Ormanda Yalnız

521 16 8
                                    

Annemin ismimi haykırmasıyla uyandım . Arabada uyuya kalmıştım. Dün akşam annem acilen evden uzaklaşmamız gerektiğini söylemişti .Soru sormama fırsat vermeden yola koyulmuştuk.Etrafımı incelemeye başladım arabamız çam ağaçlarıyla çevrili dar bir

yolda durmuştu. Hava kararmak üzereydi.

"Anne burası nere..."

Ani bir gök gürültüsüyle titredim .

"Sana her şeyi anlatacağım . Sadece gelene kadar biraz sabret !!!"

"Nereye gelene kadar ???"

Ve yine şu lanet gök gürültüsü .

"Elena ben gelene kadar içeride kal . Az sonra dönerim ."

"Ama nereye gidi... !!"

Kapı kapandı ve annemin arkasından bakakaldım .

Ne zaman başlamıştı bütün bu deli saçması olaylar . Evet iki hafta önce bir Cumartesi akşamı. Annem Mary Gilbert CIA in tanınmış ajanlarından biri. Şifre kırma ve strareji uzmanı (!) Genelde, hayatında en değer verdiği şey olan mesleği hariç pek bir şeyle ilgilenmeyin biridir. Tipik ajan . Eve geç gelirdi .Az konuşurduk. Bana yalnızca eğitimim için zaman ayırırdı . Onun dışında onun için bir hayalettim ! Ona sık sık babam hakkında sorular sorardım . O ise babamın , hayatında yaptığı en büyük hata olduğunu söyler dururdu.Bizi bırakıp gitmiş ....

İşte o Cumartesi akşamı da bir şekilde bu konuyu açmayı başardım . Konuşma her zamanki gibi kavgaya dönüştü . Ben ne kadar bir açıklama istesem o benden o kadar gizliyordu . Sinirlendim ve aniden yer sarsılmaya başladı ne olduğunu anlamamıştım .

Evdeki tüm su boruları patladı ve yerde küçük bir gölet oluştu. O günden sonra pek konuşmadık !!!

Ama ne olduysa o günden sonra her gün evde başka bir felaket gerçekleşiyordu .

Dışardan gelen çığlık sesi beni şimdiki zamana döndürdü !!!

Bu yoksa......

Arabadan hemen çıktım . Ormanda deli gibi koşmaya başladım. Karşılaştığım manzara hiç iç açıcı değildi . Karşımda bir filin iki katı büyüklüğünde üç boynuzlu bir Gergedan duruyordu. Annemin elind Daha önce hiç görmediğim bir hançer vardı . Canavar boynuzlarını anneme geçirdi. Annemin yerde yatan suletine bakarken kafam zonklamaya başladı . İşte yine oluyordu . Her yer sarsıldı . Canavar neye uğradığını şaşırmıştı.Anneme doğru koştum elime bir şey tutuşturdu . Ağzından kanlar akıyordu .

Boğuk bir sesle "Kampa git orda güvende olursun .Seni seviyorum "dedi. Bağırmaya başladım

"Dayan .....Annne!!!"

Elimde parlayan metal bir yüzük duruyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum !!

Silah silaha ihtiyacım var dedim kendi kendime .

Yüzük sanki düşüncelerime tepki veriyormuşcasına bronz bir kılıca dönüştü . Hoş bir tabanca fena olmazdı diye düşündüm . Tamam şansımı zorlamamalıyım . Sarsıntı hafifletmişti . Canavar kendine geliyordu!!!

Hızla bir ağaca tırmandım . Canavar saldırdı . Boynuzları ağaca saplandı . Bunu Fırat bilip üstüne bindim . Kafasına kılıcı geçirdim ve kılıçla kayarak canavarın gövdesine kadar indim . Ani biri ışık patlamasıyla yere yapıştım . Canavar toza dönüşmüştü .

Ayağa kalkmaya çalıştım .

Kahretsin başım...... Annem de dahil her şey bulanıklaştı ve tekrar yere yapıştım . En son hatırladığım bir dizi turuncu tişörtlü gencin tepemde dikildiğiydi . Sonra her şey karardı ...!!!

The Seas DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin