İzmit'ten Istanbul'a...

31 4 2
                                    

Kücük bir kasabadan, megakente gelmek gerçekten çok ilginçti.
Teyzemi arayıp açık adresi istedikten sonra havaalanındaki taksiye bindim. Şoför bana tanıdıkmış gibi bakıyordu. Açıkçası tırmıştım. Ön koltukta oturmam biraz kötü olmuştu. Beni bir sokak arasına götürdü ben gidene kadar nasıl bağırıyorum bilemezsiniz. Beni zar zor indirdi arabadan. Duvara itti. Göğüslerimi açmaya kaltı. Ellerini boynumda gezdirdi. Ben ne kadar itsem de ızbandut gibi bir çocuktu. Dudağıma yaklaştı. Ben tekme attıkça daha yaklasıyordu sonunda duvarda olan bir tabelayi söküp kafasina vurdum. Ve yere yığıldı. Elimde tabelayla ona yaklasırken ne kadar tatli bir çocuk olduğunu gör.... Bu Tuna'dı. Piç Tuna yine geldi tepeme. Yalan taksiden bavulumu alip teyzemi aradım. Nerede olduğumu soyledim. Bana tarif etti. Çok yakınımızdaymış. Ben eve girince kuzenlerim onların çocukları bana sarıldı. Teyzem arkada elinde peçete ağlıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Ben el çantamı yere fırlattım ve teyzeme sarıldım. Canım teyzem. Annemin kokusu bir tek sende olan teyzem...
Saat 20:00 yemeğimizi yedik oturduk muhabbet ettik. Mısır patlattık film seyrettik derken saat olmuş 23:00. Ben bana ayırılan odaya geçtim. Ve yatağa uzandım. Telefonum zırladı. Onu aldıktan sonra Tuna mesaj atmıstı adını görür görmez telefonu tuş kilidine gecirdim. Ama beni ısrarlı sekilde 6 kere aradı. Açtim, annesiydi. Tuna'nın babasının öldüğünü, Tuna'nın nerede olduğunu sordu. Ben bilmediğimi soyledim. Koca Mert Hekimdâroğlu ölmüstu. Cocuğunun akıllılığını gormeden. Insan böyle abaza bir oglu oldugundan dolayi asırı uzgün olmalıdır. Ben bile böyle olduğuna üzülüyorsam ailesi nasil üzülmesin. Telefonumu sessize alıp komidine koydum ve isiği kapattim. Benim icin yorucu bir gun de sona erdi.

SABIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin