Zamanımız Az Sevgilim

37 2 1
                                    

Zamanımız Az sevgilim, sana daha kavuşamadan gideceğim. Biliyorum ölümde yaşam kadar acımasız...
Ama inan bana böyle gerekiyor.
Ne olur gel tekrar yanıma, tekrar okşa saçlarımı, sonu mutlu sonla biten masalları anlat bana, tekrar öp beni, sanki beni hiç bırakmayacaksına sarıl bana, hani korku filmi izleyip uyuyamadığım günlerdeki gibi tekrar yat yanıma ama bu sefer sakın beni uyutma. Çünkü henüz bu kadar çabuk gitmek istemiyorum hayattan.
Bir an bile ayrılmak istemiyorum yanından. Beni uyutmamak için şarkılar söyle, birlikte geçirdiğimiz onca anılarımızı anlat bana, arada bir gülümsemeyi unutma sakın, çünkü eğer ağlarsan beni bu son saatlerimde üzmüş olursun. Seninle yine kimsenin bizi bulamayacağı gizli yerimize kaçalım. Bağara Bağara şarkı söyleyelim, birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi haykıralım. Tekrar son bir defa seninle tanıştığımız adını aşk koyduğumuz o aşk ağacında sobelemece oynayalım. Belki tekrar son bir defa el ele tutuşuruz. Çimenlerin üzerinde yatarak bulutlara bakıp gerçekleşmeyecek hayallerimizi kurarız. Nolur tekrar gel yanıma... Sana en çok ihtiyaç duyduğum son saatlerimde bir başıma yanlız bırakma beni. Belki bir cenazem bile olmayacak. Çünkü ben buranın yabancısıyım. Ama mermerden yapılmış küçük bir mezarım olacak. Hergün ziyaretime gel benim. Sakın hiçbir gün beni ihmal etme. Aramızda sadece bir toprak kadar mesafe olacak ben ölünce de sakın benim toprağımı öpmeyi, okşamayı ve sarılmayı unutma. Belki sen beni göremeyeceksin, ama ben seni her saniye izliyor olacağım. Seni seviyorum sevgilim... Seni asla unutmayacağım... Yazmıştım mektubuma...
İşte son sözlerim bunlar oldu. Tenim soğumaya , gözlerim kaymaya, Ve yere doğru yığılmaktan alı koyamıyordum kendimi. O sırada bir el tuttu beni belimden, düşmemi engellemişti. O titrek elli delikanlı, tekrar son bir defa beni görmeye gelmiş. Bir saat uyuduktan sonra gözlerimi açtığımda;
Başucumda oturmuş sevgilimin bıraktığım mektubu okuduğunu hissettim. Sonra da kolumda üç saniyede bir damlayan serum iğnesinin acısını... Daha bir kelime bile söyleyemeden kapı çaldı.
Ben hala baygınmış gibi gözlerim kapalı ve kıpırdamadan duruyordum. Içeriye doktorum girdi. Sevgilime;

-(doktor) Sizinle biraz konuşabilir miyiz?

-( Delikanlı)Tabi buyrun. Dedi titrek bir sesle.

- Hastamızın sadece bir, buçuk saatlik ömrü kaldı. Isterseniz size bir, buçuk saatlik bir süre verebilirim...
Onunla son bir kez daha vakit geçirebilirsin. Dedi doktor.

Delikanlı adeta donakalmıştı. Sadece hareket eden bir tek gözyaşları vardı.
Baş ucuma gelerek beni bir yandan uyandirmaya çalışıyor bir yandan da gözünde ki yaşları silmeye çalışıyordu. O sırada gözlerimden bardaktan boşalırcasına yaş geldi. O zaman Sevgilim benim uyanık olduğumu anlayarak elimi tuttu ve saçımı okşadı. Bana ağlamaklı bir ses tonu ile;
- Ben çok daraldım bu ortamdan hadi gidelim buradan dedi.
Ben ise "iyi ama nereye "demekten alıkoyamadım kendimi.
O da süpriz diyerek beni bu hastahanede çıkardı. Ama çok bitkindim... Ve yavaş yavaş son dileklerim gerçekleşiyordu. Çimlerde yatıp bulutlara bakarak hayel kuruyorduk. Kalbim heyecanlandığım zamankinden daha hızlı atıyordu. Tenim tekrar soğumaya ve gözlerim tekrar kaymaya yüz tutmuştu. Ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordum.Daha bir, buçuk saat dolmadı bile. Imdat demeye bile gücüm yetmiyordu. Her yer bembeyaz ışıklar ile doluydu. Önünü görmekte güçlük çekiyordum. Bedenimi kıpırdatamıyordum. Anladım ki artık bu dünyadan başka bir dünyaya göç etme vaktim gelmişti... Delikanlı ise daha hicbirseyin farkında değildi. Elim onun elinde son bulmuştu...

HOŞÇAKAL SEVGİLİM...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölmek Cesaret İsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin