"Bu bardağı taşıran son damlaydı Doğa."
"Ya anne." Dedim ağlamaklı bir sesle.
"Hayır bu sondu.Bundan sonra benim dediklerim geçerli."
Annemi anlamıyordum. Sanki adam öldürmüşüm sonra cesedini yakmışım gibi davranıyordu. Alt tarafı sevgilisinin kahvesine tuz ile deterjan karıştırıp koymuştum. Abartılacak bir şey yoktu yani.
Daha önce de gömleğinin içine japon yapıştırıcı sürmüştüm. O zaman küçük cezalarla atlatmıştım. Yine küçük bir ceza alacağımı bildiğimden pek de umursamıyordum. Annem beş dakika kadar düşündükten sonra bana döndü.
"Okulunu değiştiriyorum."Söylediği şey karşısında ağzım açık bir şekilde dona kaldım. Ne demek okulunu değiştiriyorum lan?!
"Ne dedin sen?!" Dedim toparlanarak.
Gayet emin bir şekilde başını salladı.
"Okulunu değiştiriyorum dedim." Dedi. Hayır,yani ne alaka? Sanki okulumun farklı olması o adama yapacağım şeyleri değiştirecekti.
"Allah Allah. Okulumun değişmesi beni nasıl engelleyebilecek acaba?" Dedim kaşlarımı kaldırarak. Saçma fikrinden vazgeçecektir diye ümitlendim."Bu sıradan bir okul değil Doğa. Müge teyzeni hatırlıyor musun?"
Başımı 'evet' anlamında salladım. Müge teyze annemin kankasıydı. Kanka dediysem kaç sene önce kankalardı tabii. Onu en son onbir yaşımda görmüştüm. Ankara'ya gitmişti sanırsam.
"O İzmir'e döndü. Müdürlüğe atanmış. Yatılı bir anadolu lisesine.Sen de oraya gideceksin işte."Şaka yapıyor olabileceğini düşünüp gözlerimi kırpıştırdım. Gayet ciddiydi. Resmen pezevenk sevgilisi için beni yatılı okula yolluyordu. O an olayın bu tarafını da görebilmiştim. Annemi üzeceğini bildiğimden hep onları ayırmaya çalışıyordum. Hiç olmadığım kadar kaba davranıyorum,çünkü annemin üzülmesini istemiyordum. Ona adamın bana yavşadığını bile söyleyemiyordum. Sırf hayal kırıklığı yaşamasın diye. Ama bunu hiç farkedememiş,aksine o adama daha çok yaklaşıyordu. O şu an gözlerimin içine bakarak beni yatılı okula göndereceğini söylüyordu. Adamı evden şutlamak isterken kapının önüne ben koyulacaktım.
"Sen nasıl bir annesin?" Dedim ağlamaklı bir sesle. Her boka gülen ben ilk kez böyle kırılmıştım. Gözlerimden yaşlar akmasına izin verdim. Elleriyle şakaklarını ovdu.
"Bir an olsun beni anlamaya çalıştın mı?" Diye devam ettim.
"Ya da bir an olsun iyi olup olmadığımı sordun mu?" Sesim öncekine göre biraz daha yüksek çıkmıştı.
"Ulan o sevgilin olacak piç bana sulandı haberin var mı?!" Dedim sertçe. Durdu,inanmayan gözlerle bana bakarken daha fazla konuşmamın anlamı olmadığını anladım. Anlamayacaktı. Hiç anlamamıştı zaten. Oturma odasından kapıyı çarparak çıktım ve odama koştum. Hani filmlerde olur ya,kapıyı kapayıp dizlerine çöküp ağlamak. Aynen o şekilde ağlamaya başladım. İçimdeki o adama karşı saf nefret gittikçe büyüyordu. Söyleyecek sözüm bile kalmamıştı. Ayağa kalkıp yatağıma uzandım. Yaklaşık on altı saat yuvarlandıktan sonra kesin bir karar almıştım. O okula gidecek ve asla vazgeçmeyecektim. Annem ne halt ederse etsin. Hemen bavulumu yatağımın altından çıkarıp dolabımı açtım. Neredeyse tüm kıyafetleri doldurdum ve ağzını kapattım. Kapının kilidini açıp dışarı çıktığımda o Ayhan denilen piç ve annem salondaydı. Ona hiç bakmadan anneme döndüm. O salak da hala öksürüyordu. Oh,iyi ki de yapmışım. Bir daha olsa yine yapardım."Oraya gideceğim." Dedim en kesin ses tonumla. Şaşkınlıkla bana bakarken kaşlarımı kaldırdım. Adresi bir kağıda yazıp verdi. Bırakmaya bile tenezzül etmemişti. Kapıya doğru bavulumu çekiştire çekiştire götürürken "Ben bırakayım seni kızım." Dedi Ayhan. Her zamanki benliğimi yapıp eline çimdik attım. Yavşağa bak ya Allah'ım yarabbim.
"İstemez." Kolumdan sertçe tutmaya kalktığında bir an geri çekildi. Annemi gördü herhalde göt. Kapıyı açıp bahçeden çıkışa yöneldim. Evin önünde durup arkama baktım. Annem kapıdan bana bakıyordu. Neredeyse kadar sinirlensem de annemdi sonuçta. Bir an durdum ve ardından koşarak boynuna sarıldım. Karşılık vermedi. Geri çekilip gözlerinin içine baktım.
"Keşke beni sevsen." Gözlerini kaçırdı.
"Git artık." Dedi. O an yaşadığım şeyi tarif edemezdim. Hızlı adımlarla arkamı dönüp bekleyen taksiye doğru ilerledim. Tüm yol boyu müzik dinleyip düşündüm. Ne yapacaktım? Salak bir fikre atlamıştım ama ne bok yiyeceğimi bilmiyordum. Sonunda taksici arabayı durdurup 'geldik' dediğinde kalp atışlarım altıya katlanmıştı. Hemen toparlanıp taksiciye parasını uzattım. Bavulumu almam için bagajı açtı. Arabadan inip bagaja yöneldim. O sırada okula baktım. Üç binadan oluşuyordu. Biri kızların diğeri erkeklerin binası diye düşündüm. Bavulu çıkarıp kapağı kapattım. Okulun girişinde güvenlik vardı. Kocaman bir tabelada ' Yüksel Yatılı Anadolu Lisesi' yazıyordu. Bir an tırssamda yürümeye devam ettim. Okulun bahçesi bomboştu,derstelerdi. Kapıdan girerken aynı zamanda bavulumu da zar zor sürüklüyordum. Allah aşkına ya eşyalarımı bırakıp ceset atsam daha hafif olurdu. Bavulu çekiştirmeye çalışırken bir an dengemi kaybedip yere kapaklandım. Bir kahkaha sesi duyduğumda etrafa baktım kimseyi görmedim. Birkaç saniye sonra yanımda bir gölge belirince kafamı kaldırdım.Uzun boylu,kumral,yeşil gözlü yakışıklı bir çocuk bana alaycı gözlerle bakıyordu.
"Yalnız güzel kapaklandın ha." Dedi gülerek. Gözlerimi devirdim.
"Yeni olduğunu bu kadar belli etme bari." Dedi ardından.
"Sen fazla konuşuyon lan gavat." Dedim Muğlalı şivesiyle. Bu sefer daha da büyük bir kahkaha patlattı. Koridor boş olduğu için sesi yankılanıyordu.
"Bu arada Emir ben. Az önce biraz alay ettim seninle ama yanlış anlama." Dedi arkasını döndüğünde bir şey hatırlamış gibi döndü.