Keyifli okumalar. :)---
Yine tavan...
Nihayet sabah oldu.
Günaydın ikraaaaa!
Bugün üniversitedeki ilk günüm hemen kalkıp hazırlanmaya başladım heyecanlanmaktan 'başardım sonunda başardım!' hissini sentezlemekten çok, makyaj sentezimle ilgileniyorum mesela saçlar nasıl olmalı sentezimle.
Her şey tamam.Gitmeye hazırım.Her zaman illaki bir şeyini unutan, yolda yürürken bile olduğu yerde sendeleyen o dalgın, hayalperest, küçük kız büyümeye çalışıyordu. İçimde belki de büyümeye zorlanıyordu ben tarafından...
Bu düşüncelerle boğuşurken kendimi fakülteye girmiş ve çoktan sınıfın kapısında bulmuştum.
Güzel bir sınıfım vardı. Farklı şehirlerden gelen arkadaşlarla tanışmak eğlenceliydi. İlk gün olduğu için ders işlenmedi daha çok bugünü sınıf kaynaşma günü ilan ettik ve ben tekrar yurdun yolunu tuttum.
Kendimi boylu boyunca yatarken bulmak 'yine tavan' dedirtti. Çok yorulmuştum. Hayatımın sıradanlığı her zaman gözümün kirpiklerine kadar çarpardı.
Ben yine zombi gibi düşüncelere dalmışken oda arkadaşım Bade beni paçalarından asılmış don gibi silkelemeye başladı.
"İkraaaa kalk! Hava çok güzel. Böyle yatmak bize yakışıyor mu? Kuzum hadi kalk! Tolgayıda alalım bir yerlere gidelim şu şehri keşfetmemiz lazım bak pencereye nasılda bizi beklermiş gibi bakışlar atıyor." diye hızlı hızlı konuşurken gözlerimin fincan tabağı büyüklüğünde olduğunu hissettim.
"Tamam sakin ol Bado! Tamam gidelim. Yeterki enerjini tombik omuzlarımda boşaltma" diye söylenirken Badocum çoktan kıyafetlerini seçmeye başlamıştı.
Bade benim yakın arkadaşım. beraber yıllar ,aylar tükettik.Tolga'da öyle ve aynı Üniversiteyi tesadüf bir şekilde kazanarak uzun yıllar tüketmeye devam ediyoruz.
Benim attığı adımların koordinasyonunu hesaplayacak kadar titiz düzenli, aynı zamanda kahkasıyla orduları alt üst eden arkadaşcağızım hazırdı ve tabi bende hazırım.
Sabah okula giderken ki hazirlanmama göre gayet salaş, makyajsız ,pijama partisine gider gibi bi tipim vardı. Akşam vakti süslenmeye erinen biriydim.
Ve nihayet Tolga, Bade ve ben buluştuk. Konya merkeze geldik. Herkes tarafından sevilen "Tarihi Konya bahçesi" isimcikli bir çay bahçesine gelmiştik. Ortamın şirinliği ve aynı zamanda çalan Türk sanat müzikleriyle Konya'nın tam ortasında harika huzur verici bir mekandı.
Çay bahçesinin meşhur Türk kahvesini yudumlayıp mest olmuşken -ki ben kolay kolay huzurlu olan bir insanda değilim- burada huzur bulmuştum.
Sanki deniz kenarında esen ince meltem gibiydi .Biraz üşümüştüm bir garsondan şal istedim .
Ve Her şey burada başladı. Benim hikayem şimdi başlıyor...
İnce, uzun omuzları ,yüzüyle orantılı elmacık kemiklerinden gözlerine, boynundan bana yaklaşan hafif tonlardaki gülümşeyişine kadar hapsolmuş gibiydim. Karizmamı demeliydim? İlk görüşte aşk mı? Yoksa ortamın havasına mı kaptırmıştım kendimi...
Uzaklardan gelen bu karizma bana şalımı getiren garsondu.Ben ellerine değilde şalı alırken akvaryum balığı gibi yüzüne dalmışken elindeki şalı bana vermek yerine iki eliyle omuzlarıma sardı.
Hissettim... Kalbimin boğazımla miğdem arasına baskı yaptığını hissettim.
Şal omuzlarımdaydı.Ama ben şalın içinde yok gibiydim.Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda tekrar gülümsedi."İkra hanım iyi eğlenceler." dedi. Ne dedi?
Adımıda nereden biliyordu? Kalbim tamam sakin olmalısın neler oluyor...!!!---
Umarım beğenirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler tatlımlar. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESELLİ
Ficção AdolescenteÜniversite yıllarının en şaşkın bakışlarından kopup,sallanıp kalbin tam orta yerine düşmüş, yangın yeri bir aşkın heyecan dolu serüveninin baş kahramanı İkra kalplerinize sorular sormanızı sağlayacak . şimdi bir Fincan kahve alın ve İkraya kulak ver...