- 4 -

104 8 2
                                    


Sıkıntılı ve acı dolu haykırışların boğuk sesini anımsatacak şekilde bir nefes çekti içine. "Bunun hayalini bile kuramazken...Kahretsin!"Gerginleşen yüzünü sıvazladı ve danışmadaki kadına baktı.O adamın hakkında birşeyler bildiği belliydi.O adam.Ne demeliydi ona? Daha önemlisi, neyiydi o adam?Hayatında ilk defa gördüğü adama,baba mı diyecekti?İçinin burkulduğunu hissetti.Annesi de yoktu fakat, babası başkaydı.Onun varlığı bile şuan iyi hissettiriyordu.

Artık ayakta kalamayacağını düşünerek kendini lobideki deri koltuğa attı.Gergin vücudunu rahat bıraktı ve birkaç saniyeliğine gözlerini dinlendirdi.Bir an aklına Casandra geldi.Aşkın bu duygudan ne kadar zayıf kaldığını farketti.Bir an kendinden tiksindi.Sanki...sanki gözlerini kapatan eller çözülmüş gibiydi.Yıllardır gözlerini tutan ellerin yumuşaklığı,elleri çekmemesini emrediyordu ona belki de.Ellerin ardındaki renkli dünyayı unutmuş,kendini siyahın derin kuyusuna hapsetmişti.İçindeki ses Nicolas'a alaycıl bir kahkaha attı. Gerçekten bu kadar aptallaşmış mıydı? Bu kadar mı büyülemişti aşkın sinsi güzelliği onu? Babasını unutturacak kadar güçlü müydü bu fazlalık duygu?Richard her zamanki gibi haklı çıkmıştı yine.Richard...evet evet.Onu bulup hemen anlatması gerekiyordu bunu.O mutlaka bir yol bulurdu.

Koltuktan kalkıp usul adımlarla merdivenleri çıktı. Tam Richard'ın kapısına vuracakken daha birkaç saat önce konuştukları aklına geldi.Ama Richard böyle şeylere pek alınmazdı.Ama o, alınganlık gösterisi yapıp fedakar arkadaş rolunu Richard'a teslim etmişti her defasında.

Sonunda cesaretini toplayıp kapıyı çalmaya karar verdi.Kapıyı çaldı fakat Richard'dan ses yoktu.Bir kez daha çaldı,ve bir kez daha.Vazgeçip aşağı indi.Danışman kadına doğru yürüdü."Benim yanımda olan adam, Richard'ı hiç gördünüz mü?"Kadın düşünür bir hâl üstlendi ve konuşmaya başladı:"Şu yemyeşil gözlü olan mı?" Dış görünüşe çok dikkat eden biri olduğu belliydi zaten."Evet evet. Gördünüz mü peki?" "Siz gelmeden önce buraya bir not bıraktı.Beni soran olursa verirsin demişti.Burada olacaktı bir saniye."deyip masanın üstünü aradı.Büyük defterin üzerindeki küçük sarı kağıdı ona uzattı.

"Merak etme bir yere kaybolmadım. Kısa bir işim var halledip gelirim."
Ne işi olabilirdi ki durup dururken?

Biraz olsun her şey normalmiş gibi davranabilmek pahasına oturduğu yerden doğruldu ve önündeki büyük sehpadan bir gazete aldı.Haberleri okudukça içi daralıyordu.Insanlar katlediliyor, kaçırılıyor, tecavüze uğruyordu.Onca kötü ve iğrenç şeyler yaşayan insanların yanında kendini şımarık bir zengin çocuğu gibi hissetti.

Geldiğinden beri kaybolduklarında gezdiği yerleri saymazsak tabi, Brooklyn'i hiç dolaşmamıştı. Biraz dolaşıp deniz havası almayı planladı ve cüzdanını almak için odasına çıktı. Cüzdanını ve ceketini kaptığı gibi merdivenlere yöneldi.Tam ilk adımı atacakken Casandra'yla çarpıştı ve ani bir hareketle düşmemesi için belini kavradı. Casandra da o korkuyla kollarını omzuna atmıştı.Şaşkınlıktan kocaman açılan gözleri gözlerine kenetlenmişti. Hızla alıp verdiği sıcak nefesi yüzünü okşadı. Kahverenginin en koyu tonu saçları her zamanki gibi açık ve dalgalıydı.Kirpikleri yukarı doğru olabildiğince kıvrılmıştı ve dudakları her zamanki gibi kıpkırmızıydı. Dudağının alt kenarındaki beni asla kusur olmamıştı. Nicolas her zamanki gibi hayranlıkla izliyordu onu. Bu anı bitirmek istemese de ellerini belinden usulca çekti.Casandra da ona uyarak ellerini omzundan düşürdü. Nicolas biraz gerileyerek aralarına mesafe açtı."Özür dilerim."Sesi boğuk çıkmıştı. Casandra'nın yanından geçerek koşar adım merdivenleri indi. Casandra arkasında bakakalmıştı. Dudağı büzüldü ve gözleri doldu.Bırakıp gittiği adamı görünce hüzünlenmek aptallık değildi de neydi? Koluyla gözlerini ovuşturup odasına girdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kırık KadehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin