Bölüm 1

129 9 6
                                    

Dönüm Noktası

...Keyifli Okumalar...

Bölüm 1

Bugün yılbaşı. Herkes sevdikleriyle beraber... Ailesi, akrabaları, arkadaşları... Herkes eğlenerek vakit geçiriyor. Yeni bir yıl; yeni umutlar, yeni hayaller demekti benim için. Ben çok hayal kurarım. Ama öyle her yerde değil. Evimiz dağlık bir yerde. Evimizin üç sokak yukarısında bir tepelik var. O tepelikten bütün şehir ayaklarına serilir. Denizin yeşille ve gecenin karanlığıyla birleşmesi, benim hayal dünyama giriş yapmam demekti.

Hayallerim. Öyle uçuk kaçık hayaller kurmam. Aslında hayalde demeyelim. Sadece istekler. Kira vermediğimiz bir ev, benzini için para biriktirmediğimiz bir araba. Bunlar olsaydı olurdu. Bunlar olsaydı gerçekten hayal diyebileceğimiz şeyleri düşlerimde canlandırırdım.

Dört kişilik çekirdek bir ailem vardı. Annem, babam, abim ve ben. Annem ve babam yılbaşı olduğu halde çalışıyorlardı. Çalışmalarına rağmen kiramızı zar zor veriyorduk. Hurda -dedemden kalma- bir arabamız vardı. Dediğim gibi Ayaz'la birlikte benzini için para biriktiriyorduk. Biriktirdiğimiz parayla mazot alıp haftada bir kere abi kardeş dışarı çıkıyorduk.

Ayaz. Benden bir yaş büyük. Abim, annem, babam, arkadaşım, sırdaşım... Annemle babam ben kendimi bildim bileli çalışırlar. Benim yanımda hep Ayaz vardı. Zaten ilkokula başlarken Ayaz'la birlikte başlamıştık. O, benim hep sıra arkadaşımdı. Her zaman okul birincisidir. Ben derslerimi hep ondan geçindiririm.

Ayaz dışardan -18 yaşında olmasına rağmen- 22 yaşında gözükür, ama içi -bana karşı- 40 yaşındadır. Her zaman çok olgundur. Ona neden bu kadar olgun olduğunu sorduğumda "Hayata karşı dik durabilmem için olgun olmam lazım." Deyip geçiştirirdi.

"Ada!" düşüncelerimden kurtulmamı sağlayan tandık ses Ayaz'ın sesiydi. Omzumun üstünden elinde siyah poşet bulunan Ayaz'a baktım. Üstünde her zaman giyindiği siyah kabanı, altında ise kot pantolonu vardı. Saçları her zamanki gibi özenle havaya dikilmişti. Gülümseyerek bana bakıyordu. Gülümsemesine karşılık gülümsedim ve önüme dönüp kafamı demirliklere koydum.

"Yine hangi sevgilinden ayrıldın ya da neyin hayalini kuruyorsun." Botlarından çıkan gıcırtılı ses yaklaşıyordu. Yanıma geldiğinde "Yana kay." Dedi. Hafif geri gidip ayaklarımı demirliklerden çıkardım. Ayağa kalkmadan kendimi yana kaydırdım ve demirliklerden ayaklarımı sarkıttım.

"Sadece düşünüyorum." Dedim. Ayaz yanıma oturup ayaklarını -benim gibi- demirliklerden sarkıttı ve siyah poşeti arkamızda bulunan sırt çantamın yanına koydu.

Alayla "Sen onu yapabiliyor muydun?" deyince koluna dirseğimle vurdum.

"Ayaz zaten bunalmışım bide sen üstüme gelme! Yemin ederim tüm bunalmışlığımı çok konuşarak senden çıkartırım. Ayağını denk al ona göre!" ellerini ağzına götürdü ve tekrardan alayla "çok korktum." Dedi. Hiçbir şey demedim ve gözlerimi devirdim.

Aradan -tahminlerime göre- 15 dakika geçmişti. Biz bu 15 dakika boyunca hiç konuşmamış sadece önümüzde bulunan manzarayı kafamızı demire yaslayıp izlemiştik. Siyah poşetin içinde bira vardı. Buraya geldiğimiz ilk dakikalarda canımın çok çektiğini ve bugünün yılbaşı olduğunu söyleyip Ayaz'ı bana bira alması için göndermiştim. Ayaz sadece yanımda o olduğunda içmeme izin veriyordu. Aramızda bir yaş olduğu için beni anladığını söylüyordu. Genellikle içtiğimizde, daha doğrusu ben içtiğimde çünkü Ayaz beni eve giderken zapt etmek için içmezdi. Yanımızda sadece Kadir abi olduğunda içerdi.

"Ayaz siyah poşetin içinde ne var?" bilmezlikten gelmeye çalışıyordum ama onu almaya ben göndermiştim.

"Ada beni sen almaya gönderdin. Bide bilmezlikten geliyorsun. Gerçekten senin ruh halini anlayamıyorum." Eğer poşeti Ayaz'ın vermesini beklersem yıllar geçebilirdi. Hiç tenezzül etmedim ve kafamı demirliklerden çektim. Arkaya uzanıp siyah poşeti elime aldım. Azcık geri kaydım ve poşeti kucağıma koydum. İçini açtım. Poşetin içinde dört adet gazeteye sarılmış bira vardı. Burada bir tane bira olması gerekiyordu.

Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin