-DOĞA-
Sonunda mamaları dağıtmayı bitirmiş,Emir ile bakkaldan aldığımız çekirdeği çitleyip dedikodu yapıyorduk. Okulun tüm gıybetlerini öğrenmiştim resmen. Emir,ben ve Mısra'dan güçlü bir dedikodu timine sahipti sanırım. Okulda olup biten her şeyden haberdardı.
"Kanka şu ikiz olayı sadece ilk geldiğim güne mi özeldi?"
"Ben de onu diyecektim. Eskiden iki günde bir kavga ederdi ikizler. Bu aralar hiç beklenmedik bir şekilde durgunlar."
Başımı salladım. Gerçekten hiç kavga etmiyorlardı. Galiba akıllanmışlardı. Çekirdeğin kabuğunu yere Cennet Mahallesi Pembe misali tükürüp ayağı kalktım.
"Yeter toto büyüttüğümüz kalk gidiyoruz." Deyip kolundan kaldırdım onu.
***
Bir sonraki yere gitmek için hepimiz servislerin yanına çağırılmıştık. Enes biraz geç kalmıştı nedense. Bu sefer en öne başkası oturunca, Enes de arkaya geçmek zorunda kalmıştı. Mısra henüz otobüse binmemişti ve yanım boştu.
"Gelebilirsin." Diyerek tebessüm ettim ona. Bana soğuk davranmasının çözüm olmayacağını bilmesi gerekliydi.
Bana çekinceli bir bakış atıp yanıma geldi ve oturdu."Nasılsın?" Diye sordum yüzüne bakarak.
Başını belli belirsiz salladı.
"Normal. Sen?"
"İyiyim ben de." Uzatmanın anlamı yoktu çünkü boş bir duvar bile ondan daha iyi cevap verirdi. Birkaç dakika sonra otobüse binen Mısra,bir bana bir Enes'e bakıp somurtarak önümüzdeki koltuğa geçti. Bir şeylere sinirlenmiş olduğunu hemen anladım.
Bir sonraki durağımız daha küçük bir parktı. O yüzden pek zaman harcamadan işimizi bitirmiştik. Alya ile kol kola girip otobüslere yürürken Murat ile konuştuklarından bahsetti.
"Alllaaaaah!" diye verdiğim tepkiye gözlerini devirdi ama sırıtıyordu.
"Artık sapık gibi hissetmiyorum çok şükür." dedi gülerek.
***
-MISRA-
Mama kabını yere bırakıp alnımdaki teri elimin tersiyle sildim. Arda ile diyaloğa girmemek için tüm işi ben yapmıştım neredeyse.
"Mısra?"
"hı?" diye arkama baktım. Arda gözlerini kısmış bana bakıyordu.
"Şey,saçında böcek var ama sakın telaş yapma."
Söylemesi kolay olsa da uygulaması katiyen yapabileceğim bir şey değildi. Elimde ne var ne yoksa yere fırlatarak çığlık atmaya başladım. Arda iki saniyede kollarımı kavrayıp beni durdursa da çırpınarak saçımdan böceği atmaya çalışıyordum. Böceklerden deli gibi korkuyordum.
"Mısra dursana kızım ya! Al çıkardım işte." Arda böceği elinden fırlatıp bana baktı. O an suratım ne haldeydi bilmiyorum ama kahkaha atmasından tahmin edebiliyordum.
"Gülme seni bıçaklarım." dedim tehditkâr bir tavırla ama gülmeye devam etti. Yüzümü çevirip servise doğru yürüdüm. Arkamdan seslense de ne dediğini anlamadığım için aldırmadım. Servise bindiğimde Doğa ile Enes'i yan yana ama başka şeylerle ilgilenirken gördüm. Enes hakkında düşüncelerim karmaşıktı çünkü hala çözememiştim. Önlerde bir yere geçip somurtmaya devam ettim.
**Doğa**
Etkinlikten sonra bir hafta geçmişti. Herkes eski monotonluğuna dönmüştü. Kızlarla bir haftadır planladığımız Alya'nın sürpriz doğum günü partisi için toplanmıştık. Alya her şeyden habersiz olduğu için onu Murat'ın oyalamasını istemiştik. Defne elindeki boş jelibon paketini buruşturarak çöpe atmaya çalıştı ve girmeyince suratını asıp yanımdaki armut koltuğa kendini bıraktı.
"Allah aşkına bu jelibonları küçücük pakete koymak nasıl bir vicdansızlıktır?"