Kızlar yataklarından bir gürültüyle kalkmak zorunda kaldılar. Yine evlerinde saldırı düzenleniyordu işte. Ama bu güne kadar evlerine saldırı yapan kişiler sağ çıkamamıştı bu evden.
Bade "Bundan sağ kurtulamayacaklar" diye söylenip baş ucundaki komidinde bulunan silahına uzandı. Ucuna susturucusunu takıp yataktan kalktı.
Safir'de öyle düşünüyordu aslında. Bu evden kimse sağ çıkamamıştı onlara saldırı yapanlardan. Çıkanlarda zaten işkence için depoya gönderilmişti. Duvarda asılı olan silahını alıp susturucusunu taktıktan sonra kapıyı temkinli davranarak açtı.
Bade ve Safir aynı anda kapıyı açmıştı. Odaları karşılıklı olduğu için birbirlerine bakıyorlardı. Aşağıyı dinlediklerinde silah sesi kesilmiş sadece ayak sesleri geliyordu. İkiside kapılarından temkinli adımlarla uzaklaşıp yavaşça örttüler. Kapının yanına gizlendiler vurulmamak için. İkisininde aklında tek bir soru vardı 'kapının önündeki bunca adama ne olmuştu?'.
Bade'nin kapısını açtı genç adam. Sadece o kızları alıp getirme görevi verilmişti onlara. Diğer adamda aynı sessizlikle Safir'in kapısını açtı. Ama ikisininde bilmediği birşey vardı; onlar çoktan uyanmış ve onların azraili olmayı bekliyorlardı.
İkiside odaya adım attıkları an kafalarına kurşun sıkılmış ve hayatlarına bu işe kalkışan diğer adamlar gibi orada son verilmişti.
Adamlarının bu kadar uzun zamandır aşağıya inmediğine canı sıkılmıştı genç ama tecrübeli adamın. Biliyordu ki yukarıdaki kara azrailler onlar için gelecekti.
Bade ve Safir odalarından çıkıp merdiven başına dikildiler. Kafalarını duvarın kenarında uzatıp aşağıya baktılar. Kimse onları farketmemişti. Kalabalıklardı ama halledilemiycek gibide değillerdi.
Safir susturucuyu çıkartıp yanındaki sehpadan vazoyu alıp havaya attı ve tek atışta vurdu. Çatışma çıktı sanıcak ve yukarı damlıycaklardı. Adları gibi biliyorlardı bunları.
Tahmin ettikleri gibide oldu on tane adamını yukarı yolladı genç adam onları ölümü beklediğini bilmeden.
On tane genç, daha yeni yetme adam... Merdivenleri çıkar çıkmaz hepsi kurşuna dizilerek yere yığıldı. İşte o an genç adam kaçma zamanının geldiğini anlamıştı ama artık çok geçti.
Yanında sadece iki adamı kalmıştı. Kendisiyle birlikte otuz adamın yeticeğini düşünmüştü. Ama onların yeni yetme olduğunu hesaba katmamıştı bile. Zaten dışarıda on beş adamını kaybetmişti. Şimdi ne yapacaktı?
Bade merdivenlerden yavaşça indi. Azrail edasıyla. Safir ise arkasındaydı daha yeni alışıyordu bu işlere zaten. Şimdiden vurulmak istemiyordu.
Bade'nin önünde korkudan titreyen iki adam, cesur gözükmeye çalışıp ama aslında korkan fakat sırf yanındakilere güç vermek istediği için güçlü bir adam duruyordu.
"Lideriniz kim" dedi Bade o kutubu bile donduracak buz sesiyle. "Ben" diye atıldı genç adam başına geliceklerden bir haber. "Demek sen?" dedi Bade şaşırmışçasına. Daha genç ve toy biriydi. Bu iş için fazlasıyla gençti.
Safir adama doğru yaklaştı. Tek amacı konuşmaktı ama adamın ona yumruk atması bu işi bozdu. Safir adamın diz kapağının arkasına ayağıyla vurup hafif çökmesini sağladı. Sonuçta uzundu önündeki adam.
Bir yumruk çaktı adama ve yere serilmesini sağladı. Diğer iki adamın ona geldiğini görünce yanındaki masadan biblo ama aslında içi taş dolu olan şeyi adamın kafasına geçirdi. Zaten Bade diğerini tek yumruğuyla alt etmişti.
Aslında bu evin herbir köşedi ayrı bir aletti. Saldırıya karşı koyabilicekleri bir alet. Kendilerini koruyabilecekleri bir şey. Ne kadar mafyada olsalar da sonuçta kızdı onlar. Karşı taraf ise erkek. Güçleri eşit değildi. Hiç bir zamanda olmadı, olamazdı.
Hemen Hakan'ı arayıp adam göndermelerini ve bu ölüleri buradan alıp ailelerine verilmesini ve diğerlerininde depoya gönderilmesini istediler. Ayrıca parada vermesini söylemeyi unutmadılar.
Ne kadar mafya olsalar onlarında bir vicdanı vardı. Onlarda bunu susturmak için bu yola başvurmuşlardı. Kim isterdiki zaten mafyaya bulaşmayı. Her bulaşanın bir derdi yokmuydu zaten. Ya annesi hastadır yada borcu vardır. Veyahut daha başka şeyler.
Ne kadar karanlık olursa olsunlar, bir kırıntı kadar bile olsa bir kırmızılık vardı içlerinde. Bir kalp, bir vicdan kırıntısı. Ne kadar can alılarsa o kadar telafi etmek istiyor onlarda. Her ne kadar kalpleri eskisi gibi olamıyacağını düşünselerde bilmiyorlardı ki başlarına gelicekleri.
Bilmiyorlardı ki kalplerini yok eden o aşk zehirinin tekrar onların panzehiri olacağını. Hiç birşey bilmiyorlardı aslında. Bilmedende uykuya dalıyorlardı şuan.
★★★
Bu arkadaşınla yazdığımız bir kitaptır. Okullar olduğu için bölümler ne zaman gelir bilemiyoruz. Şimdiden iyi okumalar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEDUSA
General FictionTek suçları sevmekti işte. Ne kadar basit bir kelime değil mi aslında? Yaşamayanlara göre tabi. Yaşayanlar bunun sadece bir kelimeden ibaret olmadığını, melek görünümlü şeytan olduğunu bilirler. Yada bizim değişimizle MEDUSA. Herşey güzel giderken...