Not= Hikaye psikolojik olarak etkileyebilir. Buna müsaitseniz, okumayın.
Çantaya gelişi güzel fırlattığım günlüğümü alıp, ateşin yanına oturdum. Yine her zaman ki gibi yazdığım şeyleri okuyup, kırılacaktım. Sonrasında da yakacaktım. Hep böyle oluyordu. Kağıtlarda yazanlar kül olsa da, kalbimin kırıkları hep kalırdı. Malesef kalbimi yakamıyordum.
Bir sayfayı açıp okumaya başladım.
Tarih= 02. 04. 2015
Bu gün yine her şey aynıydı. Okul koridorlarında bana iğrenirce bakan insanlar yine aynı şeyleri yaptılar.
İnsanı kırmayı gerçekten iyi biliyorlar.
Kalbim bu gün milyonlarca parçaya ayrıldı. Zaten hep öyleydi fakat, daha fenasıydı bu. Her şeyin fenası...
Merve. Tek dostum. Tek arkadaşım Merve... Kansermiş. Evet, kanser olduğunu öğrendim. İlk defa, ona delice sarıldım. Sarılmaktan hoşlanmam. Fakat ona çok sıkı sarıldım. Elimden alacaklarmış gibi...
O beni yargılamayan tek insan.. Bana ucube demeyen, öl artık demeyen tek insan. Onu kaybedersem bir daha toparlanamam.
Zaten ayakta değilim.
Ona savaşmasını söyledim. Yenebilirdi. O güçlüydü. Benim aksime.
Düşünüyorum da onun yerine keşke ben kanser olsaydım. Merve güzel bir kız. Güzel saçları var. Güzel bir ailesi var. Yüzü güzel. En önemlisi seviliyor. Galiba onu kıskanıyorum.
Günün sözü= Tek başına olmak demek, gecenin üçünde ve ya okuldan gelince hıçkırarak ağlamak ve sabah yüzüne bir gülücük kondurmaktır.
Burnumu çektim ve gökyüzüne baktım. Beni hiç bırakmayacak olan yıldızlarda göz gezdirdim.
Tekrar bakışlarımı deftere çevirdiğimde kağıdı tek hamlede yırttım ve ateşe attım. O zamanlar Merve, Merve Oflaz'ın kanser olduğunu yeni öğrenmiştim. Ve aylar sonra, kanserin kötü huylu olduğunu anladım. Sevdiğim her şey elimden alınıyordu. O' da gidecekti işte.
Yeni sayfa açıp okumaya başladım.
Tarih= 17.06.2015
Bu gün uzun bir aranın sonunda gülümsedim. Gerçekten gülümsedim. İlk defa mutlu olduğumu hissettim. Ve bu eve gidene kadar sürdü.
Annemin evleneceğini öğrendim. Benim fikrimi danışmadı bile. Buna üzülmüyorum, üzüldüğüm şey babamı bu kadar çabuk unutması...
Beni her şeyden koruyan adamı nasıl üç ayda unuturdu? Zaten babamı sevmediğini biliyordum. Babam bunu göremiyordu, kör kütük aşıktı o kadına.
Peh, aşk ne onu bile bilmiyorum. Öyle bir hissi 13 yaşında yaşamıştım, ya da yaşadığımı sanmıştım. Sonu tecavüzle bitti. 13 yaşında tecavüze uğradım. Zaten olaylarda orada başladı ya. İğrenç 2009 yılında. Hatırlamak istemiyorum.
Günün Notu= En kötüsü de yaşayarak intiharı seçmekti.
O anlar aklıma gelince kendimden iğreniyordum. Adını hatırladığım kadarıyla, Mert'ten beni babam kurtarmıştı. O gün ölmek gerekiyordu. Ya da hiç doğmamam.. Ah neyse.
Yine kağıdı yırtıp, gittikçe büyüyen ateşe attım. Daha fazlasını kaldıramayacaktım. Ateşi söndürüp yerimden kalktım. Günlüğümü ve çantamı alıp uzaktaki bisikletime doğru yürümeye başladım. Gece yarısı eve gidemezdim. O ayyaş herif beni gebertirdi. Bu yüzden tek seçeneğim Merveydi.
Kime= Merve.
Saat= 00.32Oflaz? Uyudun mu?
Kimden= Merve.
Saat= 00.32Hayır canım.
Kime= Merve.
Saat= 00.33Size gelebilir miyim? Bu saatte eve gidemem
Kimden= Merve.
Saat= 00.34Tabiki gel sormana gerek yok du
Gülümsedim ve pedalları çevirmeye başladım. Merve beni reddetmezdi. Bu güzel bir şeydi.
Evin önüne gelince bisikletten indim ve Merve'ye kapıyı açması için mesaj attım. Bir dakika sonra kafasında boneyle Merve kapıda belirdi.
Yüzüme, yalandan gülümsemeyi ekleyip eve girdim.
"Serenay sessizce benim odama geç, kuzenim burda ve en ufak sese uyanıyor. Ben senin pijamalarını alıp geliyorum" kafamı salladım ve merdivenlere yöneldim. Üzerinde "MO" yazan odaya girip yatağa oturdum.
Bir kaç saniye sonra Merve elinde pijama takımıyla odaya girdi.
"Bunları bulabildim. Hilmi uyanmasın diye pek bakamadım." Dedi elindekileri uzatmadan hemen önce.
"Hilmi derken?" Yanımdan geçip yatağa oturdu. "Kuzenim."
Başımı salladım ve odadaki banyoya girdim. Aynanın yanında durup üzerimdekileri yırtarcasına çıkardım. Verdiği pijamaları giydim fakat bir sorun vardı. Kısa kolluydu ve kolumdaki jilet izleri gözüküyordu.
Tabiki Merve bunu biliyordu ve bu konu yüzünden kavga etmiştik. Ona yapmayacağım demiştim ve yine yapmıştım.
Karanlıkta fark etmezdi. Ya sabah?
Bir şekilde açıklarım nasıl olsa. Yerdeki elbiseleri alıp odaya girdim. Çantamdan günlüğü çıkarıp yazmaya başladım.
Tarih= 01.09.2015
Yeni bir ay, yeni bir gün. Yine acıyla bir ay tamamladım. Artık hiç bir şey anlatmak istemiyorum.
Bazen buradan da korkuyorum. Beni yüz üstü bırakacak diye. Komik değil mi? Kağıtların beni satacağını düşünüyorum. Evet, komik. Ben komiğim. Bu yüzden 'ucube' diyorlar ya.
Hayatım hakkında bir şey yazmak istemiyorum. Bitiyorum işte. Hepsi bu.
Günün notu= Seni öldürmeyen şey, senin ölmeni dilemene neden olur.
Yazıyı son kez okuyup çantama koydum. Merve'nin yatağının iki kişilik olması iyiydi, çünkü evden çok burada kalıyordum.
Çoktan uyuyan Merve'nin yanında yerimi aldım. Uyuyamayacaktım ama en azından bunu deneyebilirdim değil mi?
.
Merve'nin kolumu dürtmesiyle kendime geldim. Gözlerimi açıp etrafa baktım.
"Serenay! Bu kolundakiler ne?! Hani yapmayacaktın?" Yatakta doğruldum.
"Bunlar eski" bana alaycı bakış attı. "Ya tabi. Bak nolur yapma Serenay. Sen yaşa bari."
Ona bakıp kaşlarımı çattım. Yaşadıklarımı bile bile bana yaşa diyordu. Söylemesi kolay.
"Merve sevmiyorum anlasana, yaşamayı, nefes almayı sevmiyorum!" Yataktan kalkıp kıyafetleri aldım.
.
Merdivenden ikişer üçer indim. Tanımadığım siluetin önüme geçmesiyle yerimde durdum. Galiba bu Merve'nin kuzeni Hilmi...
Hey, selam.
Eskiden Bay Ukala (HilSer) hikayesini yazıyordum fakat sildik
Yeni bir kurgu xx :)
Tanıtım olmasına rağmen 700 küsür kelime yazdım :)
Ve bir şey daha; bu hikayeyi pek uzatmayacağım. 15-20.bölümde bitiririm. Gidişatı tamamen kafamda. Fazla sıkmadan ve klişeleştirmeden bitireceğim.
Kimsesiz olduğunuzu düşündüğünde sizi sevdiğimi hatırlayın <3
Sizi seviyorum.