1.yıl sonra
Bir yıl önce hayatımın dönüm noktası olan bu anının şu anda yeni hayatımın ve okulun ilk gününde aklıma gelmesi mükemmel bir ironi, olmakla birlikte berbat bir başlangıç. Kafamı iki yana sallayıp bu düşüncelerimden kurtuldum ve saate baktım. 7:30'du ve ben gitmeye hazırdım. Tahminen babam hala uyuyordu dün akşam hastanede nöbete kalmıştı. Büyük ihtimalle eve 1-2 saat önce gelip yatmıştı. Bende onu rahatsız etmeden çıkmaya kara verdim. Gelince beni neden uyandırmadın Azra, kahvaltı hazırlardım Azra diye söylenerek kızacağına eminim ama olsun varsın. Babamın sinirlenince domatese dönen yüzünün aklımda canlanmasıyla gülümsedim.
Yavaş ve sesiz adımlarla çantamı ve motorumun anahtarlarını odamdan alıdım. Ses çıkarırım bir yere çarparım diye ayakkabılarımı ve kaskımı alıp kapıdan çıktım. Hızlıca siyah botlarımı merdivende giyip motoruma koştum. Özlemiştim Gölgeyi evet, evet kabul ediyorum motorumun bir ismi var ve daha dün onu gördüm ama o benim yaşadıklarımdan sonra kendim için istediğim tek şeydi. Kaç gece babam hıçkırıklarımdan rahatsız olmasın diye Gölge'ye binip annemin yanında ağladığımı bilseniz sizde onun bir isminin olmasını garipsemezsiniz. Çünkü benim boş bir mezarda saatlerce ağladığıma sadece o motor şahit. Tıpkı boşanmak üzere olan çiftlerin 'ah şu koltuğun dili olsa da anlatsa her şeyi' dediği gibi bende sadece Gölge'ye bakıp aynı cümleyi kurabilirim.
Kaskımı başıma geçirip Gölge'ye bindim, 22 dakika sora okula varmıştım. Normalde okula 13 dakika da varırdım da Gölge ile biraz uzun yoldan gelip hasret gidermiştik. Okulun kapısı açık ve önümde de öğrenci olmadığı için durmadan okulun içine girdim. Benim motorum dışında otoparkta 5 araba daha vardı. Evet okulda 28'e yakın öğretmen var desek bu oldukça az ve komik bir sayıydı. Öğretmenlerin 5'i dışında hepsinin toplu taşıma aracı kullanma olasılığı kaçtı acaba.
Bu teorime gülerek Gölge'nin üstünden indim. Öyle filimlerdeki motor kullanan kızlar gibi kaskımı çıkarıp saçımı savurdum. Havalı olsun ya da herkes bana baksın diye değil yemin ederim. Kaskımı içinde saçım eğer örgülü değilse kask tokaya çarpıp aşağı itiyor ve benim saçlarımı çekiyordu. Her ne kadar dikkat çekmek istemesemde nerdeyse bahçenin yarısı yani okulun ilk günü olduğu için ve yağmur yağmadığı için nerdeyse okulun yarısı gözlerini dikmiş bana bakıyorlardı. Bakışlarda nerdeyse her duygu vardı ama en çok 'merak' baskın görünüyordu. Eski Azra olsa utanıp okula giresiye kadar kafasını kaldırmaz ve sınıfa giresiye kadar ayakkabısını alırken fark etmediği bir çok özelliğini keşfederdi. Tabi dediğim gibi o eski Azra'ydı.
Kaskımı koluma takıp motorum anahtarlarını ceketimin cebine koydum. Tamam kabul ediyorum Gölge çalınırsa kafayı yerim o yüzden anahtarımı kendimden uzaklaştırabileceğim şeylerin içine ya da yerlere koymamaya dikkat ediyorum. Biliyorum delinin tekiyim ama normal olanda bu değil mi ? Insan biraz deli olmazsa hayattan nasıl zevk alır ki...
Bu okul çok tekin bir okul olmamasıyla nam saldığı için yeni kızı herkesin garipsemesi doğaldı bence o yüzden insanların bakışlarına aldırmadan yürümeye devam ettim. Önce müdürün odasına uğramam gerekirdi. Tabi bu okul normal bir okul olsaydı. Ne anormalliğini mi gördüm ? Dün e-mail hesabıma okuldan, ders programım ve sınıfımın hangisi olduğuna dair bir mail almam yeterli bir neden bence. Tamam değişik bir sistem ama bir anlamda çok hoşuma gitti okulun çağımızın kolaylıklarından faydalanması bence hem mantıklı hem de etkileyici. Diğer bir olay ise okul kapısından girdiğimizde karşınıza tabelalar, öğle normal yön gösteren tabeladan bahsetmiyorum. Şu kart postalların arkasındaki rengarenk okları yamuk yumuk şirin tabelalardan bahsediyorum. Ya okulun bir havuzunun olması her okul başkanın vadidir 'okula havuz yaptıracağım' bu okulun okul başkanı kimse sözünü tutmuştu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
Literatura FemininaHayatımızda "işte bu benim dönüm noktam" dediğimiz hayatımızı değiştiren olaylar vardır. İşte bu benim dönüm noktam...