.Bela.

124 17 7
                                    

  Nezarette bir saat geçirdikten sonra annem bizi almak için gerekli işlemleri yapmıştı. Gözlerinden evde yaşayacağım sorgu ve öfke krizinin ipuçları okunuyordu. Dudağım patlamis ve çenemde de yavaşça moraran bir bölüm vardı. Artun da ise patlamış bir kaş.

Pizzacının duvarına yaslanmış halde öylece etrafa bakınıyordu. Derin bir nefes alıp bu buluşmanın hata olduğu düşüncesiyle arkama dönüp eve gitme isteğiyle çatışıyordum. Artun benden hızlı davranarak çoktan yanıma kadar gelmişti. Sol elini başının arkasına koymuştu.

"Gelmezsin sanıyordum ?"

"Bende şimdi geri dönüyordum zaten. " Diyerek arkama dönüp yürümeye başladım.

"Nereye gidiyorsan gitme. "

Daha ilk buluşma ve bu romantizm nerden geliyor acaba? Bunu söylemeyecek kadar aklım başımdaydı neyseki. O lise son sınıf. Beni kullanıyor sadece.

Artun'a dönüp " Buluşma fikri iyi bir fikir değildi o yüzden şimdi eve gidiyorum."

Artun yüzüne yavru köpek bakışı yerleştirip " Bir küçücük şansa ihtiyacım var. " dedi.

" Tamam , sadece küçük bir şans . İyi değerlendir. "

İçimdeki küçücük ama yanan onunla gitme arzusu beni elegeçirmişti. Artun'ın gözlerine kocaman bir sevinç oturmuştu. "Haydi gidelim. " diyerek sırtımdan destekledi. Ters ters bakarak "Nereye? " dedim.

"Şansımı değerlendiriyorum."

Artun yolun karşısına ki motorsiklete doğru ilerledi. Kaskını geçirip bana baktı. Karşısında durmuş aval aval yüzüne bakıyordum. Tamam. Bir şey yok. Kask beni korur. Şimdilik.

Artun'ın arkasına oturup diğer kaskı geçirdim. Motor yaşça yerinden kalktı. Aynı hızla aşağı yola saptı. Git gide hızlanıyordu. İlk defa motora binmiştim ve hız yapma zevkini şuan yaşıyordum. Hatta daha hızlı olmasını bile istiyordum. Aklımda konuşup duran annem ise hemen yavaşlayıp eve gitmekte ısrarcıydı.

Artun daha da hızlanınca beline sıkıca sarıldım.

Oyun kulüplerinden birine gelmiştik. Bowling, bilardo, kart oyunları vs. Neden buraya geldikki sanki. Burası benim için uygun değil. Ayrıca bazı oyunların daha adını bile bilmiyordum. Artun belimden turarak aşağıdaki merdivenlere ilerletti. Basamakları inerken aşağıdaki yoğun ter ve havasızlık şimdiden rahatsızlık vericiydi. Beni kesin pazarlayacak. Diye düşünüp kendimce güldüm. İçeride poker oyunu ve bazı atari oyunları vardı. Bu bölümleri de geçerek içerideki kapılardan birine yöneldik.

" Beni nereye götürüyorsun?" diyerek Artun'a döndüm.

"Güven bana ." diyerek elimi tuttu.

İtiraz etmeden beni götürmesine izin verdim. Tanrım nasıl bu kadar saf oldum. Ben böyle biri değilim. Belki havaya parfüm yerine şu mariuhana falan tütsülediler.

Kapıdan içeriye girdiğimde gerçekten şaşırdım. Annemin en yakın arkadaşı Derya abla içerideki deri koltuklardan birine oturmuştu. Deri koltuğun karşısında büyük beyaz bir masa vardı. Duvara ise İstanbul boğazının yağlı boya bir tablosu asılmıştı.

Artun ve ben içeri girince Derya abla ayağa kalkıp yanıma geldi. "Hoşgeldin tatlım. Nasılsın ? "

Şaşkınlığımı üzerinden biraz olsun atarak cevap verdim. " İyiyim, sizi burada görmek şaşırttı." Dedim.

Derya kısa bir kahkaha atarak"Evet,burada küçük bir işim vardı. Artun sen çıkabilirsin. "

Durum iyice karmaşıklaşıyordu. Derya abla Artun'ı nereden tanıyordu ki ?

Artun Derya ablayı dinleyerek dışarı çıktı. Burada olmamalıydım. İçimde kötü bir his vardı. Derya abla beni yanındaki deri koltuklardan birine oturttu. Yüzündeki samimi gülümseme ciddiyete dönüştü. Söylediklerini anlayamıyordum. Sanki onun önünde tuğladan duvar örülmüş oradan bana bağırıyordu. Etraf ise dalgalanıyordu. Derya yanağıma düşen bir saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırıdı. Ve açılan yanağıma sıcak bir öpücük kondurdu. Etraf hala dalgalanıyordu.

BüyüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin