?" Eris cevap vermeden içecekleri söylemişti.
"Eğer bu gece kan çıkmazsa bil ki burada bir daha olay yaşanmaz." Burak gülerek tepsiyi Eris'e uzattı.
"Bir de Oğuz iti sahne işi çıkardı başıma."
"Boşver senin için daha iyi."
"Ne demezsin!"
Eris tepsiyi masaya koyduğunda oturmamıştı.
"Ben biraz diğerlerine yardım ediyim.Size afiyet olsun beyler." Eris tam gidicekken Tuna kolundan tutmuştu.
"Boşver.Onlar hallederler." Eris'in gözleri Oğuz'u bulduğunda Oğuz kafasını sallayıp duruyordu.
Kolunu kurtarıp yerine oturmuştu.
Ortada ortaklık işi olmasa çoktan bu masayı terketmişti.
Hoş onu da çok istemiyordu ama.
"İsterseniz Eris bugün size bir parça söyleyebilir." Eris içinden Oğuz'a küfürler ediyordu.
"Çok isterdim ama biraz hastayım."
"Tamam canım önemli değil.Artık buralardayız değil mi?" Tuna gülerek kadehini havaya kaldırmıştı.
Eris elini sıkmaktan avucu yara olmuştu.
"Sen içmiyor musun Eris?" Eris Tuna'ya bu sefer cevap vermeyip kafasını sallamıştı.
Tuna tekrar elini Eris'in sandalyesine koymuştu.
"Eris sahne lakabın var mı?" Eris yaptığı işi bile daha yeni öğrenmişken lakaptan bahseden Tuna'ya anlamsızca baktı.Bu sırada Oğuz cevap vermişti.
"Var tabi olmaz mı?Yaşayan ölü." Eris gözlerini devirerek kafasını başka yere çevirdi.Tuna'nın kendisine o kadar yaklaştığını kafasını çevirince anlamıştı.
Kaşlarını çatarak geri çekildi.
"İzninizle.Ben bir lavaboya gidiyim."
Eris Tuna'nın ne yapmaya çalıştığını anlamayarak hızlıca lavaboya gitti.
Yüzüne bir iki kez su çarptı.
Kuruladıktan sonra tuvaletten çıktı.Artık masa da oturmak istemiyordu ve oturmayacaktı da.
Tam tuvaletten çıktığı anda biri tutup Eris'i duvara yaslamıştı.Bu Tuna'ydı.
"N'apıyorsun."
"Biliyor musun küçük Eris.Ablandan daha güzelsin.." Eris Tuna'nın bileklerinden kurtulmaya çalışmıştı ama yapamadı.
"Siktir git Tuna.Benim ailemin adını ağzına alma."
"Olmayan ailenin mi?"
"Tuna!?Benim sabrımı zorlama."
"Shh.Sakin ol." Tuna tek eliyle Eris'in önce yüzünü sonra dudaklarını okşadı.
"Bırak beni!" Eris tam kurtulucakken Tuna bu sefer Eris'i çok sert bir şekilde itti ve dudaklarını birleştirdi.Eris onu itmeye çalışırken güçlü bir ses duyulmuştu.
"Lann!" Tuna dudaklarını ayırıp sesin sahibine bakarken Doruk ona bir yumruk çakmıştı bile.
"Orospu!" Eris Tuna'ya tükürdüğünde Doruk'un kolunu tuttu.
"Uğraşma.Yoksa daha fazlası olacak."
"Eris bırak kolumu.Öldürücem o piçi."
"Hey hey Ufaklık.Daha fazla ileriye gitme istersen yoksa bu işin sonu seni de bulur."
"Ben hiçbir şeyden korkmuyorum Kaya.Şimdi siktir git burdan."
"Erisciğim.Seni dinlemeye gelicem görüşürüz." Tuna el sallayarak giderken Eris anlamayarak Doruk'a döndü.
"Ne demek istedi bu?"
"Boşver işte boş boş konuşuyor.Sen iyi misin?"
"Doruk."
"Gerçekten önemli bir şey değil.Onun ne işi var burda?"
"İşi Oğuz'la.Sen benim soruma cevap ver."
"Hiçbir şey yok Eris!Asıl sorun o puştun seni öpmesine izin vermen." Doruk bağırmıştı.
"Ordan bakınca izin vermiş gibi mi duruyorum?!Ayrıca bana sesini yükseltme Ufaklık." Eris giderken Doruk kolundan tutmuştu.
"Haklısın.Eris,ben seni özledim." Doruk Eris'e yaklaştığında Eris'in dudaklarına eğildiğinde Eris önce geri çekilmişti ama sonra kendisi dudaklarını birleştirdi.
Öpüşmeleri sürerken ikisi de nefes nefese ayrılmıştı sonunda.
"Bu daha iyiydi." Dedi Eris hafif sırıtarak.
"Fenasın."
"Biliyorum."
"Ve başa belasın Limonlu Kek'im."
"Ve onu da biliyorum."
Ve tekrar dudaklarını birleştirmişlerdi..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YAŞAYAN ÖLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin