Önceki bölümde bizim maloşlara parodi hesap açacağımı söylemiştim. Şimdilik yalnızca Doğa ve Mısra için birer instagram hesabı açtıım. Kullanıcı adları
@Misrakiziler @iamdogaakay
İnstagramı olanlar takip edebilirleer😁İyi okumalar.
Bölüm şarkısı: Raviş-Güzel Kadın
***
Enes'in beni yok saymaları ile geçen koca bir haftanın ardından okulun sokak hayvanları için düzenlediği etkinlik için servise binmiş,yola çıkmaya hazırlanıyorduk. Genelde de umursamıyordu ama bu hafta sanki yaşananları birine anlatmamdan korktuğu içindi bu yok saymaları. Geçen hafta olanlara gelecek olursam,Müge Hocanın odasının önünde gördüğümüz kişi okul idaresinin etkinliğinde bize rehberlik edecek olan başka bir okulun üst sınıf öğrencisiydi. Ama tabii ki bunun Alya'nın taciz ettiği barmen çocuk olacağını hiçbirimiz tahmin edemezdik.
Zaten Alya da onu görür görmez bayılmıştı ve uyandığında 'anam ben nerelere gidem' adlı bir ağıt yakmıştı. Şimdi ise Mısra yanıma çökmüştü ve gıybet yapıyorduk. Enes bey ise en öne oturmuştu. Barmen çocuk yani Murat ise bizim servisin rehberiydi. Alya çocuğun servise bindiğini gördüğü an kafasını koltuğa gömmüş,kapüşonunu takmıştı. Tabii ki bu çocuğun onu farketmediği anlamına gelmiyordu çünkü Murat onu çoktan görmüş ve göz kırpmıştı. Arkalarda okula ilk geldiğimde bana bulaşan çakma sarı Sema'nın yanına oturup sohbet etmeye başladı. Şu saniye itibariyle gözümde yerlerdesin diyebilirdim ona.
"Kanka şu Murat Sema'nın dibine düşerken aynı zamanda Alya'ya yiyecek gibi bakmıyor mu lan?"
Mısra'ya dönüp fısıldadım. Gıybet yaparken değişen ses tonunu hepimiz bilirdik.
"Bence de. Ama Sema'ya bakacak kadar midesiz oluşuna üzüldüm ben. Bu çocuğu mu öptü bizim kankamız cidden..." Mısra beni başıyla onaylayınca Defne arkasına döndü.
"Ben de gıybet istiyom ya. Çok sıkıldım servisteki salaklardan."
"Bensiz yaparsanız hatrım kalır vallahi!" diye arkasını döndü Deniz de.
Asya da bizim servise gelecekti ama onların servisi ayrıydı ve Müge Hoca izin vermemişti. Çünkü beraberken her yeri birbirine katan bir yapımız olduğunu artık farkındaydı kadıncağız.Biz kendimizi böyle gıybete kaptırmışken servisin kapısı açıldı. İçeri Müge Hoca ve Görkem Hoca girdi.
"Gençler iki dakika dinleyin. İlk durak buradan beş kilometre ötede. Ben arkadaki serviste olacağım için rehberiniz Murat sizi yönlendirecek."
"Ya hocam bebek miyiz biz? Niye rehber ihtiyacı duyuyorsunuz ki?" Alya kafasındaki kapüşonu indirmeden konuştu.
"Kızım sen kolay mı sanıyorsun? Okul idaresi üç kişi zaten. Öğretmenleriniz de okulda kalan öğrencilerle derse giriyor. Kim göz kulak olacak size?"
"Bu olmasa da olur hocam." Diyerek utançtan kızarmış yüzüyle ters ters baktı Murat'a.
Müge Hoca gözünü devirip servisten inerken Murat da Alya'ya sırıtıyordu.
Kafamı önüme döndürüp başımı Mısra'nın omzuna yasladım. Bugün enerjim pek yerinde değildi.
***
"Şu poşeti benimle taşıyacak mısın yoksa polis mi çağırayım?!" Diye beni görmezden gelen Emir'e cırladım. Mamaların olduğu poşeti bana bırakmışlardı ve eşek ölüsü gibi ağırdı. Daha önce hiç eşek ölüsü taşımamıştım ama olsundu.
"Birazcık işe yaradığını görsem dişimi kıracağım. Ne hayırsız bir kızsın sen kanka ya?"
Bana ters ters bakıp poşeti elimden aldı. Benim taşırken mosmor olduğum poşeti sanki tüymüş gibi kaldırmıştı.