36.BÖLÜM:Hazine haritası planı

179 10 5
                                    

David'in arabasıyla okula gidecektik. Bana annesiyle geçirdiği zamanı anlatıp duruyordu. Birden önümüzde bir çocuk olduğunu fark ettim arabayı David kullanıyordu ve ona anlık bir telaşla bağırarak durmasını söyledim. Araba durduğunda çocuğa çarptığımıza neredeyse emindim arabanın altından siyah bir duman yükselene kadar bu olayı ciddiye alıp korkmuştum.

"Alice orada bir şey yoktu."

İmalı bir bakış atıp bana olanları hatırlattı o kadar şeyden sonra buna ne kadar inanabilirdim ki çoğu şey gözümün önünden geçen bir film gibiydi artık bu gerçek ve hayal olayı bende takıntı olmuştu ve bu da hayal gücümün bir eseriydi. Okula geldiğimizde Herkes bize bakıyordu bir an bunun nedeninin beni bir ucube gibi hatırlamalarından kaynaklandığını sandım sonra David ile el ele tutuştuğumuzu hatırladım. Onun elini tutmamın nedeni yalnızca onu sevmem değil onun yanında güvende hissetmemdendi araba olayı beni tüm olanlara rağmen korkutmuştu hala korkmam beni insan yapan şeydi ve bu da bana bir parça umut vaat ediyordu. Bu beni rahatsız etmiyordu ama daha fazla dikkat çekmemek için saçımı düzeltiyor gibi yapıp elini bıraktım. Beni hatırlamasalarda bir şeyler değişmiş gibiydi herkeste olan bu soğukluk ve sessizlik belki derinlerde neler olacağını hissediyorlardı. Gözlerimin rengi ne zaman değişecek diye olan korkum herkesin içinde yaşanan gariplikler şimdi bu soğukluğun ve üzüntünün nedeni benim ve bu yük benim üzerimde bu tüm insanların hayatlarının benim elimde ,daha kendime bile güvenmezken içimde bir yerlerde şeytana dönüşme kötülük ve öfkenin tekrar beni ele geçirme düşüncesi tüm bunları kontrol altına almak kolay değildi. Herkes Jeremy'i konuşuyordu onun nasıl bir anda delirdiğini ve kötüleştiğini. Alice yanımıza geliyor.
"Pek bir değişiklik yok anlattığım gibi sen iyi misin Al."
Bana Al dediğinde Jo aklıma geliyor beni sürekli böyle çağırırdı.
"Elinde bir hazine olsaydı nereye saklardın Allison"

"Eğer bu bahsettiğimiz lanetli hazineyse onu düşmanıma verirdim kökten çözüm"

"Allison bu önemli harita Jo'da ve onun yerinde olsan nereye saklardın"

"Jo bir öğretmen ve kimse kitaplarla onun kadar ilgilenmez eğer düşündüğümüz kadar aptal değilse kitaplardan birinin arasına koymuş olabilir"
Bu çok mantıklı gelmişti. Eğer büyü kitabının arasına koymamışsa.
"Muhtemelen büyü kitabının arasında ve bu da işimizi zorlaştırıyor."

"Siz onu oyalarsanız kitabı çantasından alabilirim"
Diyor David.

"Sence koskoca büyü kitabını bir çantaya mı koymuştur?"
Diye atlıyor Allison

"Peki ben hallederim belki başka bir büyüyle halledeceğimiz bir şeydir. Bunu yarın düşünmek istiyorum.
Okul çıkışı David'in arabasıyla yola koyuluyoruz.
"Ters yöndeyiz"

"Biliyorum benim evde stoklar tükendi eh zaten bunca şey arasında bir şeyler yemeyi düşünmediğini anlıyorum " diyor bana ukala bir tavırla bakarak.
"Yani alışverişe gidiyoruz"

"Evet ama önce bir şeyler yeriz diye düşündün"

"Evet buna ihtiyacım vardı."

"Bu arada ilk buluşmamızında tadını çıkarırız"
Bunu söylemesi garip geliyor daha önce kimseyle çıkma mı biri olarak gözlerimi devirip konuyu değiştirmeye çalışıyorum.
"David bana evini açtığım için teşekkürler ama artık eve dönebilirim"

"O ailenin sana ait olmadığını öğrendin ve o eve geri mi dönmek istiyorsun?"

"Hayır anlamıyorsun kaçarak yaşayamam okula döndüm ve şimdi de eve dönüp yüzleşmeliyim annemin hala annemmiş gibi davranmasını isterdim ama gerçek yüzünü gördüğümde annem olmaktan çok uzaktı"

"O halde benim evde kalmaya devam et seni kimse bulamaz istemezsen bende rahatsız etmem"

"David bu senin veya başkasıyla ilgili değil cesur olmak zorundayım"

"Peki öyle istiyorsan"

Şirin bir restorana gelmiştik David'in sessiz ve endişeli olduğunu anlamak için yarı büyücü,yarı şeytan olmaya gerek yoktu. O da korkuyordu. Yinede tüm bunlara meydan okur gibi gülümsüyordu. İşte bu yüzden David benim umudumdu.
Yemek yemeyi bitirip arabaya geri döndük doyduğumu biliyordum ama ne yediğimin veya yemeğin tadının zevkine varamayacak kadar dalgındım hazineyi bulana kadar iyi olabileceğimi düşünmedim.
Alışverişe çıktığımızda ilk kez konuştu.
"Neler alacağımızı senin bilebileceğini düşündüm seni boşuna getirmişim gibi davranma küçük cadı"

"Bir eve neler alınacağını bilmiyor musun? Bu yemeye benzemiyor ha"

"Daha önce mutfağa girme mi biri olarak haklıyım"
Gülümsedi ve raflara göz gezdirip ilerlemeye başladı.

"Bir saniye sen bana az önce küçük cadı mı dedin"

"Öyle demiş olabilirim sanırım"

"Bir daha söyleme"

Başıyla onayladı.
Eve dönerken arabada uyuyakaldım. Omuzunda bir el hissettim sonra sesini duydum bir an arabada olduğunu unutmuştum.
"Alice Allison arıyor. Önemli olabilir"

Telefona baktığımda saatin ne kadar geç olduğunu görüyorum.

"Allison ne oldu?"

"Sana da merhaba Alice."
Heyecandan sesi titriyordu.

"Kitabı aldım Alice büyü kitabı bende ve senin hakkında şeyler yazıyor Kitabı okumalısın. Harita kitabın arasında ama anlayamadığım bir dille yazılmış"

"Nasıl aldın ?"

"Bunu gelince konuşuruz evdeysen oraya geliyorum. "

"Tamam bekliyorum"

Yeni bir kitap yazıyorum bilim kurgu tarzında sadece bir bölüm yazdım bir göz atmanızı tavsiye ediyorum ilk okuyucularım olursanız süper olur yorum ve beğenilerinizi eksik etmeyin. Kitabın adı milenyum çağı.

Şeytanın Laneti (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin