Bölüm 3 - Denemeden Bilemeyiz

40 7 2
                                    

Geçen bir hafta Melisa'nın hergünüyle eşdeğerdi. Efe okula gidiyor daha sonra sık sık arkadaşlarıyla buluşuyordu. Melisayla sadece yemeklerde görüşüyorlardı, daha doğrusu Efe görüyordu. Zaten Melisa onunla vakit geçirmemek için can atıyordu.

"Seni özleyeceğim güzel kızım." diyerek babası Melisaya sıkıca sarıldı. Sessizce "Bende seni." diyebildi kızı. Babasının onu evde tanımadığı -Melisa'nın tanımadığı- biriyle bırakması ona çok saçma geliyordu. Yapabileceği tek şey vardı; babası ve üvey annesi gelene kadar beklemek , dua etmek. Efe'nin ona bulaşmaması için dua etmek.

"Kendine iyi bak Efeciğim." diyen üvey annesi Melisayı değil Efeyi düşünmüştü. O, Melisa hariç herkesi düşünürdü zaten. Misafir ne de olsa. Gözleri görmeyen Efemiydi sanki? Bu çocuk nasıl oluyordu da Melisa hariç herkese kendini sevdiriyordu. Düşündürücü...

"Sende dikkatli ol Melisa. Sakın evi falan yakma, muslukları açık unutma." sırıtarak devam etti "Bu gibi konularda üstüne yokturda." Melisayı anlayabilen babası karısını dürttü ve o iğrenç gülüşünü kesmesini sağladı. Çok mu komik geliyordu bu ona? Görmeyen bir kızın sakarlık yapmasının nesine gülünür ki? Melisaya acıması gereken yerde hep gülen üvey annesiydi bu, kim ne derse desin yine yapardı.

Melisa tek kelime bile etmeden bekliyordu. O çatlak kadınla uğraşamıyacak kadar kötü hissediyordu kendini. Babasının elini omzunda hissedince konuşabildi "Güle güle baba. Benim için endişelenmeyin."

Babası endişeleniyordu aslında ama karısı ikna etmişti onu tatil için. Kabul etmişti, karısını balayıma bile götürmediği için bu tatili hakettiğini düşünüyordu. Bir yandanda içi rahattı. Melisa ile birlikte bırakmışlardı Efeyi.

Kapının kapanmasıyla gittiklerini anlayan Melisa titrek elleriyle etrafındaki eşyalara dokuna dokuna odasına giden yolu bulmaya çalıştı. Kapının yanında, Melisa'nın arkasından bakan Efe bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Titreyen ellerinden bunu anlamak zor değildi.

   "Bir sorun mu var Melisa?"

   "Yo..yok. Hiç b-bir sorun yok." Titreyen ellerinden sonra birde dudakları titremeye başlamıştı. Gidebileceği en hızlı şekilde odasına gitti. Efe'nin bir şey demesine bile izin vermedi.

   Annesi gelmişti aklına. Efe ile ormanda konuştuğundan beri aklındaydı. Ne zaman annesi aklından anlıkta olsa uçup gitse biri onu hatırlatmam zorundamıydı sanki? Merak ediyordu annesinin şuanda nere olduğunu, ne yaptığını. Evlenmişmiydi acaba? Belkide çocuğu olmuştur diye düşündü. Gözleri görebilen sağlıklı bi çocuk.

   "Benim yüzümden," dedi kendi kendine "ben kör olmasaydım beni bırakmazdıki. Sağlıklı bir çocuğu kim bırakır?" Kendisiyle tartışıyordu. Annesinin onu bırakıp gitmesinden bile kendisini suçluyordu. Annesini düşünüp durdu akşama kadar. Yatağında yatıp onu düşündü. Tekrar geri getirmek istedi. Elinden gelse onu bir kere olsun öpmek isterdi. Ona sıkıca sarılmak, anneciğim diyerek sarılmak için her şeyini verirdi. Kör bir kızın en fazla nesi olabilirdiki?

   Bir kaç dakikalığına uykuya dalan gözleri kapının çalınmasıyla tekrar açıldı. "Melisa?"
Kendini kaldıracak gücü zor bulmuştu. Karnındaki boşluğu hissetti, öğle yemeği bile yememişti.

   "Efendim?"

   "Saatlerdir ondandan çıkmıyorsun. Sabah kahvaltısıyla duruyosun, biraz yemek yemek ister misin?"

   "Çok acıkmıştım." Ayağa kalkıp yavaşça mutfağa ilerledi. Pizza kokusunu aldığında azda olsa sevinmişti. "Pizza mı yaptın?"

   "Hem evet hem hayır."

MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin