Hastane Odası

26 3 0
                                    

ELİS

Aniden uyandım çok karmaşık rüyalar görmüştüm. Bir dakika... Şu an nerede bulunduğumu buraya nasıl geldiğimi ne zaman geldiğimi ve hangi sebeple geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.Hemen yattığım yataktan doğruldum ve etrafımı incelemeye başladım direk doğrulduğum için birkaç saniyeliğine bir göz kararması yaşadım.Kendimi toparladıktan sonra her yeri inceledim anladığım kadarıyla bir hastane odasındaydım.Ayağa kalkmaya çalıştım fakat her yerime kablolar bağlanmıştı ve sağ tarafımda bulunan komodinin üstünde makineler vardı.Çıkarmaya çalıştım fakat başaramadım.Bir süre tavana baktım ve ne olduğunu hatırlamaya çalıştım.Ben neler olduğunu hatırlamaya çalışırken bir doktor yanında hemşire ile yanıma geldiler ve yüz ifadelerini görünce çok şaşırdım.Sanki yeni keşfedilmiş bir canlı görmüş gibi bakıyorlardı bana.Canımı sıkan bir süre sessiz kaldıktan sonra dayanamadım ve konuşmaya başladım:

-Neden buradayım ve neden vücuduma bir sürü kablo bağlanmış durumda?

Doktorum olduğunu sandığım kişi hemşireye baktıktan sonra cevapladı:

-Tam üç yıldır hastanemizdesiniz ve bu süre içerisinde komadaydınız.

Ben hala duyduklarımın şokunu atlatmaya çalışırken hemşire yapmacık bir sevimlilikle konuşmaya başladı

-Sonunda uyandın Elis önemli olan da bu.

Önemli olan bu diyordu bir de. Hah! Önemliymiş.Ben daha niye geldiğimi nasıl geldiğimi bilmiyorken kadın bana önemli olan uyanman diyordu işe bak! Sinirlerime hakim olamadım ve deli gibi bağırmaya başladım korkuyordum hem de çok korkuyordum fakat bunu onlara belli edemezdim.

-Ben buraya nasıl geldiğimi niye geldiğimi ailemi hiçbir şeyi bilmiyorken ve hatırlamıyorken sen bana önemli olan uyanman diyemezsin tamam mı!

O.. o bana Elis demişti o anki sinirimden tam olarak anlayamadım ama bana Elis dedi adım bu muydu yani.Doktorum sandığım kişi hemen benim yanıma geldi ve beni kollarımdan sarsarak:

-Elis şu anda tek yapman gereken sakin olmak tamam mı beni dinle sana her şeyi anlatacağım.

Bir süre hiçbir tepki veremeden sadece oturdum bazen herkes hayatının zor ve karmaşık olduğunu düşünür ama benimki herkesin hayatından başkaydı bilinmez ve karanlık...

Sessizliğin süresi yine canımı sıkmaya başlamıştı bunu belli etmek istercesine sesli bir şekilde içimi çektim.Hemşire bunu anlamış olacak ki yine o can sıkıcı sahte sevimliliğiyle konuşmaya başladı:

-Tatlım...

"Bana tatlım deme" dedim buz gibi ve uyarı dolu bir sesle bu sesin benden çıktığına şaşırmıştım açıkçası

Morali bozulmuş gibi görünüyordu fakat konuşmaya devam etti.

-Elis bundan üç sene hastaneye geldin fakat ambulansta tek başınaydın yanında hiç kimse yoktu.

-Yanımda kimse yoktu fakat elbet ambulansı arayan biri olmalı değil mi? diye sordum beklemeden.

-Bizde onu araştırdık tat... yani Elis fakat arayan kişi "Gelin!Hemen!" den başka bir şey söylememiş ve bildiğimize göre paralı telefonlardan aramış.Fakat sadece şundan eminiz ki arayan kişi erkekti.

Bir süre düşündüm hafızamı zorlamaya devam ettim fakat lanet olsun ki hiçbir şey hatırlayamıyordum.Hemşire konuşmaya devam etmeye hazırlanıyordu ki onun konuşmasına fırsat vermeden

"Lütfen,daha fazla devam etmeyin." dedim. Hangi ara gözlerim dolmuştu bilmiyordum fakat bunu hemşirenin görmesini istemediğimden emindim bu yüzden başımı önümde eğdim ve saçlarımın yüzümü perde gibi örtmesine izin verdim.Çok geçmeden hemşire odamdan ayrıldı.

Bunları aniden duymaya hazır değildim neden dinlediğimi bilmiyordum farkında olmadan karanlığa doğru sürüklendiğimi anlıyordum.Bu kadarı fazla gelmişti,yorulduğumu hissettim ve çok geçmeden uykuya daldım...

Rüyamda yanımda biri vardı ve koşuyorduk hiç durmadan koşuyorduk kim olduğunu bilmediğim adam elimi tutuyordu ve nedenini bilmediğim şekilde bana güven hissi veriyordu.Birlikte köşeyi döndük ve aniden bana o güven hissini aşılayan adam birden karşımda belirdi ve bana sinsice gülümseyerek silahı doğrulttu...

Nefes nefese ve kan ter içinde uyandım.Hala rüyamı anlamaya çalışıyordum bu bir anım mıydı hiç bir fikrim yoktu sadece... ağlıyordum tek başıma sessiz ve hıçkırarak.

Bir süre sonra vücuduma bağlanan makinelerin çıkarıldığını gördüm hala yorgun hissediyordum fakat ayağa kalkıp pencereden dışarıya bakmaya karar verdim.Ayaklarıma yataktan aşağıya sarkıttım ve hastane terliklerini giydim.Ayaklarımı sürte sürte pencereye doğru yürürken sağ tarafımda bulunan aynadan kendime bakmaya karar verdim.Karşımda gözleri kanlanmış gözleri morarmış ve göz altları sarkmış ruh gibi beyaz ve cılız bir kız gördüm.Bu ben olamazdım ellerimi yüzüme kapattım ve aynadan uzaklaşarak cama doğru yürümeye devam ettim.Dışarısı sıcaktan kavruluyor gibi görünüyordu ve her şey o kadar farklıydı ki... Hastanenin etrafı çorak araziyle kaplıydı ve otoparkı tıklım tıklım doluydu.

Bir süre öylece yatağımda oturdum sadece hatırlamaya çalışıyordum fakat artık zihnim yorulmuştu ve banyoya gidip duş almaya karar verdim sonuçta üç senedir uyuyordum ve bu üç yıldır yıkanmadığım anlamına geliyordu acaba beni yıkamışlar mıydı? Düşüncesi bile iğrençti bunu düşünmemeye çalıştım ve kendimi duş kabinine attım soğuk suyun altında bir süre durarak suyun saçlarımdan omuzlarıma oradan kalçalarıma kadar inmesine izin verdim.

Güzel ve rahatlatıcı bir duşun ardından saçlarımı havluya sardım ve kurumalarını bekledim zaten odam bile gereğinden fazla sıcak olduğu için fazla beklememe gerek kalmadı. Saçlarımı havludan kurtardım ve taradım.Üç yılın ardından saçlarım ciddi anlamda uzamıştı ve bundan rahatsız olmuştum.Kalçamın hemen üstüne geliyordu buradan çıkınca ilk işimin kuaföre gitmek olduğunu aklımın bir köşesine yazdım.Saçlarımı tepeden at kuyruğu yaparak hastane kıyafetlerinden kurtulmam gerektiğine karar verdim.Odamda dolabım vardı ama içinin dolu olduğundan şüpheliydim.Bir umut dolabı açtım ve birkaç parça kıyafet olduğunu görünce rahatladım.Üzerime siyah bir tayt ve hastanenin adının yazılı olduğu beyaz bir tişört geçirdim.İtiraf etmeliyim ki tişört gerçekten çok kötüydü.

Odamdan çıkıp doktoru görmeli ve bu hastaneden çıkmalıydım.Kapıyı açtım ve etrafta birilerinin olup olmadığını kontrol ettim.Şanslıydım ki odamın tam karşısında danışma vardı.Hemen odamdan çıkıp danışmaya doğru ilerledim ve direk olarak konuşmaya başladım

-Ben Elis soy adımı bilmiyorum kayıtlarıma bakar mısınız acaba?

Danışmadaki kadın bana hiç cevap vermeden direk bilgisayarın başına geçti ve bir şeyler yazmaya başladı.

-Elis Kuner değil mi?

Ne diyeceğimi bilemiyordum ama kadını şüphelendirmek de istemiyordum

"Evet evet!" dedim hiç düşünmeden.

-Ne istemiştiniz Elis Hanım doktorunuz Çağlar Bey şu an ameliyatta bir şeye mi ihtiyacınız vardı?

Zaten doktoru istemiyordum ki ne saçmalamıştı ama ona cevap vermek zorundaydım birden aklıma dank etti ve

-Bu zamana kadar beni ziyaret eden isimleri alabilir miyim lütfen?

-Tabi hemen bakıyorum.

Bir süre onun bakmasını bekledim.Çok yavaştı ve sıkılmaya başlamıştım tam iç geçirecekken

-Birisi var ama isim belirtilmemiş sadece adres belirtilmiş

Bu iş iyice karmaşıklaşmaya başlamıştı adresi istedim ve çıkış yapmasını söyledim fakat

"Doktorunuzun izni olmadan çıkış yapamıyoruz maalesef." deyince iyice sinirlendim bu sefer sinirlerime hakim olmayı başardım ve sadece adresi isteyip adresin yazılı olduğu kağıtla birlikte odama gittim.Bir süre yatağımda oturup adresi incelemeye başladım fakat hiç duymamıştım böyle bir yer.Nasıl gideceğimi bilemiyordum fakat bir yolunu bulup oraya gitmeliydim.Adreste yazdığına göre Adana'da yaşıyorduk.Ve ben bu adresin peşine düşecektim.

r/)8

SeleneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin