DAVET

27 0 0
                                    

Birinci Kısım

MUSALLAT BAŞLANGIÇ

1980'li yıllar.

(())))))(())(()))())(()((())))))())())))))))))(())

"Hadi Efsun! Bir şey olmayacak!"

Kafamı iki yana sallayıp gözlerimi kapattım. "Ben bu işte yokum! Siz ne yaparsanız yapın."

Derya kafasını sallayarak itiraz etti. "Mızıkçılık yapma Efsun! Ne olabilir ki? Herkes yapıyor bunu.."

Melek elindeki fincanı göstererek sırıttı. "Fincandan şeytan çıkıp seni yemez merak etme! Hem de gündüz vakti!"

Koltuğun arkasından kafamı uzatıp tekrar onlara baktım. "HAYIIR!"

"Aman bırak şunu. Korktu bu baksana. "

Melek kafasını saklayıp, Derya ile küçük masanın önüne oturduğu sırada vitrinde duran Kuran'ı gördüm ve yavaş yavaş yanına ilerleyip vitrinden aldım.

"Geliyor musun, Efsun?" diye sordu Melek son bir kez.

Kuran'a sarılıp "Hayır." diye fısıldadım ve kanepenin arkasına saklandım.

Derya ve Melek işaret parmağını fincana bastırtı ve Derya konuşmaya başladı. "Marlyn Monroe'nun RUHU! ORADA MISIN! SENİ ÇAĞIRIYORUZ. GELDİYSEN ÜÇ KEZ VUR."

"Manyak mısınız siz? Çağıracak başka kimse kalmadı mı..."

Kapıdan sert bir "Tak!" sesi geldiğinde hemen susup korkudan kıvrıldığım köşeye daha da sindim ve dini kitaba son limanım oymuş gibi sarıldım.

"Derya... annen geldi galiba..." Melek titrek bir sesle konuştu.

"Yok kızım ya. Ne annesi. Annem saat altıdan önce gelmez. Yufka açmaya gitti Nermin teyzeye..."

"O zaman bu ses neydi?"

"Yanlış duyduk herhalde. Devam edelim biz.... Ey ruh... geldiysen işaret ver."

Keskin bir tak sesi daha duyuldu ve ardından gelen tedirgin bir sessizlik bu sesi takip etti.

Melek ve Derya korku dolu gözlerle benim olduğum tarafa baktı. "Efsun sen yapıyorsun değil mi?"

Korkuyla fısıldadım. "Hayır!"

Bir tak sesi daha!

"EFSUN KES ŞUNU!" Melek dehşet içinde bağırdı.

"BEN YAPMIYORUM."

Bir tak daha ve bir çığlık. Fincan Melek ve Derya'nın elinde patladığında Melek korkuyla geri çekildi ve ben kanepenin arkasına iyice saklanıp gözlerimi kapattım.

Arka odada bir kapının çarpma sesi boş olan evde yankılandı daha sonra diğerininki.

Korku dolu bir şekilde bırakılan nefes ve ardından duyulan bir çığlık daha. Melek avaz avaz bağırırken
hayatımda duyduğum en korkunç ses bana seslendi. "Deryaaaaa!!! Allahım biz ne yaptık. Efsun, Derya'ya bak.!!"

Yavaş yavaş korkuyla koltuğun arkasından çıktım ve Derya'ya bakmamla dehşet dolu bir çığlık atmam bir oldu.

Derya'nın ağızı neredeyse sağ kulağına kadar uzamış ve yamulmuş. Gözlerinin beyazı ortada.

Bir kapı sesi daha. "Allahım! Yardım et!"

Gözlerini kapat, gerçek değil bunlar.

Mutfaktan gelen bardak kırılma sesleri.

"Deryaaa!" Melek'in çığlığı ve Derya'nın çaresizliği.

"ALLAHIM YARDIM ET!"

Ve bir anda odaya çöken sessizlik.

Gözlerimi tekrar açıp etrafa baktığımda her şeyin normale dönmesi ise ilginç. Derya yere yüz üstü düşmüş, Melek dizlerinin üzerine çökmüş. Ben tek başıma ayaktayım...

Koşa koşa Derya'nın yanına gidip onu yerden kaldırdığımızda titrerken gözlerinden süzülen yaşlar ve uzaktan duyulan kendi sesim. " İyi misin."

Derya zar zor kafasını sallayıp oturmaya çalışırken, yüzü tekrar eski halinde.

Konuşmadan geçen korku dolu bir süre.

"Size dedim! Yapmayın dedim! Bakın ne oldu!"

Melek kafasını sallayarak ağlamaya başladı. " Bir daha yapmam. Yemin ederim. Çok korktum. Ölüyoruz sandım."

Derya kafasını salladı. "Hep öyle kalacağımı sandım! Bir daha asla yapmam bunu! Asla."

İkisi dönüp bana baktığında donup kaldığımı farkettim.

"Ne oldu Efsun? İyi misin?" diye sordu, Melek ağlayarak.

Kafamı iki yana salladım. "Efsun ne oldu!" Derya'nın sesi telaşlıydı.

"Elimde kitap vardı. Nereye kayboldu?"

Herkes donup kaldı. "Belki düşürmüşsündür. Bir etrafa bakalım." dedi Derya. Kafamı salladım ve hep birlikte kitabı aramaya başladık.

Kanepelerin üzeri, vitrinin rafları, Masaların üzeri.... saatlerce her bir noktayı aradık. Sonunda pes edip yere diz çöktüm. "Yok. Yok. Yok. Hiçbir yerde yok!" diye bağırdım.

Melek aramaya devam etti ve hiçbirimizin ihtimal verip
bakmadığı yerde donup kaldı.

"Kızlar... burada... buldum."

"Nasıl yani..." dedim ayağa kalkarken. Televizyon bulunduğun yerden oldukça uzaktaydı.

Televizyonun arkadına eğildiğimde kitabı gördüm ve donup kaldım.

"Korkup elinden fırlatmışsın sanırım." dedi Melek boş bir sesle.

"İmkanı yok. Görürdünüz, Derya'nın üzerinden geçip giderdi. Hem oraya kadar ataman ki."

"Bilmiyorum!" diye bağırdı Melek. "Neler oluyor bilmiyorum. Gidiyorum ben buradan!"

"Ben de." dedim, kitabı yerden alırken.

"Beni tek bırakmayın." diye fısıldadı Derya.

"Bize gel. " Melek'in sesi gönülsüzdü, zaten Derya'da kafasını iki yana salladı. Annemin yanına gidiyorum ben. "

Kafamızı salladık. Kitabı aldığım yere bırakıp odaya son bir kez göz attım ve odayı terk ettim..

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆

'1günsonra'

Melek'lerin evinde mutfak masasında otururken, Melek öne eğilip bize fısıldadı.

"Dün gece uyuyabildiniz mi?"

Ben "Evet." derken Derya "Hayır." dedi.

Melek, Derya'ya döndü. "Ne oldu?"

"Biri sabaha kadar camı taşladı. Dışarı baktım ama kimse yoktu. Çok korkunçtu... Sana ne oldu?"

"Sabaha kadar, kapılar çarpıp durdu. Açıldı, kapandı, açıldı, kapandı..."

"Annenler ne yaptı?"

"Hiç. Onlar duymadı."

Melek korkuyla gözlerini yumdu ve bana döndü.

"Efsun, nasıl oldu da sana bir şey olmadı?"

Tek omzumu kaldırıp "Bilmem ki." dedim. "Bana bir şey olmadı sabaha kadar uyudum."

Ama o günden sonra birdaha uyuyamadım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MUSALLAT ONLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin