1.Bölüm: "İpucu"

79 5 0
                                    


-Güneş'in ağzından-

"Hangi gerizekalı benim deri ceketimi yerinden çıkardı?!"diye bağırdım ikinci kattan.Kimseden cevap alamayınca söylenerek merdivenlere yöneldim.Benim güzelim kıyafetlerimden ne isterlerdi ki bu kızlar?

"Yine ne oldu be uyuzella?" İkizimin sesi kulaklarımı doldurdu.

"Sensin uyuzella.Deri ceketimi sen mi aldın?"

"Deri ceketinden bana ne.O modası geçmiş şeyi hala sevmene inanamıyorum zaten." derken başını yeni başladığı portreye çevirdi Gece.Uyuzella'ymış,hah.

"Şu an seninle hiç uğraşamam." derken gözlerimi de devirmeyi ihmal etmedim tabii."Ayrıca Dolunay nerede?" diye ekledim.

"Cidden soruyor musun bunu?" bu sefer yanıtını başını kaldırmadan vermişti.Aklıma Dolunay'ın her zaman olduğu gibi koşuya gittiği geldi ve homurdanarak odama çıktım.O gün Pazartesi olduğu için okula gitmemiz gerekiyordu.Zaten yaptığımız devamsızlık diz boyu olmuştu.Dolabımı açıp özensizce bir yerlere fırlattığım formamı aramaya başladım.

***

Gece her zamanki gibi hazırdı ve kahvaltı etmeye koyulmuştu.Aramızda en çok uyuyan olmasına rağmen o gün erken kalkmıştı monotonluğu bozarak.Evin yardımcısı Asiye sultanım portakal sularını koyarken merdivenin başındaydım.

"Oo,hele şükür hazırlanabildiniz matmazel."

Ona dil çıkararak karşılık verdim.Merdivenlerden ikişer ikişer atlayarak masaya ulaştım.Asiye hanımın yanaklarına sulu bir öpücük bıraktım.

"Günaydın sultanım!"

"Deli kız...Haydi geç kalacaksınız okula hemen yiyin yemeğinizi.Ayrıca bizim tekne kazıntısı nerede kaldı?"

"Buradayım Asiye sultan! Günaydın ikizler." diyerek geldi ailenin en küçük veledi.

"Günaydın."

"Sana da."

Okulumuz zengin bebesi ile dolu olduğu için otoparkta son model araçları görmeye alışmıştık.Hayatları babalarının vereceği paraya bağlı olmasına rağmen egolarının tavan olması kesinlikle sinir bozucuydu.Ben bunları düşünürken saatime baktım.Ders neredeyse başlamıştı.Hemen Gece'yi dürtüp koşmaya başladım.Arkamdan gelirken koridorun bomboş olduğunu farkettim.Sınıfa hışımla girip yerime oturdum.Hemen arkamdan Gece girdi sınıfa,hocadan özür dileyerek geçti o da yerine.Bütün ders boyunca uyumak istedim ama hocanın bana takık olduğunu bildiğimden uyuyamadım.

***

-Gece'nin ağzından-

Güneş ile tüm ders notlaştığımız konuyu teneffüste konuşmak için Dolunay'ı sınıfından almaya koyulduk.Sonra ise kantinde kimsenin bizim korkumuzdan oturamadığı masamıza geçtik.Evet korkuyorlardı çünkü,çocukluğumuzdan beri dövüş eğitimi almıştık.E tabi babasız büyüyünce,kendini savunmayı öğrenmek de lazım.Hacker güzelimiz Dolunay akıllı saatiyle GDG (Gece,Dolunay ve Güneş'in baş harfleri ile kurdukları ekip)ile bağlantıya geçti.

"Bir sorun mu var?" diye sordu Batu merakla.

"Hayır,bir gelişme var mı diye merak ettik sadece." dedi Dolunay cevaplayarak.

"Henüz yok.Ama bir ipucunun peşindeyiz.Babanızı tanıyan birini bulmuş olabiliriz." Batu bunları söylerken ekibin sarışını Melis arkadan başını çıkarıp konuşmaya başladı.

"İsmi Yılmaz Gökçe.Kırk sekiz yaşında ve 6 sene önce babanızın katıldığı çok önemli bir toplantıda bulunmuş.Ayrıca toplantı süresince babanızla iletişimdeymiş."

"Kamera kayıtlarının bulunduğu bilgisayarı hacklemiş olabilirim." derken sırıttı Batu.Bu ekibi kurarken amacımız babamızı bulmaktı.Altı yıl önce bir anda ortadan kayboldu ve bir daha onu göremedik.Onu bulmak istedik,çünkü ne kadar kendimizi koruyabilsek de aile kavramından çok uzak kalmak istemiyorduk.GDG kurulalı sadece beş yıl olmuştu.Batu,babamızın çok eski bir arkadaşının oğluydu.Binevi beraber büyümüştük.Tabi onun babası da sekiz sene önce bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti.Melis ise biraz farklı bir durumdaydı.Babasının alkolik olması yüzünden sürekli kavga ediyorlardı.Sıradan bir aile kavgasından çok daha ağır tabii.Onunla da geçen yaz tanışmıştık.Sahil kasabasına gittiğimizde o da kumların üstünde bağdaş kurmuş ağlıyordu.Tabi biz hemen gittik yanına.Dertleştik,sohbet ettik.Yakın arkadaş olduğumuzda onun da hafıza yeteneği olduğunu farkettik.Durur muyuz,hemen aldık takıma.Ekibin diğer üyeleriyle biz dahil toplam onbeş kişiydik.

"Yılmaz Gökçe ismi size tanıdık geldi mi?" diye sordu Dolunay başını kaldırıp bize yöneltirken.Güneş ile düşünmeye başladık.Sanki daha önce görmüş gibiydim ama kestiremiyordum kim olduğunu.

"Tamam ekip teşekkürler.Biz gerisini hallederiz." diyerek saatini kapattı Dolunay.Birbirimize baktık ve düşünmeye tekrar koyulduk.

Demek Yılmaz Gökçe...


***

-Dolunay'ın ağzından-

Okul çıkışı GDG'nin yolunu tuttuk.Ablalarım kabine geçip akşam için hazırlanmaya başladılar.Ben ise Batu ile Yılmaz denen adamın yerini tespit etmeye çalışıyorduk.Azra ile Melis ise adamın telefonunu dinlemeye çalışıyorlardı.Saniyeler içinde ikizler kabinden çıktı.İşte o zaman ikiz oldukları bayağı anlaşılır olmuştu.Dar paça siyah pantolonları,siyah botları ile bir bütün halindeydiler.Güneş her zamanki gibi siyah gömleğini giymişti.Gece ise siyah kalın askılı bir badi giymişti.Ben de onlara uyum sağlamak için siyahlara bürünmüştüm.Ekipten iki kişi silahlarımızı getirdi.Güneş beline sıkıştırdı Gece ile aynı şekilde.Artık hazırdık.Babamızı bulma yolunda bir adım daha atacaktık.Ekiptekilerle planı konuşup konumu öğrendik.Yola koyulduk.

***

-Yazarın ağzından-

Üç kız kardeş dar karanlık sokaklarda temkinli adımlarla yürürken Güneş bir şey farkedip kızları durdurdu.Birbirlerine kaş göz işareti yaparak görev dağılımı oluşturdular.Güneş tek katlı bir evin merdivenine çıkıp bitişik apartmanların üstünde yürümeye başladı.Gece ile Dolunay ise ara sokakta ayrıldılar.Adam oradaydı.Tam karşılarında.Ceketinin yakasını burnuna kadar çekmiş,yürüyordu.Güneş durdu ve düşündü.'Gerçekten babamı bulmak istiyor muyum?' diye.Sonra aklına kardeşleri geldi ve bu saçma fikrinden kurtulup odaklandı.Adam tam Güneş'in tırmandığı binanın önüne gelmişken atladı genç kız.Adam daha neye uğradığını anlamadan yüzüne sert bir yumruk yemişti bile.Diğerleri de koşarak yanlarına gitti.Güneş adamın ellerini arkadan sıkıca tutarken,Gece ise çenesinden kavrayıp konuştu.

"Bizi tanıdın mı?"

"Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz kızım?"

"Salağa yatma." diye bağırdı Dolunay arkadan.Normalde sakin bir yapısı vardı,fakat bu konuda hassas olduğu için bağırıvermişti işte.

"Biz Toprak Karayel'in kızlarıyız."

Bir an durakladı adam.Donup kaldı adeta.Dünüşmeye başlamıştı.Duyduğu ismin karşısında dili tutulmuştu orta yaşlı adamın.

"Ne oldu tanıdık mı geldi yoksa?" dedi Güneş adamın kollarını daha da sıkarken.

"Karşı tarafta olduğumu mu düşünüyorsunuz yoksa?"

Bu cevap karşısında kızlar duraksadı.Bu adam tarafları nereden biliyordu? İşte bir adım ilerlediklerini anlamışlardı.Tarafların var olduğunu bilen birini bulmuşlardı.

"Ya bildiğin her şeyi anlatırsın ya da gerçekten durmayacağım."

"Sen Toprak'ın asabi olan kızısın değil mi?" dedi Güneş'e bakıp.

"Ya delireceğim gerçekten.Bey amca Allah için ne diyon?"

"Tamam kızlar anlatacağım sakin olun."



Gecenin GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin