1.Bölüm "Sahip oldukların?"

109 9 3
                                    

Sessizlik.

Uzun süredir devam eden bağırışların ardından gelen boğulma hissi bedenimi ele geçirmişti.İnsanın bir süre sonra alışkanlık kazanması gerekmez miydi? Bu korkunç gürültüden arkaya bakmadan uzaklaşması ve hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam etmesi? Olmuyordu işte.Ben içimde yaşattığım o kırılgan kişiyi her gün bu kavgalarla besliyordum.Böylece o küçük ve her şeyden korkan kız yaşamaya devam ediyordu.Elimde olmadan sıkıntıyla iç çektim.Bana azap gibi gelen her şey gün geçtikçe çoğalıyor gibiydi.Her seferinde bedenim daha da yıpranıyordu.Ruhumdan bahsetmek gibi bir uğraşa giremezdim çünkü kırık parçalarını tekrar tekrar birleştirmekten usanmıştım.Neden bilmiyorum ama bunu yapmaktan da vazgeçmiyordum. Sanki bir umut biri beni bu şeyden kurtaracaktı.Bu düşünce şizofrence gülmeme neden oldu.

Kendimi kandırıyordum.

Kimse gelmeyecekti.

Ben o küçük kızı içimde besleyerek büyütmeye devam edecektim. Birgün bunu yapmaktan vazgeçersem kendimden de vazgeçmem gerekecekti ki şuan için bunu düşünmek imkansızdı. Ben sert yapımdan asla vazgeçmezdim.Çoğu kişinin benden korktuğunu varsayarsak bununla yaşayabileceğime kesinlikle önceden karar vermiştim.Kabuğuma çekilip kendimi saklamak çocukluğumdan beri benim kişiliğimi oluşturmakla kalmıyordu.Etrafımda benimle birlikte yok olup gitmişti.Kendim kadar suçlamam gereken kimse yoktu ailem dışında.Çocuk yaşımda çoğu kavgaya maruz kalmış olgunlaşmıştım.

Yani kendimce.

Çevremdeki herkes beni şımarık ve bencil bilirdi.Kıskanç ve huylarımdan kaynaklı olarak erkeklerle düşüp kalkan.Her ne kadar insanların çenesini kapatmak istesem de bunun kendi sınırlarımın dışına çıkmak kadar zor olduğunu biliyordum.Öyle biriymişim gibi davranmaya alışmıştım. Küllerinden yeni bir Anka Kuşu doğmuştu.Her seferinde daha güçlü ve hiç bir beklentisi olmayan biri oluyordum.Bu kendimi sadece küçük toz parçalarına emanet etmek olsa da hayatım bunu gerektiriyordu ama Anka Kuşu'nun hala içinde öldüremediği bir kişilik vardı.Sesli bağırışlardan korkup dolabının arkasında kulaklarını kapatarak ağlayan o küçük kız.Onun o kimsenin duyamadığı sessiz çığlıkları attıracaktı kalbini.Üstüne yenisi etkilendiği anda büyüyecekti içimde.Ta ki bu cehennemden kaçıp kurtulana kadar.

"Anisa?"

Kapım çalındığında aynadaki cılız bedenimi izlemeye bir son verip "Ne var?" diye seslendim.

İşte yine başlıyoruz.

Her kavganın ardından 'iyi misin?' soruları.Bunu o lanet şeyi yapmadan düşünselerdi belki de o küçük kız kendi içinde mutlulukla yaşayacak ve hiç bir sıkıntı yaratmayacaktı.

"Hazır mısın? Alkın geldi."

"Evet." Kapı açılıp yanıma gelirken saçlarımın ucundaki buklelere şekil vermeye devam ettim.Demek ki bu sessizliğin nedeni Alkın'ın gelmesiydi.Müstakbel damat adayları!! Her ne kadar içimdeki şeytan bile bu durumdan sıkılsa da bazen bazı şeyleri hiç yaşanmamış olarak kabul etmek daha kolaydı ki öyle yapmakta rutin bir şeydi benim için."Bir sorun var mı canım?" derken yüzü düşüyordu ama hiç aldırmadan kafamı 'hayır' anlamında salladım.

''Gerçekten moralimi alt üst etmenizi artık sıkıntı etmiyorum'' dedim gözlerimi sayısız kez devirirken. ''Buna gerek kalmıyor çünkü baştan aşağıya sıkıntılısınız.''

''Anisa bu-''

Güldüm.''Hiç hoş değil mi? Bir de benim yerimde olmayı dene.''

Aynadaki kıza son bir kez bakıp somurttuktan sonra annemi arkamda bırakarak merdivenlerden aşağıya indim. Babam beni gördüğü an yapay bir gülüş yapıştırdı suratına.O an ona birkaç iğneleyici söz söylemek istedim ama büyük ihtimalle bunu sayısız kez içimde yapmaktan kurtulamayacaktım.


 DALYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin