Bölüm Başlangıç

83 10 1
                                    

" Huzur...
Huzurun tanımı, senin yanın olsa gerek. Ne zaman sen kokan cümleler duysam, dudaklarımda gülümseme beliriyor.
Yanaklarım kızarmaya başlıyor, kalp atışlarım hızlanıyor...
Seni gördüğüm zaman kelimelerin bittiği, solukların kesildiği zaman. Karanlığın aydınlık ile bütünleştiği zaman.. "

Gülümsedim.
Her zaman yaptığım işti bu. Senin yanında dudaklarım düz çizgi haline gelemiyordu bile. Elinin hemen yanında duran kahvemi avuçlarımın arasına alarak masada duran çiçeğe baktım. Gözlerine bakmaya dahi utanıyordum. Beni farklı dünyalara çekiyordu.

" Çok romantiksin luhan. " Seohee kağıdı zarfa geri koydu ve dalgalı saçlarını kulağının arkasına doğru götürdü.

Sanki her şey ağır çekimde ilerliyordu. Dalgalı saçlarından gelen bu kokuyu ciğerlerime iyice çektim. Oldukça garip görünüyordum belkide ama kendime engel olamıyordum.

" Ama seninle konuşmam gereken şeyler var. " Kapanan gözlerim tekrar açılırken o güzel yüzüne tekrar tekrar baktım ve bir kez daha kalbimin teklediğini hissettim.

" Benimle ne konuşacaksın ? "

Pembe dudaklarını araladı ve derin bir nefesi ciğerlerine doldurarak arkasındaki sandalyeye yaşlandı.

"Luhan biliyorsun... " Dudaklarına odaklandıkça onları tatmak istiyordum. Dünyanın sonuna kadar kokusunu çekip, dudaklarını dudaklarıma hapsedebilirdim. O kadar güzel görünüyordu ki, söylediği sözleri bile sonradan kulak vermek zorunda kalmıştım.

"... Luhan dinliyor musun ? " gözlerimi dudaklarından sözlerine çevirdim.

" O-Oh elbette. "

" Diyorum ki; bu ilişki daha fazla yürümüyor, burada bitirelim. "

" Kimin ilişkisi bitmiş ? "

" Yine aynısını yapıyorsun ?! Beni dinlemiyorsun bile. " Kaçırdığım birşey olmalıydı. Tekrar derin bir iç çekti ve çiçekleri önüme doğru itti. Elindeki yüzüğü masaya koyarak ayağa kalktı. Onunla birlikte bende ayağa kalkmıştım.

" S-Seohee bir sorun mu var ? "

" Luhan, ayrılalım tamam mı ? Belki bu ikimiz içinde daha iyi olur. Sana gerçeği söyleyeceğim, başka birinden hoşlanıyorum ve o bana değer veriyor. Şu geldiğimiz yere bir bak ! Yine aynı yer. Burada çalışıyorsun diye her seferinde beni buraya, randevuya getiriyorsun. Bitti tamam mı, bu kadar... " Çantasını aldı ve bahçenin çıkışına doğru ilerledi. Bir an duraksayıp arkasını döndü. Güneşin yüzüne vuruşu bile baştan çıkartıcıydı.

" Lütfen numaramı sil ve beni bir daha rahatsız etme. Seni görmek istemiyorum. "

Kalbime bir ağrı saplanmıştı ve her nefes almamda vucudumun her bir köşesine yayılıyordu.

Buna ne ad veriliyordu ? Bu ne acısıydı ? Güneş bile, seohee burayı terkederken kararmaya başlamıştı. Dudaklarının arasından çıkan sözler canımı yakıyordu. Yere düşen damla ile gökyüzüne baktım. Bu yağmur değildi, yanaklarımdan süzülüyordu.
Derin titrek bir nefes aldım ve elimi kalbime doğru götürerek nefes almaya çalıştım.

Hoşlandığı biri vardı ve ona, benim verdiğimden daha fazla değer veriyordu. Gözlerimin önünden iki yılda yaşadığımız tüm anılar film şeridi gibi geçmeye başlamıştı.

Bir karede bana pasta yediriyor, diğer karede ise; uykulu bir şekilde sırtıma binmiş yokuştan çıkıyorduk.

Sonra ilk öpücüğümüzü gördüm. Gözlerinin içi gülüyordu, yanakları pembenin en koyu tonuna bürünmüştü...

Ve sonra her yer karardı.

Belkide bir rüya görüyordum. Hayır, bu bir kabus olurdu. Rüya renkli ve güzel olurdu.

" H-Hey iyi misin ? " Jin kolumdan tutarak sırtımı okşamaya başladı.

" Uzaktan sizi izliyordum ve olanları gördüm, üzgünüm. "

" K-Kalbim ağrıyor. " Ellerim titremeye başlamıştı. Jin beni tutarak süslü masalardan birine taşıdı ve sandalyeyi yanıma çekerek oturdu.

" Bak, hemen böyle karamsar olma. Belki bu sizin için daha iyi olacak luhan. "

" Ben daha iyi olmak istemiyorum. Ben onu istiyorum. " bir yandan sırtımı okşamaya devam ediyordu.

" Sinirli olduğunu biliyorum, kırıldın..."

" Bana birinden hoşlandığını söyledi. " ellerimi masaya koydum. Kollarımda güç kalmamıştı, isteğim dışı hareket ediyordu.

" Onu unutmanı sağlamalıyız. " daha fazla kendimi tutamayarak ağlamaya başlamıştım. Gözlerimden yaşlar yağmur gibi boşalıyordu. Başımı iki yana salladım ve dudaklarımın arasından çıkan hıçkırığa izin verdim.

" İstemiyorum, istemiyorum ! "

" Seni hiç gitmediğin bir yere götüreceğim. Sana yeni arkadaşlar bulacağız. " Başımı kaldırdı ve gözlerimin içine baktı.

" O seni hak etmedi luhan. Sen daha iyilerini hak ediyorsun ! Sana yeni çıtırlar bulacağız ve sen onu unutacaksın. "

Yanaklarımdan akan yaşları sildi ve gülümsedi.

" Bu gece seni biraz dağıtacağız dostum ! Seni bu şehrin en kıyak yerine götüreceğim. BAY MORUK'a gidiyoruz. "

BAY MORUK ?

An Unexpected LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin