Okul çıkış saatine altı dakika kalmıştı. Hoca inatla kimsenin dinlemediği dersi yetiştirmeye çabalıyordu. Cam kenarının,önden üçüncü sırasında başımı masaya koyup kolumla da yüzümü kapatıyordum. Sıra arkadaşımın omzuma elini koyunca başımı sıradan kaldırdım.
"Kaç dakika kaldı ?".
Sol bileğime taktığım Adidas marka lacivert saatime baktim.
"Üç dakika. "
Masanın üzerinde duran kulaklığım ve mavi rotringimi çantama sokuşturdum. Sıra arkadaşım çoktan çantasını sırtına takmıştı. Öğretmen de pes edip masasına oturmuştu.
Hoparlörden gelen zil sesiyle tüm sınıf kapıya yığıldı. Ayağa kalkıp yanındakinin kapıya ulaşmasına izin verdim. Kapıda ki kalabalık azalınca çantamı tek omzuna takıp koridora çıktım.
Merdivenlerden aşağı inerken arkamda koşarak gelen birinin ayak sesleri yankılanıyordu. Arkama bakmadan hızlı adımlarla devam ettim. Çıkış kapısının önüne geldiğimde arkamda ki yavaşlamıştı.
Elini omzuna koydu. Elin sahibini görmek için başımı yana döndürdüm. " Artun ? ". Bir üst sınıftaki sessiz ve kimseyle muhatap olmayan biriydi. Daha çok yanlız kalmayı tercih ettiğini söylüyorlardı. Onun hakkında bildiklerim bi kadardı.
"Ne haber? ".
Neden benimle konuşmak istiyor ? Kimse bir alt sınıfla konuşmak istemez hem de benim gibi biriyle.
"İyiyim,bir sorun yok ya ? "
"Hayır bir şey yok sadece merhaba demek istedim."diye cevap verdi.
İsteksizce gülümseyerek "Tamam sana da merhaba. "dedim .
Kapının önünden onun sınıf arkadaşlarına biri bizi gördükten sonra gülerek yanımızdan geçti.
Gözlerimi devirerek Artun 'a baktım. "Sonra görüşürüz" dedikten sonra hızı adımlarla dışarı fırladı.Ardından bende dışarı çıktım. Artunun hızlı adımlarla okulun demir kapısına ilerledi. Sağ tarafta doğru dönüp gözden kayboldu. Karnım kısa bir gürültüyle beni uyardı.
Demir kapıdan çıkıp kaldırımın kenarına oturdum. Çantamı kucağıma alıp fermuarı açtım. Kenara sıkıştırılmış kağıt paraları aldım. Karnımı bugün dışarıda doyurabilirim. Yakınlardaki pizzacıya gitme fikri gayet cazipti.
Orta boy bir pizza ile kola siparişi verip teras katta hoşuma giden çift kişilik bir masaya yerleştim. On dakika içinde pizzam hazır olacaktı. Anneme kısa bir mesaj çektim. Daha işten çıkmamıştı. Ondan önce evde olacağıma söz verdim. Cep telefonumu bana bol gelen Arctic Monkeys baskılı hırkamın cebine koydum. Çantamda ki Stephen King romanımı çıkarıp kaldığım yerden okumaya devam etmek için arasına yerleştirdiğim kurumuş çiçeği aradan çektim.
Teresa çıkan merdivenlerden gülüşme sesleri yaklaşıyordu. Ufak bir oflamayla başımı kalabalığa çevirdim. Bizim sınıftaki kızlar topluluğu üstlerini değiştirmiş, iki kat makyaj yapmışlardı. Bana "Merhaba" dedikten sonra tam karşımdaki masaya oturdular. Sürekli bağırarak konuşmasalar oldukça sessiz bir yerdi. Saatime baktım. On dakikam dolmak üzereydi. Çantamı sandalyeye bırakıp pizzamı almaya indim.
Birkaç dakika içinde karışık pizzamı alıp terasa geri döndüm. Elimde tepsiyle şaşkınlıkla kalakaldım. Çantamın içindekiler yerlere dökülmüştü. Tüm eşyalarım dağılmıştı. Kızlar beni görünce daha da kahkahalara boğuldular. Tepsiyi bir kenara bıraktım. Yerlere dağılan eşyalarımı eğilip toplamaya başladım. Fotoğraf çekme sesleri geliyordu. Beni okula rezil edeceklerdi. Herşeyim ortalığa saçılmıştı. Ağlamamı güçlükle tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyü
Teen FictionIlk baslarda hikayem biraz sıkıcı olabilir ama konuya daha gecis yapmadim. Konu baslayinca gayet heyecanli olacak. hikayem ask ile ilgili degil . Dogaustu olaylar barindiracak. Asıl konum büyü ama bi bakarsınız baska seyler de araya girivermis. Hika...