Sabahın saatleri denizin huzurunu en güzel şekilde iletiyordu sanırım.Yürüyüşümüzün keyifli anlarını geçirirken altımızdaki kum etrafa saçılıyordu. Ahenkli dalgalar birbirlerini kovalarken onların üstünden yürümek keyif verici. Hemde yanınızda en iyi arkadaşlarınız varsa.
Fakat en iyi olmaları huzuru bozma gibi durum olmadığında açıklamıyor.
Finn dalgaların üzerinden atlarken etrafına su ve kum saçmasından başlayabilirim mesela. Josh, Nadyaya yalakalık amaçlı yaptığı hareketleri saymıyorum bile. Gerçi Nadya bunalara karşılık tam puan sırıtıyordu.
Sanırım bu tabloda köşede bucakta ben var olmalıyım. Evet, evet bakın orda ayaklarının ucuna bakan hani. Eğlence sıfatından uzak,ufak tefek olan.
Finn şak diye kuma oturup "Bence bara felan gitmeliyiz, orda bana piliç bakarız hem" diye öneri sundu. İlk öneri belki fena olmayabilirdi ama ikinci seçenek pek ilgi alanım değildi.
En sakin ifademle "Orası bayan galerisi değil Finn, belki bilmende fayda olur" dedim. Yüzü asılmıştı, ama düşüncesinden vazgeçtiği pek sayılmazdı.
"Bence güzel fikir, hem yoğun günümüz ardından eğlenmişte oluruz." dedi Nadya. En mantıklı bara gitme nedeni olarak Nadya'ya aklımdan ona ödül töreni düzenledim. Ama sadece ben ve aklımla.
Akşam buluşmaya karar verip evlerimize dağıldık.
Belki eğlenmeyi bilmeyişimdendir belki de sıkıcılığımdan dolayı bar ve o tür yerlere giden birisi değilim. Çok saçma olacaktır ki arkadaşlarım kişiliğimin tam tersi çıktı. Belki bir umut yeşerir ve beni sıkıcı kuyumdan çekip kurtarırlar. Yani umarım.
Eski sokakların sakinliği içerisinde yürürken okuduğum kitabın karakterini düşündüm. İki kanadı olan özgür ruhlu cesur bir oğlan. Tanrının katlarını koruyan bir melek ve çok da yakışıklı bir erkek. Kitapta anlatılışına bile hayran kalı-
Düüüüüüüüt
Ani bir korna sesiyle gerçek dünyayı farkettim ve tam karşımda üstü açık safari jipinin durduğunu gördüm. Tanrıya şükürler olsun ki o kocaman jipin içerisindeki şoför benim ufak bedenimi farkedebildi.
Hızlıca sola doğru ilerledim ve kaldırıma çıkıp arabanın önünden çekildim. Jip yavaş yavaş hareket etti ve tam şoför koltuğunu görebileceğim açıda durdu. Uzun ve yapılı, kumral ve kıvırcık, açık ten renkli ve ela gözlü bir silüet bana uzunca baktı.
Bakışlarının ardından "Daha dikkatli olmalısın tatlım." dedi ve hızlıca uzaklaştı. O neydi öyle?
Beni soyarmışcasına bakış atması yetmezmiş gibi bir de 'tatlım' diyor. Sensin tatlı.
Tüm öfkemle hızlıca dükkanımızın önünden geçtim ve evimize ulaştım. Anahtarlarımı kapının deliğine soktum fakat kapının açılmış olduğunu fark ettim.
Kapıyı sakince açtım ve ses çıkarmadan komidinin üzerindeki şamdamı aldım. Karşıma ne çıkacağını düşünmeden koridorda yavaşça ilerledim. Korkuyordum. Hemde feci halde.
Eleştirileriniz için teşekkür ederim. Lütfen en ufak bir şey bulduğunuzda yazın. Kendimi geliştirmem için gerçekten önemli.
Tüm sevgimle x
