Bölüm 2

102 25 12
                                    

Saatler geçtikçe uykum geliyordu fakat uyuyamayacağımıda biliyordum. Sandalyeden kalkıp aynaya baktım. Gözlerimi altı mosmordu. Yürüyen bir hayalete benziyordum. Üstümdeki beyaz elbiseyle bacağımdaki sıyrıklar 'Hayalet Kız' kombinimi tamamlıyordu.
"Bunun daha kısası yok muydu Tess?" dedim elbisenin eteklerini çekiştirerek. Tess göz devirmekle yetindi. Ona döndüm
"Gerçekten gelmek zorunda mıyım?"
Tess üstüne gece mavisi göğüs dekoltesi baya abarabartılmış olan uzun bir elbise giymişti.
"Keşke bende uzun bir elbise giysem" diyerek iç çektim. Tess sonunda cevap verdi
"O üstünde kalacak, ayrıca gelmek zorundasın uyumuyorsun zaten" dedi Tess elindeki bakır rengi ayakkabıları uzatırken
"Hayır, hayır" diyerek ayakkabıları aldım
"Gerçekten bana inanmıyorsun değil mi Tess?"
Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım
"Orelia yaşadıklarından ve yaptıklarından sonra sana benim bile inanmam çok zor. Sadece bir kabus gördün ve izler ondan oldu öylemi? Çılgın peygamber seni öldürmeye çalıştı?"
Dişlerimi ve elimi sıktım
"Önceden yapıyordum! Bunu inkar etmedim hiçbir zaman! Güçlü olmadığımı biliyorsun ama hayatımı yeni düzene sokmuşken neden böyle birşey yapayım Tess?! Sen uyandırmasan o kadın beni gerçekten öldürebilirdi! Nasıl kanıtlanabilirim ki?"
Göz yaşlarımın ardı arkası kesilmezken yaraların olduğu yere biri tekrar vururmuş gibi hissettim.
"Tamam tatlım lütfen sakinleş. Lütfen"
Tess bana sarılıp teselli ederken hala inanmadığını adım gibi biliyordum.
-
Heryer sigara izmaritleri, bira şişeleri, viski şişeleri, uyuşturucu bilmemneleriyle doluydu. Polis olsam hepsini döve döve evlerine götürürdüm. Dışardan bakıldığında dumandan başka birşey görünmüyordu. Göz devirip ablama döndüm
"Tess sen buna parti diyorsunda bura bildiğin kerhane"
Tess göz devirdi
"Kaç kere gittin?" dedikten sonra masum bir ifadeye bürünüp
"Sam'in burada olduğunu duydum"
Evet gerçekten buraya bir erkek için gelmiştir. Etrafa bakınıp tanıdık birini görmeyi diledim ama son bir kaç aydır hiç arkadaşım kalmamıştı. Kapıdan içeri geçerken şiddetli bir müzik ve uğultu vardı.
"Buradan duysam sesimi bağırmazlar be!" diye bağırdım ve kahkaha attım. Kimse duymamıştı şükürler olsun sesimi ben bile zor duymuştum. Gülmekten gözümden gelen yaşı silerken ablama baktım yok olmuştu. Ona da gülüp müziğin ritmine ayak uydurdum. Sıkıcı olmaya başlayınca tuvalete gitmeye karar verdim. Evde olanlar yüzünden makyajını düzeltme zahmetine girmemiştim. Barmenin olduğu tarafa gidip
"Tuvalet ne tarafta!?" diye yırtındım. Adamın dudak okuma yeteneği oluşmuş orda dura duraki hemen anladı ve üst katı gösterdi. Ona teşekkür edip yukarı çıktım. İlk kapıyı açmakla kapamam bir oldu. Onların yerine ben kıpkırmızı olmuştum. Birden tuvalete gitme isteğim kaçtı. Yaşadığım şoku atlatıp kapıya tekme attım ve "iştahım kaçtı!" diye bağırıp kaçtım. Kusma isteğimle beraber aşağı döndüm içecek bişe almaya çalışırken içim ürpertiyle titredi. Etrafıma baktığımda psikolojik olarak herkesin bana baktığını hissettim. Gerçekten sınır bozucuydu. Yada gerçekten herkes bana bakıyordu.
Müziğin sesi kapanınca gözlerimi büyütüp diyecek bişe bulmaya çalıştım. Ortam çok sessizdi derhal bişe söylemeliyim diye düşünüp Ağzımı açtığımda arkamdan bir kadın sesi
"O kızı bana bulun" dedi sakince. Tanıdık gelen sese dönünce büyük bir sinirle titredim
"O küçük fareyi kendi ellerimle öldürmek istiyorum"
O gerçekti. Benim burada olduğunu nerden biliyordu? Benden ne istiyordu?
Kadının ellerinin arasındaki fotoğrafa baktığımda ecel terlerimi dökmeye başlamıştım bile. Kadın fotoğrafı aşağıya atınca fotoğraf tam ayaklarımın önüne düştü. Gözlerimi kıstım. Cidden elindeki tek fotoğrafım bu muydu?

Uzun ve sıkıcı olduysa özür dileriz ama sonraki bölüme olayları başlatacağı inş. Sorularınızı veya yorumlarınızı esirgemeyin hikâyeyi size göre devam ettirelim

OreliaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin