"Gitmeni istemiyorum anne lütfen benimle kal ."
"Tatlım seni çok seviyorum ama gitmek zorundayım göz ameliyatın için çok para lazım ve yeni işimde iyi bir maaş veriyorlar. En kısa zamanda tekrar görüşeceğiz ."
"Beni de yanında götüremez misin ? "
"Keşke yapabilsem ama üzgünüm tatlım yanlız gitmek zorundayım ."
Melisa bunları düşünürken bir kere daha hayal kırıklığına uğramıştı. Annesi onu bırakıp gitmişti ve bir daha asla dönmemişti, dönmeyecekti. Kafasını eğdi ve kendi kendine söylenmeye başladı "Allahım, neden beni doğarken öldürmedin ?"
Yaprak hışırtılarını duyduğunda babasının onu almak için geldiğini sanarak ayağa kalktı, üstünü temizledi. "Belkide çok güzel olduğun için sana kıyamamıştır." Bu sesi ilk defa duyuyordu. Bir an irkildi ama korkusunu belli etmemek için kıpırdamadı. "Kimsin sen? Benden uzak dur yoksa-" Tatlı bir kahkaha işitti, şu ana kadar duyduğu en güzel sesti bu. "Yoksa ne ? Öldürür müsün beni ? Senin gibi güzel birinin bunu yapabileceğini sanmıyorum." Her zaman yanında taşıdığı çakısını çıkarıp nerde olduğunu tahmin ettiği yabancıya doğru tuttu. Şimdi daha büyük bir kahkaha atmıştı yabancı "Sana zarar vermiyim diye kör numarasımı yapıyorsun ? Ben burdayım." Melisa sesin diğer taraftan geldiğini fark edip sağa doğru döndü ve çakıyı ona doğru uzattı "Pislik herif defol burdan." Ses kesilmişti. Artık ne yaprak sesi ne de o tatlı kahkaha sesi vardı. Tam gittiğini sandığı anda biri çakıyı elinden çekti. "Peki şimdi ne yapıcaksın? Belkide bana güzel bir öpücük verirsin." Pis sırıtışını duyduktan sonra elini havaya kaldırıp suratına vurdu ve koşmaya başladı. Ne tarafa koştuğu hakkında bi fikri olmasada koşmaya devam etti.
Onu durduran şey çarptığı iri vücut olmuştu. Her kimse ona sıkıca sarılmıştı. Bunun o yabancı olduğunu düşünüp göğsüne yumruklar savurmaya başladı. "Melisa, ne oldu?" Ellerini yavaşça indirip başını kaldırdı "Baba?" Sesinden babasını olduğunu anlamıştı ve bu onu rahatlattı. "B-ben çok üzgünüm s-seni sandımki-" babası onu susturdu "Hadi eve gidelim orda konuşuruz." Sakinleşmeye çalışırken tek yapabildiği kafasını sallamak oldu.
"-"-"-"-"-"-"-"-"-"
"Bir daha ormana kaçarsan seni öldürürüm!"
Üvey annesinin dediklerine aldırış etmeden odasına girdi. Kapıyı kapamasının hemen ardından evin kapısı çaldı. Geri dönüp kapıyı açtı ve sesin gelmesini bekledi. Yaklaşık 1 dakika kadar süren sessizliği "Vay be, gerçekten körmüşsün!" cümlesi bozdu . Bu ses ormandaki sapığın sesiydi. Hızla kapıyı kapayacakken dışardaki yabancının kolu uzandı ve kapamaması için kapıyı tuttu. O kadar güçlüydüki Melisa karşılık veremedi "Defol yoksa babamı çağırırım." O ukala ama tatlı kahkahayı tekrar duydu. "Melisa, Efe ile tanışıyor musunuz?" Babası bu yabancıyı tanıyordu "İçeri girsene Efe." Melisa bir an ormanda yaptığı her şeyi anlatmak istedi ama donup kalmıştı. Kapının önünde donuk bir şekilde beklerken üvey annesinin sesini duydu "Heey ? Hayaletmi gördün? kendine gel ve misafirimize yiyecek bir şeyler götür." Mutfağa gidip üvey annesinin eline bir şeyler sıkıştırmasını beklerken bu gizli misafirin kim olduğunu düşünüyordu. Birkaç kurabiye ve birazda börek. Yavaşça misafire doğru ilerledi ve eliyle masayı aradıktan sonra tabağı önüne koydu. Salonun en ucundaki koltuğa oturup konuşulanları dikkatle dinledi.
"Burda istediğin kadar kalabilirsin Efe kendi evindeymiş gibi davran."
"Teşekkür ederim ."
"Burda mı ? Bizim evimizde mi ?" , diye araya girdi Melisa.
"Elbette Melisa. Neden bu kadar şaşırdın ?"
"Ama baba bu adam sapık!"
Melisa herkesi güldürmüştü. Kimse ona inanmamıştı zaten o da bunu bekliyordu. "Komik olan ne ?" diye sorarak kahkaların sonlandırdı. "Ormanda Melisa ile karşılaştık, beni tanımadığı için biraz korkmuş olmalı." Konuşan gizli misafirdi yani Efe. "Melisa, Efe benim çok yakın bir arkadaşımın oğlu ve sen ne dersen de bir süre burda bizimle kalacak." Melisa sessizliği korudu. "Neden diye soracak olursan nedeni ailesinin yurtdışında yerleşmesi.Efe okulu bitene kadar bizimle kalacak ve şimdi küçük bayan, lütfen misafirimizden özür dile." Melisa ondan sanki birini öldürmesini istemişler gibi şaşkındı. Babasını kırmamak için istemeyerekte olsa özür diledi ve körlüğünün el verdiği hızda odasına doğru gitti.
"Ah, babacığım misafirimizin benim odamda kalmasına ne dersin hatta benim yatağımda yatsın. Ayrıca gece ben uyurken istediği zaman bana sapıklık yapabilir çünkü ne de olsa o misafir kendi evindeymiş gibi davranmalı! Ayrıca ona sapık dediğim için özür dilerim çünkü sapık kelimesi ona az kalır! O tam bir.. Tam bir.." Ona uygun sıfatı bulamadan sızlanarak kendini yüzüstü yatağa attı "Bi misafirimiz eksikti."
"Bence aradığın kelime orospu çocuğudur. "
"Kesinle o tam bir o-", Melisa konuşanın iç sesi değilde Efe olduğunu anladığında ayağa fırladı.
"Birincisi ben sapık değilim sen çok güzelsin. İkincisi-"
"İkincisi ne?"
"Sanırım bir taneydi."
"Odamdan çık yoksa seni boğarım!"
"Bunu kör bir kız mı söylüyor? Eminim şuan nerde durduğumu bile bilmiyorsun, diyerek kıkırdadı."
"Yatağımın ucunda duruyosun, sol tarafta."
"Başarılı ama bu beni boğabileceğin anlamına gelmiyor."
"Uykunda ?"
"Düşündümde boğabilirmişsin."
"Şimdi siktir git odamdan."
"Hırçın. En sevdiğim."
"Demek hırçın seviyosun canım", dedi ve yüzünede yalancı bi gülümsemeyle Efe'ye doğru ilerledi. Aralarına yeterince boşluk koyduğu anda durdu ve dirseğiyle kasıklarına sertçe vurdu. Al sana hırçın, salak. Efe acıyla dizlerinin üstüne çöktü çok acıdığı belliydi ama Melisa'nın görmediğini bildiği için duymasınada izin vermedi. Ses çıkarmamak için ağzını sıkıca kapadı. "Rica etsem odamdan çıkar mısınız , lütfen?" Diyerek güldü. Efe toparlanıp çıktıktan sonra kendini tutamadan kahkaha atmaya başladı.
"Okulunu bitirmeden gitmek zorunda kalacağın için üzgünüm Efecim ama gidersen kendi iyiliğin için olur."
2.Bölüm +2 oy +10 okumadan sonra gelir. Yorum bırakırsanız sevinirim 😊💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir
Romance"Bir kaç misafir gördüm hepsi aynıydı:Sıkıcı ve Rahatsız edici. Ama sen farklısın. Seni göremiyorum diye mi?" Lütfen okumadan geçmeyin