-Second-

458 53 10
                                    

Duyduğu cümle ile kalakaldı, Chanyeol. Uzun zamandır kilitli tuttuğu geçmişin kapıları 'klik' sesiyle açılmıştı sanki. Sırtındaki Baekhyun'un varlığına biraz daha sıkı tutunup ruhuna hucüm etmeye çalışan geçmişi kovalamaya çalıştıysa da, duyduğu ikinci cümle, kapıları sonuna kadar açmıştı.
"Sen hep terkedilen olacaksın hyung. Benim dışımda."
Jongin'in gittikçe kısılan sesi, başka bir sesi gün yüzüne çıkarmıştı. Bu ses tüm maziyi sinema perdesine taşıyor ve tekrar oynatıyordu. Chanyeol'ün göz bebeklerine yansıyan ışıkta o sesin sahibi hayat buluyordu lakin daha gençti çok daha genç.
Jongin, hıçkıran sesin sahibine yaklaşmış olmalıydı, Chanyeol'ün kulakları ayakkabı sesi duymuştu. "Seni asla terk etmeyeceğim. Beraber olacağız, ölürken bile."

20 yıl önce

Chanyeol, yeni taşındıkları evin sokağında birlikte oynayan ikiliyi görüyor. Kahkahaları kulaklarına ulaşırken onların yanına gitmek için minik ayaklarını oynatıyor. Ya kabul edilmezse? Aklında bu düşüncenin korkusu ile minik adımlar atmaya devam ediyor.
Junmyeon, kendisine yaklaşmakta olan çocuğu fark ettiğinde onun yeni komşuları olduğunu da anlıyor. İlerde bile insanın içini ısıtacak gülümsemelerinden birini, yeni çocuğa sunuyor.
"Buraya gel."diyor elini uzatarak. Chanyeol önce şaşırsa da sonra tutuyor, kendine uzatılan eli. Sıcak, sımsıcak ve elini saran büyük avuç. Chanyeol, Junmyeon'un gözlerine bakıyor. Sıcak, sımsıcak ve ruhunu sarıyor.
"Bu benim kardeşim."diyor Junmyeon, Baekhyun'un elinden tutarak. "Adı Baekhyun. Ben de Junmyeon. Senin adın ne?"
"B-ben Chanyeol."diyor ve boşta kalan elini Baekhyun'un eline sarıyor.
Ayakta,eller kenetli. Chanyeol, iki avucundan kalbine doğru yayılan sıcaklığı hissediyor. Kalbi iki katı oluyor.
Ve sonra aniden çemberin içine giren minik adım yüzünden tüm büyü bozuluyor, Chanyeol'a göre. Esmer bebek küçük avuçlarını Junmyeon'a uzatıp o kollara alınmak istediğini belirten sesler çıkartıyor ve Junmyeon onu reddetmeyip kollarına alıyor.
Chanyeol, içini saran soğukluğu bastırmak ister gibi boşta kalan eliyle de Baekhyun'un elini tutuyor. Eski sıcaklık olmasa da, sıcaklık tekrar hâkim olduğunda daha yeni tanıdığı bu sarışın oğlanı kollarından tutup uzağa çekiştiriyor. Ardından Junmyeon ve kucağındaki Jongin'i bırakarak.

15 yıl önce

Okulun kapısından giren Junmyeon'u gördüklerinde, yaptıkları işi bırakıp ona doğru koşuyorlar. Chanyeol ve Baekhyun. Junmyeon, kollarını iki yana açıp onları kucaklarken söylenmeyi de ihmal etmiyor.
"Chanyeol-ah, daha fazla uzamaya devam edersen kimin büyük olduğu anlaşılmayacak."
Chanyeol, büyüğünün serzenişlerini duymazdan gelip ona tekrar sarılıyor, kolları arasına hapsederek. Onu hissederek.
"Yah, abime böyle sarılmayı kes." Baekhyun, kıskançlıkla büzdüğü dudaklarını öne sarkıtıp Chanyeol'ü ayırdığı bedene sarılıyor. Abisi ile neredeyse aynı boyda olduğu için kollarının arasına kolaylıkla yerleşiyor.
"Neden buradasın, hyung?" Soruyor, Baekhyun.
"Öğretmen Jung, derslerin hakkında konuşmak için çağırdı. Ben de gelmişken sizi göreyim, dedim."
Chanyeol, iki kardeşin üzerine kollarını dolayıp beş yıl önceki sıcaklığı iliklerine kadar hissederken büyü tekrar bozuluyor.
Jongin'in "Junma Hyung!" haykırışı, tüm büyüyü bir duman gibi dağıtıyor, Chanyeol'a göre.
Junmyeon, diğerlerinin kollarından çıkıp kendisine doğru koşan esmer bedene kollarını açıyor. Henüz oldukça narin olan bu bedeni özenle kucaklayıp kollarını ona sarıyor.
Baekhyun gülümserken Chanyeol somurtuyor ve Junmyeon, dönüp de arkasına baktığında, uçuşan yapraklardan başka bir şey göremiyor.

10 yıl önce

Baekhyun, öfkeyle volta atmaya devam ederken Junmyeon, onu neyin bu kadar öfkelendirdiğini bilmiyor.
"Ne oldu, Baekki?"
"Neden hyung, neden Chanyeol ile aramı bozmaya çalışıyorsun?"
Junmyeon, Baekhyun'un ağzından öfkeyle patlayan cümlenin şaşkınlığı ile bir kaç saniye kalakalıyor.
"B-ben, bunu asla yapmam Baekki..."
Baekhyun, volta atmayı bırakıp abisinin gözlerinin içine bakıyor.
"Hyung, madem öyle. Neden dün Chanyeol beni almaya geldiği halde, ona onunla gitmek istemediğimi söyledin ve sen gittin?"
Ellerini öne uzatarak durumu anlatmaya çalışıyor, Junmyeon.
"Hayır, sen uyuyordun ve ben, senş uyandırmak istemedim. Chanyeol de o konsere gitmek için heyecanlıydı ve-"
"Yeter, hyung." diye kestirip atıyor, Baekhyun.
Koltuğun üzerinde duran çantasını alıp kapı eşiğinde bekleyen Chanyeol'ün elinden tutup gidiyor.
Neyi yanlış yaptığını düşünüyor, Junmyeon. Ama asıl yanlış olan şeyin Chanyeol'ün kıskançlığı olduğunu bilmiyor. Dün Jongin ile ilerlerken kendisine seslenen Chanyeol'ü duymamasının bir sonucu bu. Chanyeol, onu kardeşi ile vuruyor.

5 yıl önce

"Baekhyun-ah, gitme..." diye fısıldıyor, Junmyeon. Dolu gözleri kardeşinin eşyalarını yerleştirmesini izliyor, acıyla.
"Abartma, hyung. Alt tarafı üniversiteye yakın bir eve yerleşiyorum." Baekhyun'un sesi öylesine soğuktu ki Junmyeon'un bedeni titriyor.
"Beraber gidebiliriz. Burdan çok sıkılmıştım, zaten. Hem yalnız kal-"
"Yalnız olmayacağım." diye kestirip atıyor, Baekhyun. "Channie de benimle olacak."
"C-channie? Chanyeol?"
Baekhyun, bakışlarındaki soğukluğu abartmadan ve bir veda dahi etmeden çıkıyor, kapıdan.
Chanyeol, onları izlerken kalbindeki sıvıyı görmezden geliyor. Eğer Junmyeon, Jongin'i hayatından çıkarmış olsaydı ve Chanyeol ona 'benimle kal' dediği zaman, Jongin'in yalnız olduğunu söylememiş ve ona gitmemiş olsaydı, şimdi yalnız kalan kendisi olmayacaktı.
Bunların kaynağı Jongin idi, Chanyeol'a göre.

1 yıl önce

Chanyeol, iki tarafta duran iki kardeşe bakıyor. Bir yanı Baekhyun'la kalmak isterken diğer yanı Junmyeon'a gitmek istiyor.
Baekhyun'a bakıyor. Ondan giderse, ona dönemez bir daha, biliyor.
Junmyeon'a bakıyor. Ondan giderse, daima ona dönebilme imkanı var, biliyor. Baekhyun kendisiyle olduğu müddetçe Junmyeon, hep gelmek zorunda kalacak. Çünkü Baekhyun'un aksine o, kardeşinden asla vazgeçmez.
Sonra Jongin düşüyor, aklına. Onun Junmyeon'la olduğu düşüncesi beynini vuruyor. Paylaşmak zorunda kalmak... En nefret ettiği eylem. Oysa Baekhyun sadece onun. Giderse, dönemez.
Arkasını dönüyor, Junmyeon'a, kendinden bir parçayı bırakarak. Ve 20 yıldır hep yaptığı gibi onu tek başına bırakarak her defasında Junmyeon'un affetmesine rağmen bırakarak gidiyor. Biliyor ki, Baekhyun onunla olduğu müddetçe Junmyeon da onunla olacak.

Chanyeol, geçmişten sıyrılıp şimdiye döndüğünde, Junmyeon'un ağlayan ve konuşurken kesilen sesini duydu. Jongin'in ona yaklaştığını duyabiliyordu ve bir kaç gün önce Jongin'in dediklerini hatırladı.
"Bana Junmyeon'u getir." demişti kısaca. "Yoksa Baekhyun'a vereceğim zararı tahmin edemezsin. Ve eğer ona bir zarar gelirse Junmyeon'u da sonsuza kadar kaybedersin."
Şimdi anlıyordu ki her şeyin suçlusu Chanyeol'ün içindeki kıskançlık ve bencillikti. Junmyeon'un Jongin'le olmasını istemiyordu. Ama asıl olan şey Baekhyun'un da Junmyeon ile olmasını istemiyordu. İkisini bile birbirinden kıskanıyordu. İki kardeşi birbirine düşman etmişti.
Jongin'in sahip olduğu tek şey sevgiydi. Junmyeon'un sahip olduğu sevgi ve Chanyeol onu da istemişti. Jongin'in bu halde olmasının nedeni kendisiydi. Junmyeon'un acı çekmesinin ve yalnız kalmasının...
Baekhyun'u güvenli bir köşeye bırakıp alnından öptü ve gerisin geri koşmaya başladı.
Kendisini Junmyeon'un önüne attığında, ona son bir kez sarılmayı diledi. Ondan af dileyebilmek ve sevdiğini söyleyebilmek için kısacık bir anın olması için Tanrı'ya yalvardı. Pişmandı.
Silah sesi kulaklarını sağır etti.
Kurşun göğsünü delip geçti.

Devam edecek...

Same Old √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin