-Final-

538 58 22
                                    

Hayatım boyunca hiç sevilmedim. Öz annem benden neden o kadar çok nefret etti bilmiyorum ama sokağa bırakılacak kadar kötü bir şey yapmış olamam değil mi? Yoksa dünyaya gelmiş olmam zaten yaptığım en büyük hata mıydı?
Üvey annem beni hiç sevmedi ve o sevmediği için babam da sevmedi. Öz babam, beni hiç sevmedi.
Son nefesime sahip olduğum şu ana kadar Tanrı'ya hiç inanmadım. Çünkü ona yalvardığım hiçbir şeyi açık olan avuçlarıma koymadı. Hiçbir şeyi. Ama şimdi, ölürken anlıyorum da aslında bana istediğim her şeyi vermişti ve ben, asla doymak bilmediğim için hiç vermemiş gibi gelmişti. Oysa kollarında ölmek üzere olduğum bu adam, beni sevmişti. Bana değer vermişti ve ben arkamı dönüp gittim. Daima.
Sana son kez sesleniyorum, Tanrı'm. Ve ilk kez teşekkür ediyorum. Teşekkür ederim ki ona son kez seslenebileceğim bir an bahşettin.

Chanyeol, sağ göğsünü delip geçen kurşunun ardından boşalan kanlara göz ucuyla bakıp üzerine eğilmiş adama odakladı, gözlerini.
"Ağlama hyung..." diye fısıldadı. "...ağlama ve beni dinle."
Junmyeon, kaskatı kalmış, sadece gözyaşlarının akıp gitmesine müsade ediyordu. Yere düşme sesi duyduğunda, Jongin'e baktı. Silah elinden düşmüş, ağzı yarı açık kalmıştı. Dizlerinin üzerine düştü.
"Ben... bu zamana kadar... yaptığım her şey için... ö-özür dilerim, hyung." Chanyeol, ağzından kan boşalması için biraz bekleyip devam etti. "Bunu ölürken anlamam geç oldu ama... ben... beni... affet... Seni ç-çok sev...i...yo-"
Bitti.
Bitmişti.
Chanyeol'ün gözleri, söylenmemiş sözlerin, tamamlanmamış kelimelerin ağırlığı ile açık kalmıştı. Son canlılık emaresi olan bir damla yaş yanağından aşağı süzüldü, Chanyeol'ün. Junmyeon, onun gözlerini eli ile kapatırken fısıldadı.
"Ben de, Yeol. Ben de, seni çok seviyorum."
Junmyeon, can olmayan bedeni usulca yere bıraktı ve kollarını göğsünde birleştirdi. Alnına düşen saçlara son kez dokunup elini soğumaya başlayan yanağına sürdü.
"Uğrunda savaştığın hayat, bu."
Junmyeon, Jongin'e baktı. Aklını kaçırmış gibi görünen çocuğu süzdü. Ne olmuştu ki? Zaten öldürmeyi göze almamış mıydı?
"Jongin?" dedi sertçe.
Jongin, başını kaldırıp büyüğe baktı. Beş dakika öncesinin cesareti yoktu. Korkak bir çocuğa dönmüştü.
"Onu değil..." Fısıldadı. "Böyle olsun istemedim."
Junmyeon, ağzını açtı. Bir şey söyleyecekti ki Jongin'in ardındaki gölgeyi fark etti. Usulca süzülen yerdeki tabancayı eline alan gölge.
Gözleri açıldı, Junmyeon'un. Henüz dinmiş kalp atışları tekrar süratle atmaya başlamıştı. Söyleyecekti. Eğer gölge, ondan hızlı davranıp tetiği çekmemiş olsaydı, söyleyecekti.
Jongin, dikkat et!
Diyemedi.
Jongin, hissetmiş gibi ayağa kalkıp döndü ve sonra yığıldı. Boylu boyunca yığıldı yere. Gömleğinden süzülen sıvıya dokundu parmaklarıyla. Gözlerinin önüne getirdi. Gülümsedi.
Eli, cansızca yanına düştü.

Junmyeon hyung... Düşündü Jongin, Junmyeon hızla yanına koştuğunda. Sana asla zarar vermezdim. Asla! Ama eğer hep anlattığın o cennete gidecektiysek, o zaman ölüm korkunç olmayacaktı. Şimdi sensiz ölüyorum ve seni bekleyeceğim. Beni daima beklediğin gibi seni bekleyeceğim.
"Hyung... Öldüğünde... Beni... Bul... Lütfen..."
Çünkü sensiz olmak istemiyorum.
"Seni...orada...bek...le...ye...ceğim."
Daha güzel bir yaşam isteyeceğim, Tanrı'dan. Mükemmel gülümsemeni hep görebileceğim mutlu bir yaşam.
"H-hoşçakal... Seni... Sevi... Yo... Ru-"
"Hayır, hayır! Uyan Jongin!"
Tanrı, ikisine de sözlerini tamamlama fırsatı vermemişti.
Junmyeon, haykırışlarının fayda vermediğini anladığında, onu da diğerinin yanına bıraktı ve ayağa kalktı. Yüzleşme vakti. Ona döndü.
"Neden?"diye fısıldadı. "Neden Baekhyun?"
Baekhyun, elindeki silahı yere attı ve abisine doğru yürümeye başladı.
"Biz, ikimiz, hyung mutluyduk." Durdu, sallandı. "Sen ve ben." Yürümeye devam etti. "Ne zaman hayatımıza onlar girdi, biz mutlu olamadık."
Baekhyun, kendisini Junmyeon'un kollarına bıraktı. Ağlıyordu.
"Üzgünüm, hyung. En başından sadece seninle olmalıydım."
Ne demeliydi ki? Kollarını küçüğüne sardı. Saçını okşadı.
Polis sirenlerini duydular. Birilerine baktılar. Junmyeon, kardeşini tuttu ve depodan çıkarmadan önce ölülere baktı.
"Hyung, beni bırakma. Seni seviyorum."
Junmyeon, bakışlarını onlardan aldı, en değerlisine baktı. "Ben de, Baekhyun. Ben de seni çok seviyorum."
Tanrı, ikisine de cümlelerini tamamlama fırsatı vermemişti. Cümlesini tamamlayan Baekhyun'du.
İki kardeş, bir parçalarını ölü bırakarak depodan çıktı.

Hatalar varsa affola...

Same Old √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin