Flashback : Annabeth
1 HAFTA ÖNCE
- Athena!!! Nerdesin ... Nereye gidiyoruz , neler oluyor?!!
Lanet olsun nasıl buraya geldim ben. Burdan geçmemiş miydim . Anlamıyorum bu kadar önemli ne olabilir ki!! Işık ...
-Anne nerdesin???
Saatlerdir bu tuhaf labirentin içinde nerden geldiği belirsiz bir ışığı takip ediyorum.. Ve o lanet ışık bir anda kayboluyor! Çıldırıcam!! Athena benimle konuşmak istediği önemli bir şey olduğunu söylemişti. Beni buraya yönlendirdi sadece ışığı takip etmemi söyledi .Hala neden bu labirent gibi tapınağın içinde dolandığımı bilmiyorum. Bunun bir tuzak olabilme olasılığı beni korkutuyor. Athena çok önemli demişti, kampın tehlikede olduğunu.. Belki Athena değildi Athena nın kılığına girmiş bir şey...
Artık hiçbir şey göremiyordum. Etraf tamam karanlıktı.
-Üzgünüm Annabeth seni buraya getirmek istemezdim ama yalnız kalabileceğimiz tek yer burasıydı.
-Athena ! Ben...
-Dinle beni ve yanıtla ...nerde olduğundan kimseye bahsetmedin öğle değil mi?
-Hayır!!! Önce sen beni dinle... Athena olduğuna nasıl inanıcam bunların hepsi bir tuzak da olabilir. Ayrıca Athena nın konuşmak için böyle bir yer seçeceğinden kuşkuluyum ! Her yer örümcek ağı kaynıyor.
-Sorguladığın için seni suçlayamam ! Sahiden kötü günler yaşıyoruz. Burası bu yüzden konuşmak için en iyi yer.Kimse benim burda olduğumu düşünemez.
-Kendini göster!!!
Sessizlik.. Sonsuza kadar sürecek gibi gelen sessizlik .. Yalnızca örümceklerin ayak sesleri...Aniden etrafı dolan ışık patlamsıyla kendime geldim. Athena bütün ihtişamıyla karşımda duruyordu. Geniş bir kütüphanenin tam ortasında duruyordum. Duvarlar değişik sembollerle doluydu...Bilmediğim sembollerle. Sanki her şey lanetliymiş gibi bir hisse kapıldım. Artık hiç bir şeyden emin değildim. Tek emin olduğum Athena nın gerçek olduğuydu. Kalkanı elindeydi bu kesinlikle oydu. Ayrıca hiç bir yaratık bir tanrı formunda bu kadar uzun süre kalamazdı.
-Umarım artık ikna olmuşsundur.
- Nerdeyiz biz?
-Nerde olduğumuz önemli değil ne kadar az şey bilirsen o kadar güvende olursun. Artık başka soru yok konuşmamız gerekenler var.Şimdi ilk soruma gelelim...
- Evet kimse bilmiyor. Yalnızca Percy ye sizinle Olimpus taki tapınakların iç mimarisini tartışacağımızı ,uzun sürebiliceğini söyledim.
-Şüphelenmiyeceğine emin misin?
-Evet eminim zaten iç mimariden bahsetmeye başladığım anda '' Tamam ben hiç o işe karışmayayım.'' dedi. (Yosunkafa keşke şimdi burda olsan uff..)
-Güzel !O zaman konuşmaya başlayabiliriz. Senden dikkatli olmanı istiyorum. Kampa yakın zamanda biri gelecek...Bir kız . Onu izlemelisin. Onun ailesinin kökleri benim en eski düşmanlarıma kadar dayanıyor. Ellerinde benim yaptığım, düzenlediğim tüm bilgi ağını yok edecek ... Bizi yok edecek ... beni yok edecek bilgiler var. Benim bilmediğim kitaplarla ve sırlarımla dolu bir kütüphane. Yalnız benim değil tüm Olimposluların sırlarını gizleyen... ONLARIN AMACI BENİ YOK ETMMEKK...Bu kız kehanettin bir parçası . Saklı olan saklı kalmalı ve güvenli ellerde olmalı. Bazı bilgi ve sırlar da herkesin iyliği için açığa çıkmalı(yalan !!Athena nın tek amacı şeytani planını uygulamak ve en büyük düşmanını ayakları altına alabilmek için kızını ikna etmek) O kız bunun anahtarı. Yalnızca bu işte benimle olduğunu ve zamanı gelince bana sadık olacağını bilmeliyim . Sen benim sahip olduğum en değerli evladımsın Annabeth.
-Ben ... emin değilim . Daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım. Kampın tehlikede olduğunu sanıyordum.
-Öyle zaten çocuğum ... Eğer onları durdurmazsak herkes tehlikede. Percy ile bir geleceğin olmasını istediğini sanıyordum.
-Bu konuya onu karıştırma!!! Yardım edebilirim ama önce sorularımı yanıtlaman gerek.
-Devam et .
-Bu ailenin köklü olduğundan bahsetmiştin . Madem bu bilgiler uzun süredir onlardaydı. Neden şimdi?
-Kehanetteki çocuk bu yüzyılda dünyaya geldiği için... Kehanete göre bu çocuk benim ve tüm mükkemmelliğin sonu olacak. Söylesene sen de istemez miydin Annabeth ... Tamamen kusursuz bir dünya inşaa etmeyi.. Bu ancak o bilgilerle mümkün.
-Bu kehanet tam olarak nasıl ve o kız kim?
-Sabırlı ol öğreneceksin , her şey zamanla ortaya çıkacak.
-Ne yani bunun olabilmesi için yani... Kusursuz Dünya nın o kızın ölmesi mi gerek.
-Hayır tatlım tabiy ki hayır... Onca savaş ve dökülen onca kandan sonra artık kimsenin ölmesini istemiyorum.
-Öyle mi peki kızı yardım etmeye nasıl ikna edeceksin.
-Sen o kısmı bana burak canım. Benimle misin? Seninle birlikte inşaa edeceğimiz kusursuz dünyayı bir düşün. Percy ve bütün sevdiklerinle tadacağın kusursuz mutluluğu...
- Percy den hoşlanmadığını sanıyordum ?
-Hala hoşlanmıyorum. Sadece yaptığın onca şeyden , kazandığın onca savaştan sonra mutlu olmayı hak ettiğini düşünüyorum. Senin için mutluluk Preseus Jackson sa bunu kabullenmem gerek sanırım.
-Tamam yardım edeceğim ama benim bir kukla olmadığımı unutma . Kendi aklım var ve hala kararları ben vereceğim.
-Tamam. TEK ŞART bundan kimseye bahsetme ne konuşmadan ne de o kızdan anlaşıldı mı?
-Kimseye söylemeyeceğim.
-Güzel !! Güvenimi boşa çıkarma.Yine ışığı takip et . Seni çıkışa yönlendirecek başka hiçbir yere sapma!! Bu önemli!!
Athena nın bir baykuşa dönüşüp ortadan kaybolmasını izledim. Yine ben ve şu lanet ışık baş başaydık. Koridor hiç bitmeycek gibiydi. Bir yol ayrımına gelince durdum ,ışık da durmuştu. Yaklaşık 3 saat olmuştu ve hesaplarıma göre daha 1 saatim vardı. Melez kampındaki gizli geçitlerden başlamıştım. Bu geçitler eğer doğru yolu takip ediyorsan her yere çıkabiliyordu.
Biraz ilerledikten sonra kalktım ve geçitlerden birine ilerledim. IŞık ilerlemiyordu . Bu tuhaftı . Çantamı sırtıma taktım ve diğer geçide döndüm . IŞIK aniden parladı ve ilk baktığım geçide yöneldi. Bu da neydi şimdi.. DÜŞÜN .. düşün.. Çanta ! Acaba olabilir mi EVET doğruydu ışık bilgiseyarımın konumuna göre hareket ediyordu. Bu durumda çantamı bırakıp etrafa bir göz atabilirdim.
Her ne kadar burdan nefret etsem de Athena nın benden bir şeyler sakladığını düşünüyordum.El fenerimi çıkardım . Lanet şey çalışmıyordu. Dadelus un (yanlış yazım için sorry) bilgiseyarını kaybettiğimden beri yeni bir tanesini kullanıyordum. Belki el fenerini çalıştırmamda yardımı olabilirdi. Tanrıya şükür çalışıyor! Çantamı yere bıraktım ve ters geçitte ilerlemeye başladım. Aynı semboller yine duvarlara kazınmıştı . Fakat bunlar kanla yazılıydı. Sunağa yaklaşıyor olmalıydım. Sunaklarda genelde kurban verilen kişinin bir heykeli bulunurdu.
Böylece kimin tapınağında olduğumu anlayabilirdim. Tahminlerim doğruydu. Önümde bütün kir pas ve örümcek ağlarına rağmen kusursuz etkileyiciliğe sahip bir heykel duruyordu. Athena nın heykeli . TABİ ATHENA ELİNDEKİ DEĞİŞİK YABA İLE GÜLÜMSEYEN BİR DENİZ TANRIÇASI OLSAYDI!!!! Bu da neydi böyle... Yabası duvardaki sembollerden biri miydi acaba ..Hayır ben bu sembolü bir yerden biliyorum... Koridordan gelen ışık zayıflamıştı. Acaba Athena anlamış mıydı. Hançerimle parmağımı kestim ve sembolü elime çizdim ... Lanet kalem ve kağıdı çantada bırakmıştım . Bunun pek akıllıca olmadığını geç farkettim ne yazık ki. UMARIM KAN BİR SORUN YARTMAZ YANİ SEMBOLLLERR DUVARA DA KANLA YAZILI... UFF her neyse bu lanet yerden çıksam iyi olacak.Çabuk olmalıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Seas Daughter
FanfictionHer gerçek bir gün ortaya çıkar. Eleyna Gilbert sıradan 16 yaşında bir kızdı . Ta ki o güne kadar . Melez kampı ve annesinin ölümü onun için yeniydi ama korkmuyordu!!!! O annesini öldüren caniden intikamını alacaktı!!! Babasından ...... Poseidon dan...